ORALAR
Öğretmenliğimin ilk yılında, çalıştığımız köyde bir düğüne davet edildik .Eşimi erkeklerin ,beni de kadınların yanına davet ettiler.Davul-zurna eşliğinde halaylar çekildi,yemekler yenildi,sohbetler edildi.Görünüşte herşey güzeldi.Düğün sonrası eve gelir gelmez ağlamaya başladım,susmak bilmiyordum.
-Niçin ağlıyorsun? Seni üzecek şeyler mi söylediler? Ne oldu?
Eşim sordukça soruyor,bense ağlamaktan konuşamıyordum.
-Hoş geldin dediler ve sonrasında kimse benimle konuşmadı.Kendimi yabancı bir ülkede ve yapayalnız hissettim.Konuşulanları anlamadım,herşey birbirine karıştı ,kalabalıkta tek başıma kaldım.Nerede olduğumu,kim olduğumu bilemedim.
Tekrar ağlamaya başladım ,derin bir uykuya dalana dek.
Köylülere durumu uygun biçimde anlattık.Düğünlerde ,mahallede,çeşmede benimle Türkçe konuşmaya başladılar.Türkçe bilmeyen yaşlı kadınlarla sevgi diliyle anlaştım.Okuma yazma ile birlikte Türkçeyi öğrettik,onlar da bize anadillerini öğrettiler .
Dört yıl sonra tayinimiz Hatay’a çıktı. Samandağ minibüsüne bindiğimizde şaşkındık.Arapça konuşuluyor ve bir kelime bile anlamıyorduk.
Tunceli ve Samandağ’da çalıştığım için kendimi sanşlı hissediyorum.Çok şeyler öğrendik oralardan...
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...