GÜNCE

ONURLANDIRICI CÜMLE KULLAN, ETKİSİNİ İZLE!

Özgür Bolat’ın 5 Eylül 2013 tarihli yazısını okurken, eğitimlerimizde kullandığımız, etkili iletişim kurabilmek için öğretmenlerimize önerdiğimiz konu olan “onurlandırıcı cümleler” aklıma geldi. Ne çok önemli konuyu 2 günde, bir çırpıda paylaşıyoruz katılımcılarımızla. Onurlandırıcı cümleler bu konulardan biri. Beğenilen davranışa yönelik olarak söylenenleri “övgü” ve “övgünün etkileri” olarak ele alan Özgür Bolat yazısında bazı sakıncalar ifade etmiş. İşte bu sakıncaları ortadan kaldırarak, çocuğun kendi özelliklerini, davranışını, tutumunu fark etmesini sağlamaya yardımcı bir yol onurlandırıcı cümleler. İlk kullanımlarda önerilen ilkelere uyarak cümle kurmak zorlayıcı olabiliyor aslında. Böyle düşünme alışkanlığımız yok. Alıştıktan sonra eylemde bulunanı, eylemin etkilerini fark etmeye ve o gözle izlemeye başlıyor insan olup bitenleri. Hatta bir süre sonra bu farkındalığı kendi eylemlerine döndürüp, yaptıklarının etkileriyle ilgili onurlandırıcı düşüncelerle bakabiliyorsun yaptıklarına. Önerilir.

Onurlandırıcı cümle nasıl etki yapıyor? Kişinin, özellikle öğrencilerin, değerli bularak yaptıklarını, tutumlarını fark ettiğimizi ona ifade etmemizin bir yolunu açıyor.

Ne yapmamız öneriliyor?

• İfadelerimizde dürüst ve samimi olmamız,
• Abartılı olmadan ve kişiyi yönlendirmeden, belli bir amaç ve çıkar gözetmeksizin, sadece gördüğümüz, onun değerlerine ve davranışına yönelik kullanmamız,
• İçerisinde “ben” ifadesi geçmeden kullanmamız,
• Ama, eğer, keşke gibi kelimeler olmadan ifade etmemiz, (Benim bu cümlelerin sihrini bilmediğim dönemlerde çok kullandığım bir şeydi. Bak 95 almışsın eğer o kadar acele çıkmasaydın, soruları gözden geçirseydin 100 alabilirdin demek. Bana çok normal gelirdi çünkü bana da böyle söylenirdi, etkisini düşünülmeden.)
• Onurlandırıcı cümle kuracağımız kişiyle göz teması kurmak ve adıyla hitap etmek etkiyi artırabiliyor. (Öğretmenin Sınırı Yok Klasörü s.52)

Yaptığımız eğitimlerden birinde, katılımcı öğretmenimiz; “yakın birinin cenazesi olduğunu ve bu nedenle evde misafirlerini bırakıp da geldiğini ve eğitime katılmadan gitmek istediğini” söyledi. Biraz üzüntü biraz eğitime katılma zorunluluğunun getirdiği öfkeyle suratları asık, karı-koca öğretmen katılımcılar, eğitim başladıktan sonra gitmeyip akşama kadar kalmışlardı. Aralarda da eğitimden çok yararlandıklarını söylemişlerdi. Ben de onlara onurlandırıcı cümle örneği olarak: “Evde misafirleriniz olmasına rağmen, mesleki ve kişisel gelişiminize katkıda bulunduğunu ifade ettiğiniz bu eğitimin sonuna kadar kalmanız, sizin öğrencilerinize, kişisel ve mesleki gelişiminize ne kadar önem verdiğinizi gösteriyor” demiştim. Diğer katılımcıların da izlediği güzel bir gülümseme yayıldı yüzlerine. Eğitimi birlikte yaptığımız, yeni başlayan eğitimci arkadaşımı da şaşırtmıştı bu durum. "O asık suratlı öğretmenler bile gülümsedi ve akşama kadar eğitimde kaldılar" diyerek şaşkınlığını ifade etti. Onların eğitimimizi beğendiği ve öğretmenlik mesleğini önemsedikleri gerçekti. Benim yaptığım sadece bunu ifade etmekti. Bazen değerlerimizin fark edilip "başkaları tarafından" söylenmesi hepimizi memnun eder, gülümsetir. Bütün “öğretmenlik mesleğini önemseyen” öğretmenlerimize ulaşmak umuduyla.

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...