CEZAEVİ PSİKOLOĞU
PISIRIK ÖĞRETMEN, ATILGAN PSİKOLOG!
Hasan on yıldır yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumunda öğretmen olarak görev yapıyordu.Her hafta olduğu gibi Salı günleri yapılan İdare ve Gözlem Kurulu toplantısı için müdür Bey'in odasına gitti.Kapıyı tıklayıp içeri girdiğinde tanımadığı iki bayanı müdür Bey'le konuşurken gördü.Boş bulduğu bir koltuğa otururken Müdür Bey eliyle bayanları işaret ederek;
“Hasan Hocam, Hale Hanım ve Belma Hanım kurumumuza yeni atandılar.Hale Hanım Psikolog, Belma Hanım ise Sosyal Çalışmacı...”
Hasan, bayanların yanına giderek tokalaştı;
“Hayırlı olsun, ben Hasan..Kurum öğretmeniyim..”
Her iki bayan uzman ayağa kalkarak mukabelede bulundular;
“Teşekkür ederiz, çok memnun olduk”
Hasan, kurumda çalıştığı on yıl boyunca dışarıdan atanan Bakanlık memuru olmadığı için biraz şaşkındı.Psikolog Hale Hanım, uzun boylu, siyah saçlı ve kara gözlüydü.Belma Hanım ise kısa boylu, sarı saçlı ve mavi gözlüydü.İkisi de çok genç görünüyorlardı.
Müdür Bey'in;
“Toplantı başlamıştır, dosyaları getirin” sözüyle herkes toparlandı.Toplantıda hükümlü ve tutukluların dilekçeleri görüşülüyordu.Kuruldaki bütün üyelerin söz hakkı vardı. İsteyen, görüşülen konuda söz alabiliyor ve ne biliyorsa söyleyebiliyordu.Hasan, görev yaptığı on yıl boyunca toplantılarda hiç konuşmaz ve söz almazdı.Bu durum Müdür Bey'in dikkatini çekmiş ve bir gün dayanamayıp sormuştu;
“Hasan Hocam, toplantılarda hiç söz almıyor ve görüş beyan etmiyorsunuz.Ama bütün kararların altınada imza atıyorsunuz.Bunun bir sebebi var mi?”
“Müdür Bey, göreve başlayalı yedi sekiz yıl oldu.Ama toplantılarda söz alacak ve görüş beyan edecek kadar bilgi ve tecrübeye sahip değilim.Bu yüzden toplantıyı dikkatlice takip ediyor ve aksi bir görüşüm olmadığı içinde kararların altına imza atıyorum”
“Sen bilirsin Hoca..Ben zaten çok konuşanları sevmem” demişti Müdür Bey.
Toplantının başında daha ilk dilekçe okunurken yeni atanan Hale Hanım müdür Bey'in sözünü keserek konuşmaya başladı;
“Müdür Bey, bakın bu dilekçede yazılanları dikkate alalım ve talepleri yerine getirelim.Eğer talepleri karşılamaz isek bu mahkum psiklojisine ters bir davranış olur...”
Başta Müdür Bey olmak üzere kurul üyeleri dikkat kesilmiş Psikolog Hale Hanımı dinliyorlardı.Hale Hanım'ın konuşması bitecek gibi değildi.Heyecanlı ve yüksek tonda, tane tane konuşuyor ama bir türlü konuyu bir noktaya bağlayamıyordu.Konuşma uzadıkça uzamıştı.Hale Hanım, görev alanı olan Psikolojinin bütün dallarına girmiş, meseleyi içinden çıkılmaz bir hale getirmişti.
Müdür Bey dayanamayıp sözünü kesti;
“Hale Hanım, siz daha bugün atandınız.Bu meslekte çok yenisiniz.Bizim tabirimizle daha çok acemisiniz.Size tavsiyem, Birkaç ay kurul çalışmalarını izleyin, mahkumları tanıyın, ondan sonra ben, sizden bilgi ve görüşünüzü istersem, söz alır konuşursunuz...”
Sözünün kesilmesine çok içerleyen Hale Hanım, birazda heyecanının etkisiyle bağırmaya başladı;
“Müdür Bey, ben bir psikoloğum.Beni dinlemek zorundasınız.Mahkum psikolojini benden iyi bilemezsiniz.Yoksa bütün kararlara muhalefet şerhi koyarım..”
“Hale Hanım, daha bugün göreve başladınız ama diliniz maşşallah pabuç gibi.Burası bir kurul, ben kurul üyelerini dinlerim ve en son kararı ben veririm..”
