Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Kelimeler 0 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Kelimeler

En yakınınızdaki insanların konuşurken en çok  hangi kelimeleri  kullandığına dikkat eder misiniz? Ya da konuştuğunuz insanların etkisinde kalarak bir süre sonra onlar gibi konuşmaya başladığınızı fark etmişliğiniz var mıdır?

Aslına bakarsanız yakın çevremizdeki insanların seçtikleri kelimelerden, kelimeleri telaffuz şeklinden de etkileniriz, okuduğumuz kitaplar veya izlediğimiz dizilerden de.

Üniversite üçüncü sınıfta üzerinde çalışmaya başladığım okul bitirme tezim, Ahmet Mithat Efendi’nin Dağarcık adlı felsefe mecmuası üzerineydi. O yazıları Osmanlıcadan günümüz Türkçesine çevirmeye çalışırken doğal  olarak yazarla o kadar hemhal olmuştuk ki bir süre sonra çevremdeki insanlar bendeki bu 19. yüzyıl Türkçesiyle konuşma durumuyla dalga geçmeye başlamışlardı. Buna rağmen meramımı başka kelimelerle ifadeye muktedir olamıyordum. Muhazaralarından mütelezziz olduğum dostlarım, bu konuda beni uyardıkları vakit kendime çeki düzen vermem gerektiğini anlamıştım.

Derken kendimi bambaşka bir ortamın içinde buldum. Çalıştığım bilgisayar destekli eğitim firmasındaki çalışma arkadaşlarımın, yalnızca bağlaçları ve yardımcı fiilleri Türkçeydi. Dolayısıyla save etmek, share etmek,  resume etmek, to do list, deadline, upgrade ile geçen yıllarım, Türkçe öğretmenliğine döndüğümde kullanacağım her kelimeyi yeniden özenle seçmemi gerektirmişti.

Kullandığım dil üzerine yaşadığım üçüncü büyük değişim ise Denizli’ye taşınmamla başladı. Denizli’ye has, kapalı e’leri açık e şeklinde telaffuz etmenin bulaşıcı olduğunu fark ettiğim gün beynimden vurulmuşa döndüm. Hata yapmamak adına içinde “e” harfi geçen kelimeleri kendi kendime tekrarlıyor, bir süre  sonra doğruyla yanlışı ayırt edemeyecek şekilde kelime ve dahi hayat anlamsızlaşmaya başlıyordu.

Sonra etrafım, her cümlenin sonuna “tamam mı”, “anlatabildim mi” kelimelerini ekleyen, daha bir cümle kurmamışken “ondan sonra” diye devam eden, en çok kullandıkları kelimelerden biri “ama” olan insanlarla dolmaya başladı.  İnsanlar her şakanın sonuna “dermişim”  kelimesini eklemeye başladılar. Duygular gibi dilin kullanımı da bulaşıcıydı. Bense diğerlerinde olduğu gibi bu furyaya kapılmamaya kesin  kararlıydım. Farkındalığımı yüksek tutacak ve ne olursa olsun bu moda söyleyişlerden etkilenmeyecektim.

Arada bir durup kullandığımız dili gözden geçirmemiz gerekiyor bence. En çok hangi tabirleri kullandığımızın farkına varmalıyız. Hatta kullanmak istemediğimiz, buna rağmen dilimizden düşmeyen kelimeleri kullandığımızda en yakın arkadaşlarımızı bizi uyarması için tembihlemeliyiz.  Faydası olur mu derseniz, elbette olur, derim.

Bugünün ödevi şu: En yakın arkadaşınıza, eşinize, dostunuza sorun? Dilimize pelesenk ettiğimiz şeyler neler? Biz de bu bulaşıcı hastalığın pençesinde miyiz? Bir şeyi söylemenin kaç türlü yolu var, hiç düşündünüz mü? Kelime hazinemiz bizi terk edip gitmeden önce gerçekten hepimizin  bunu düşünmeye ihtiyacı var.

Ya da önceden okuduğunuz kitaplardan birini çekip alın kitaplığınızdan ve rastgele açın bir sayfasını. Uzun zamandır kullanmadığınız, kullanmayı unuttuğunuz kelimeleri yakalayın bir bir. Unutuşun karanlık dehlizinden çekip alın onları, yeniden hayat verin kelimelere. Kelimelerimiz kadar düşünüyoruz ne de olsa.

 

 

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...