Hayallerim Yarım Kaldı :(
5 yıldır aynı okulda çalışıyorum ve 4 yıldır her Haziran'da norm kadro fazlası olduğumu, Eylül'de durumun ne olacağının belli olmadığını söylerlerdi. Ben de tüm tatilimi gidecek miyim, kalacak mıyım endişesiyle geçirir, Eylül ayına geldiğimizde de başka bir yere gönderilmediğimi öğrenir, rahat bir nefes alırdım. Tarihin tekerrür etmesi gibi bu Haziran'da da aynı film başa sardı; ben yine norm kadro fazlasıyım, ama bu sefer ben ve 6 arkadaşım daha. Durum bu sefer daha vahim olsa da, geçmiş 4 yılın verdiği alışkanlıktan mı bilmem, gayet rahattım şimdiye kadar gitmeyeceğim konusunda. Hep bir şekilde bir çaresi bulunacak, öğrencilerimi bırakmak zorunda kalmayacağım diye düşünüyordum. Ne bileyim işte, hiç hayal edemedim bu sefer onları bırakacağımı. 1. sınıftan aldığım için mi bilmem Eylül ayında onlarsız başlayacağımı hiç düşünmedim. Ara sıra gözümde canlansa da böyle bir bulut, hemen dağıtıverdim onu. Çünkü saçma ve gereksiz bir durumdu 7 öğretmenin öğrencilerini bırakması, öğrencilerin öğretmenlerinden; öğretmenlerin öğrencilerinden ayrılması. Hem sadece bizim okul da değildi bu durumda olan. Adana'da bizim durumumuzda olan bir sürü öğretmen, bir sürü öğrenci vardı. Bundan dolayı geri adım atılır diye bekledim. Geri adım atılıp, bir çözüm bulunacağını umdum, umudettim. Ama çaldığım tüm kapılar, aldığım bütün cevaplar bana büyük ihtimalle 38 hayalimin yarım kalacağını gösteriyordu. Hem problem miydi ki öğrencinin öğretmen değiştirmesi, yerine başka öğretmen gelirdi. En çok da buna üzüldüm, belki öyleydi, yerime başka bir öğretmen gelecekti ama, bu kadar basit olmamalıydı. Ben, onlarla dolu dolu iki yıl geçirdim, bazen kızdım, üzüldüm, bazen güldüm, oynadım. Yaşadık işte birlikte bir açıdan koca iki yıl, bir açıdan göz açıp kapayıncaya kadar geçen iki yıl. Onlarla göz göze geldiğim o ilk günü dün gibi hatırlıyorum oysa. Hem ben hem onlar ne kadar da heyecanlıydık. Kimi ürkek, çekingen, kimi kendinden emin, gülümseyen, kimi korka korka bakıyorlardı bana ne söyleyeceğim, ne yapacağım diye merak içinde. İlk günden başladık gülüşüp eğlenmeye, tanışmak için birbirimize atarken yakalayamadığımız top eşliğinde. Sonra karar verdik hep birlikte o minik yüreklerle okul eğlenceli bir yer diye... O gün bu gün hep eğlendik birlikte, alıştık gün be gün birbirimize.
Ben 38 ayrı hayat tanıdım, koydum her birini ayrı bir yere kalbimde. 38 ayrı hayal kurdum her birine. Mesela Salih; ne kadar ürkek, çekingen ve bir o kadar da sorumluluk sahibi ve mükemmelliyetçiydi. Biraz da kendine güven problemi vardı. Her yeni bir şeye geçtiğimizde ağlamaya başlardı ben yapamam diye. Tabi yapamadığı için ağladığını öğrenmem burada yazdığım kadar kolay olmadı. O gün hiç ağlamadıysa bile son ders gelip "Haydi bakalım, ödev zamanı!" dediğimde daha ödevi görmeden başlardı ağlamaya "Ama ben yapamam." diye. Bunun üstesinden gelebilmek için ödeve ödev denilmedi, her fotokopide onu yüreklendirmek için notlar yazıldı, ödev, ödev olduğu söylenilmeden, yapabildiğini görsün diye sınıfta yapıldı falan, falan. Ama bir de gelin şimdi görün Salih'i. Bir de gözündeki gözlüklerle sınıfın küçük profesörü. Her gösteride, her etkinlikte var Salih. Sorduğum soruları kolay bulup, "Öğretmenim artık 3 yıldızlı soru sorar mısınız?" diyenlerden. Annesi bile şaşırıyor Salih'i izlerken her gösteride. Salih'le ilgili daha çok hayalim vardı, yarım mı kaldı?
Mesela, adı gibi gamlı kızım "Gamze!" Sınıfa ilk girdiğinde 3 numaraya vurulmuş saçlarından dolayı bir an çıkaramadım kız mı erkek mi diye. Ama sonra fındık burnu ve dudaklardan anladım kız olduğunu. Saçlarının neden 3 numara olduğunu çok geçmeden öğrendim ama kaç kardeş olduğu konusunda hala tereddütlerim var. Annesinin (!) söylediğine göre ya 10 ya 12 kardeşmiş. Gamze en küçükleriymiş ve yaşlandığı için onunla pek ilgilenemiyormuş. Öyle içler acısı bir durum ki pek değil "hiç" ilgilenmiyor desek daha doğru. Fazla ayrıntıya girmeden, bu şartlarda çok zor olduğu aşikar olsa da elimden geleni yaparak Gamze'nin saçlarını uzatmak gibi bir hayalim vardı, ki en son Mayıs ayında, gördüğümde çok üzülsem de tekrar 3 numaraya vurulmuştu annesi tarafından, yarım mı kaldı ?
Gül kızım Gülcan...
İçi içine sığmayan Irmak...
Deniz mavisi gözleri ile Deniz'im...
Yeni yeni yakınlaştığımız Yakıncan...
.
.
.
.
Bunun gibi tam 38 tane hayalim vardı ama hesapta olmayan, aslında sadece masa başında uzaktan yapılan bir hesaptan ibaret olan, bir sebepten dolayı hayallerim yarım mı kaldı?
Belki de haklılar, onlar yeni öğretmenlerine, ben yeni öğrencilerime alışacağım,alışacaklar. Ama ben her yeninin yüzünde yarım kalanlardan bir iz, bir işaret, bir anı, bir benzerlik arayacağım. Yeni hayaller kuracağım her birine ama yarım kalanları da hep hatırlayacağım. Ne olacağını henüz bilmiyorum diyerek avutuyorum kendimi ama böyle olmaması gerektiğini biliyorum.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...