Özgüven Mi Saygısızlık Mı?
Kıdemli ve kıdemsiz..Bu sıfatlar sanırım sadece bizim alana özgü değil.Merak ettiğim şudur ki aceba başka alanlarda da kıdemliler kıdemsizleri beğenmiyor ve incitiyor mu?Yoksa bu sadece bizim alana mı özgü? Bununla ilgili şöyle bir fıkra duymuştum ;cehennemde kazanlar meslek gruplarına göre oluşturulmuş.Her kazanın başında da bir zebani varmış.Kazandan çıkmaya çalışan oldukça sopalarıyla zebaniler onları içeri itiyormuş.Ama bir kazanın başında zebani yokmuş.Sormuşlar bu kazanın başında niye zebani yok diye.Orası öğretmenlerin kazanı , zebaniye gerek yok , onlar kendi kendini dibe çeker diye.Üzerine bolca düşündüm , aceba dedim sınıfta sürekli konuşan , anlatan öğretmen olduğu için orda da ben bilirim edasıyla meslektaşlarını dibe yani yanına mı çekiyor öğretmenler?
Tenefüste bahçede iki öğretmen ve bir görevli sohbet ederken bir öğrenci öğretmenlerin yanına geliyor. Özgüveni yerinde olan öğrenci kendinden emin bir tavırla kurs öğretmenine derdini anlatmak istiyor.Kendisinin yetenekli ve başarılı olduğuna inanarak ve öğretmeni tarafından bu konuda da takdir edildiği için rahatça kendini ifade ediyor:Öğretmenim bize verdiğiniz o son görevde , bana düşen pay az değil mi?Annem de bu çok az , olmaz ki dedi , diyor. Büyük bir ihtimalle anne söylediklerinin öğretmene iletileceğinden habersiz.İşte alenen çocuktan al haberi denilen durum. Muhtemelen de aile içi konuşmalardan biriydi.Öğretmen ne diyeceğini bir an düşünüyor ve savunma yapıyor hemen ;ama diğer görevlerde senin payın oldukça fazla değil mi?Bunu anlatmadın mı?Hem o görevi neden verdiğimizi biliyorsun değil mi? Yoksa iptal mi edeyim? diyor ve biraz da tehdit etmiş oluyor.Dediğimi yapıyorsanız yapın yoksa iptal ederim gb. Diğer öğretmen bu sırada olanları izliyor tabii.Öğrenci öğretmenine ;tamam tamam , deyip görevin iptal olmasından korkarak oradan uzaklaşıyor. Bu sırada diğer öğretmen görevliye dönerek son derece sinirlenmiş bir şekilde , gelecekten hiç umudum yok , al sana işte gelecek nesil.Bu çocuğun bir de orta okula gittiğini düşün , branş öğretmeninin başına işte bela ,diyor.
Hikayedeki kurs öğretmeni anlaşılacağı üzere kıdemsiz öğretmen , eleştiren öğretmense kıdemli öğretmen.Burada eleştiri çocuğa yapılırken aslında altında örtük bir şekilde kıdemsiz öğretmene de gönderme yapılıyor:Öğrenci yetiştirme tarzın yanlış gb. Bu ve buna benzer durumları yaşamamış kaç öğretmen bulabilirim aceba?
Burada bir diğer sorum da şu olacak?Biz hangi tarzda eğitim vermeye çalışıyoruz?Sıkıntının kaynağı nerede? Evvela geleneksel yöntemlerle eğitilmiş insanlar olarak modern yöntemleri kullanmada mı başarısız oluyoruz ya da kişilik özelliklerimiz bu mesleğe mi uygun değil?Öyle ya mat. türkçe sorusu çözerek ünv.kazanıyor , eğitimimiz boyunca da kısıtlı stajlara gidiyor ve mezun oluyoruz.Biz mi kendimizi geliştiremiyoruz ya da uygun imkanları mı bulamıyoruz?
Hikayeye dönelim tekrar.Burada çocuk aslında saygısızlık mı yapıyor?Kendisini ifade etmeye çalışmıyor mu?Ama bu ve benzeri durumlara alışık olmayan öğretmenlerin buna saygısızlık veya şımarıklık olarak bakması doğru mu?Biz toplum olarak kendimizi ifade etmeyi , hakkımız aramayı kabul edemiyor muyuz aceba?Otorite olmalı ve biz boyun mu eğmeliyiz? Yeni neslin teknoloji içine doğduğu ve bizlerden çok daha yeniliklere açık, uyanık ve zeki olduğunu kabul etmemiz yanlış mı?Hani şu kalıp düşüncelerimiz var;su küçüğün laf büyüğün.Biz buna uymadığımızda saygısızlık mı etmiş oluyoruz?Çocuklara bu fırsatları verirken geleceği yanlış mı şekillendiriyoruz? Sistem bizden ne istiyor peki?Tecrübeler ne diyor?Tecrübelere mi uymak gerek yeniliklere mi açık olmak gerek?Bence bunlar kıdemsiz bir insan için büyük çelişkiler. Ve sadece akışına bırakıyoruz her şeyi..Ne demişler;öğretmenlik meslek içinde , alanda çalışırken öğrenilecek bir meslek.Ne diyelim büyükler daha iyi bilir: )
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...