Hale Hanım, coşmuştu bir kere..;
“Benim uzmanlık alanıma müdahale edemessiniz.Ben konuşurum.Beni dikkate almazsanız hata edersiniz..”
“Hale Hanım, bakın Hasan Hoca on yıllık öğretmen ve on yıldır kurullara katılır.Şimdiye kadar ağzını açıp konuştuğunu görmedim.Buradaki arkadaşların çoğu sekiz-on yıllık uzmanlar.Onlar bilmiyorda, siz mi çok biliyorsunuz..?”
“Hasan Hoca pısırık ve pasif olabilir.Beni onunla kıyaslamayın.Ben doğru bildiklerimi söylerim.”
Müdür Bey dayanayıp ayağa fırladı ve gürlemeye başladı;
“Kızııım! Psikolog musun nesin?Taş olmadan baş yarmaya kalkıyorsun..Ben otuz yıllık cezaevciyim.Mahkum psikolojisini kimse benden iyi bilemez.Sen gideceksin en azman mahkumlarla yalnız bireysel görüşme yapacaksın ha.! İki dakkada parçalarlar seni..”
“Müdür Bey, beni tehdit edemezsiniz..”
“Toplantının huzurunu bozuyorsun, çık dışarı!”
“Ama Müdür Bey...”
“Çık dışarııı!!”
Hale Hanım ağlayarak dışarı çıktı.Müdür Bey toplantıyı erteledi.
Aradan Birkaç gün geçmişti.Hasan, odasında otururken kapı açıldı.Ağlamaktan gözleri kızarmış olan Hale Hanım, Hasan'ın karşısındaki koltuğa oturdu.Belli ki bir şeyler söyleyecekti..
Hasan, daha hoş geldiniz, buyurun oturun demeden Hale Hanım açtı ağzını, yumdu gözünü;
“Hocam, toplantılarda niye konuşmuyorsunuz? Ben sizin yaşınızda olsam ortalığı birbirine katardım.Konuşmama ve söz almama sebebenizi öğrenebilir miyim?
“Hale Hanım,her ne kadar on yıl boyunca cezaevinde öğretmenlik yapmış olsam da Müdür Bey kadar cezaevci değilim.Müdür Bey'in , otuz yıllık cezaevi tecrübesi var.Küp içinde ne varsa, dışarı onu sızıdırır, derler.Benim küpüm daha dolmadı...”
“Ben sizin gibi pısırık değilim Hocam...Ben konuşurum,lafımı esirgemem.Ben, müdürmüş, amirmiş dinlemem.Uyumlu olacağım deyip, kişiliğimden ve ilkelerimden asla taviz vermem..”
“Psikologsunuz ama konuşmanızla benim psikolojimi bozuyorsunuz.Siz bana nasıl pısırık dersiniz? Kendi aklınızı kendinize saklayın, bir gün size lazım olabilir..”
Hale Hanımın kızgınlığı geçmemiş olacak ki, kapıdan çıkarken söylenip duruyordu;
“Pısırıksınız işte, basbaya pısırık...”
Hasan, hiç üzerine alınmadı.Gençliğine ve toyluğuna verdi bu terbiyesizliğini.Biraz çalışınca aklı başına gelir diye düşündü, dert etmedi.
Aradan bir yıl geçmeden Hale Hanımla Müdür Bey'in arası o kadar iyi oldu ki, herkes şaşırmaya başladı.Hale Hanım toplantılarda çok az konuşuyor ve bütün kararları tereddüt etmeden imzalıyordu. “Kişiliğimden ve ilkelerinden asla taviz vermem” diyen Hale Hanım nasıl yola gelmiş olabilirdi?
Gerçek kısa zamanda ortaya çıktı.Müdür Bey'e inat olduğu günlerde en acil durumlarda bile izin alamayan, stajyerliği tehlikeye giren Hale Hanım, bütün kişiliğini ve ilkelerini ayakları altına alarak ezmiş ve Hasan Hoca gibi uyumlu ve “pısırık” olmaya karar vermişti.Müdür Bey, toplantılarda “Hale Hanım, nasılsınız?” diyor başka Bir şey demiyordu.
Anlaşılan Hale Hanım, kısa zamanda memuriyetin inceliklerini öğrenmiş ve "hidayete" ermişti.
Hasan Hoca bu fırsatı kaçırır mı? Hale ile koridorlarda her karşılaştığında genç psikoloğun utangaç bakışlarına karşılık alaycı bir gülümseme ile “Naber atılgan pısırık?” demeyi ihmal etmiyor...
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...