Sussan Olmuyor, Susmasan Olmaz!
Şikayetim var cümle yasaktan,
Dillerimi Hakim Bey bağlasan durmaz.
Gelsin jandarma, polis karakoldan,
Fikrim firarda mahpusa sığmaz eyvah!
Gün olur yerle yeksan olurum,
Gün olur şahım devri devranda.
Kanun üstüne kanun yapsalar,
Söz uçar, yazı iki cihanda eyvah!
Sussan olmuyor susmasan olmaz,
Dil dursa Hakim Bey tende can durmaz.
Yazsan olmuyor yazmasan olmaz,
Kaleme tedbir koma, tek durmaz!
http://www.akilli.tv/video/zulfu-livaneli-hakim-bey-dinle_638675
Bugünlerde dilimde sürekli bu şarkı dolanıyor. Haziran ayından beri, öğretmenlik, okul ve öğrencilerimle ilgili yaşadığım ve halen yaşamakta olduğum olaylar içimi o kadar rahatsız ediyor ki, sussam olmuyor, susmasam olmaz misali, ne susabiliyorum ne de konuşabiliyorum. Aslında çok konuştum, anlatmaya çalıştım, kapı kapı dolaşıp tekrar tekrar anlattım. Empati kurmalarını sağlamaya çalıştım, neden öğrencilerimden ayrılmak istemediğimi anlamaları için. En kötüsü de çözümü vardı problemin ve öyle zahmetli bir şey de değildi. Böyle olması gerekmiyordu yani. Beni umutlandıran, diğer taraftan da kabullenmemi daha çok zorlaştıran da buydu zaten. Sabırla dinledim sorduğum sorulara verilen ve durumumla aslında hiç ilgisi olmayan cümleleri. Bekledim acaba en azından duygularımı anladıklarını hissedebileceğim bir kelime çıkar mı aralarından diye… Ama dinledikçe birbiri arkasına sıralanan anlamsız, aslında sebep bile olmayan sebepleri, daha da üzüldüm. Ve en son,”Hocam, bir çikolata ikram edeyim de sizi ikna edelim .” cümlesiyle koptum. Benim için bu son’du.
Ondan sonra farkettim çözümün kolay gibi görünse de aslında en zor yerde olduğunu; iki dudak arasındaydı çözüm. Öyle iki dudak ki öğretmenliğin manevi kısmıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, öğretmenlik yaptığından bile şüphe duyduğum, benim öğrencilerimle aramdaki Arslan Öğretmenimin kopmaz bağını anlayamayacak kadar sığ bir beyne bağlı iki dudak. Ne söyleyebilirdi ki bana çözüm elinin altında, iki dudağının arasında olsa da “çikolata ikram edelim de sizi ikna edelim”den başka.
Sonrasında sustum. Ben sustukça içimde birikti sustuklarım, dil dursa tende can durmaz misali. Ve okul açıldığından beri her gün ziyaretime gelen, telefonla arayan öğrencilerimi ve benim için ellerinden geleni yapan hala da uğraşan velilerimi teselli etmem gerektikçe, ki ben bile kabul edemediğim halde, içim daha bir dolar oldu. Dilimin söylediğine kalbim inanmadığı için dilimle kalbim arasındaki mesafe açıldıkça açıldı ve içimde adını koymak istemediğim kocaman bir boşluk oluştu. Dilimin söylediğine kalbimin inanmadığı her gün bu boşluk biraz daha büyüdü. Şimdi sanki bomboşum…
"Norm FAZLAsıSIN! dediler, ben gittikçe azaldım. " f AZ la" bile emin değilken aslında içinde ne olduğundan, ne anlatmak istediğinden ben azalmışım, çok mu ?
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...