Bir ÖRAV Hikayesi 2
Bir Örav hikayesi başlıklı yazımı (http://ekampus.orav.org.tr/Blogger/aysunyagci/Page/40593/bir-orav-hikayesi) hatırlarsınız. Önce kendim bu eğitimi almayı çok istemiştim. Eğitimi alınca da keşke okulumdaki öğretmenlerin hepsi bu eğitimi alsa ve giderek büyüyen ÖRAV ailesinin ve öğrenme yoldaşlığının bir parçası olsa diye geçirdim içimden. O da gerçekleşti. Şimdi ne istiyorsun diyebilirsiniz? Eğitim söz konusu olunca son derece aç gözlü olduğumu itiraf etmek istiyorum.
Şimdiki isteğim, ÖRAV’ın yaktığı bu ışığı sürekli beslemek ve canlı tutmak.
Hafta sonu birbirinden değerli ÖRAV eğitmenlerini okulumuzda ağırladık: Faruk Efe, Öznur Toper, Hatice Hardura ve Yusuf Ziya Güldere.
Öznur Hocam 4. Kısmi zamanlı eğitici eğitiminde, bizim takımın eğitmeniydi ve orada geçirdiğimiz 5 gün içerisinde kendisine olan hayranlığım katlanarak artmıştı. Yusuf Ziya Hocamla güncelerdeki karşılıklı yorumlaşmalarımızdan bir nevi birbirimizi tanımadan ahbap olmuştuk. Eğitici eğitiminin son gününde yaptığımız oryantiring çalışmasında üst kattaki koltuklarda bizi beklerken “Tekrar deneyin” derkenki muzip gülümsemesiyle kalmıştı aklımda.
Faruk hocamla bir hafta öncesinden eğitim sürecini planlarken tanıştık. Grupların oluşturulması, sınıfların düzenlenmesi, anketlerin doldurulması sürecinde sık sık haberleştik. Faruk hocam eğitimin sağlıklı geçebilmesi adına eğitim öncesinde yapılması gerekenler konusunda oldukça titiz davrandı. Gerçi benim de bir ÖRAV eğitmen adayı olduğumu öğrenince sitem etmedi değil; ama o da aramızda tatlı bir anı olarak kaldı. Hatice öğretmenim ise nezaketiyle, güler yüzüyle ve her şeyin yolunda gitmesi için gösterdiği kararlılığıyla gönlümüzde taht kurdu.
Cuma akşamı otobüsten iner inmez ayaklarının tozuyla okulu görmek istediler. Sınıflar kontrol edildi. Hoş geldiniz yazıları kapılara asıldı, kalemler, yaka kartları, klasörler masalara dağıtıldı. İki gün boyunca işlenecek olan konular yazıldı. Her şey ertesi gün için hazırdı, gidip rahatça bir uyku uyunabilirdi; uyumadan önce anlaşmaları yapmak kaydıyla.
Bu projenin en takdir ettiğim ve örnek alınması gereken özelliklerinden biri, eğitimin öncesinin, eğitim sürecinin ve sonrasının çok iyi planlanmış olması. Hiçbir şey şansa bırakılmıyor. Bütün eğitimler iki kişi tarafından paslaşılarak veriliyor ve öncesinde bu iki eğitmen tarafından imzalanan protokol sayesinde katılımcılar eğitmenlerin yıllardır birlikte bu eğitimi verdiklerini düşünebiliyor. Zira bizim okulumuzda da böyle oldu. Öğretmenlerimiz, eğitmenlerimizin ilk defa birlikte çalıştıklarını öğrendiklerinde hayranlıklarını gizleyemediler.
İlk günün sonunda yapılan anlaşmalar bozuldu ve eğitmenler birbirlerine geribildirimde bulundular. Üstelik bunu öyle büyük bir titizlikle gerçekleştirdiler ki… Eğitim bitti, yorulduk diye bir şey yok. Birbirlerine geribildirim verirken etkili iletişim bölümünde anlatılanların içselleştirilmiş doğal kullanımına şahit olduk ki bu da Sevgili Ebru, Aytekin ve benim için eşsiz bir deneyim oldu.
Yapılan işin bu kadar ciddiye alınıyor olması başarıyı da beraberinde getiriyor elbette. Örav eğitimleri tam anlamıyla öğretmeninden eğiticisine kadar herkesin birbirinden beslendiği öğrenme dolu bir süreç.
Doğru bir ders planında olması gereken bütün aşamalar, “merak uyandırma, ilgiyi, odaklama, öğrenme deneyimi ve deneyimin paylaşımı”, sürecin tamamında modelleniyor. Öyle ki her konu başlığında ve iki günlük eğitimin genel kurgusunda bu dört basamağın nasıl ustalıkla uygulandığını görebiliyorsunuz.
ÖRAV ideali anlatmıyor, ideali bire bir canlandırıyor. Eğiticilerin her biri, katılımcılarla kurduğu ilişkinin düzeyiyle, kullandıkları aktif öğretme yöntemleriyle birer rol model.
Program, öğrenci merkezli öğretimin nasıl olması gerektiğini gözler önüne seren mükemmel bir örnek. Sınıfta öğrencilerinizi nasıl oturtmanız gerektiğinden tutun da onları sürece nasıl dahil edebileceğinizi gösteren onlarca etkinlik. Kısıtlı zaman diliminde dile getirilenlerin yanı sıra gözlemler sonucunda elde edilecek püf noktalarıyla dolu zengin bir kaynak.
İki günün sonunda bomboş olan sınıflar öğretmenlerimizin ürünleriyle doldu. İşte bu sizin portfolyonuz dediler. İki günümüzü nasıl da dopdolu geçirdiğimize bakıp şaşakaldık.
Bu eğitim bize neler mi düşündürdü? Oyunları oynamış, çocukluğumuza dönmüş, yorgun ama mutlu bir şekilde sınıflarımıza dönerken 8 saat boyunca sıralarında oturmasını istediğimiz öğrencilerimizi düşündük. Olumlu davranışları ödüllendirmeye çalışırken istemeden yaptığımız hatalarla yüzleştik. Sorun davranışlar gerçekte ne kadar büyük bir sorundu, bunun farkına vardık. Gerçekçi bir şekilde onurlandırılmaya ne kadar çok ihtiyacımızın olduğunu anladık. En önemlisi de yeniden bir takım olduğumuzu hissettik.
ÖRAV ailesinin bir parçası olarak bu ruhu hep içimizde taşımak dileğiyle…
Ve sonsuz teşekkürlerimizle…
PEV Ailesi
http://www.pevkolej.com/pev2013/?p=1472
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...