Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
MEB DIŞI ÖĞRETMENLİK! 4 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

MEB DIŞI ÖĞRETMENLİK!

                                       MEB DIŞI ÖĞRETMEN OLMAK

            MEB dışı öğretmen olmak…İşte bütün mesele bu! Eğitim Fakültesinde okuyan öğrenciler mezun olur olmaz öğretmen olmak isterler.Milli Eğitim Bakanlığı okullarından başka öğretmen istihdam eden kurumlardan bihaberdirler.Çünkü öğretmen adaylarının başvuru formları ayrıdır, Meb dışı öğretmen istihdam eden diğer kurumların başvuru formu ayrıdır.KPSS’den aldığı puan MEB kadrolarına atanmasına yetmediğinde gözü açılır ve gözlerini MEB dışı öğretmen alan kamu kurum ve kuruluşlarına çevirirler. “Önemli olan 657’li olmak” anlayışıyla Meb dışı öğretmen alımı yapan kurumların çalışma koşullarını dikkate almadan balıklama tercihte bulunurlar.

            Halk arasında Öğretmen deyince akla hemen MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) gelir. “Öğretmen kimdir?” Diye kamuoyuna sorulsa hemen ilk başta gelen cevaplar;

            “Öğretmen mi? Yazın üç ay tatil yapar, birde üstüne maaş alır…”

            “Öğretmenler, öğleye kadar çalışır, öğleden sonra esnaflık yapar yada kahvede okey oynar!”

            “Öğretmenler, sömestrede on beş gün tatil yapar…”

            “Öğretmenler mi? Yazın üç ay, Dini ve milli bütün bayramlarda, kar tatillerinde doyasıya tatil yapabilen birde üstüne maaş alan şanslı bir zümre”

            “Hem aylık alır hem de üstüne ek ders ücreti alır…”

                                               *****

            Şehrin en iyi okuluna atanmış çok başarılı bir öğretmen olsanız da, okuldan yeni mezun olmuş işsiz bir mühendis kadar kıymetiniz yoktur.Karşısına ilk çıkan nasibiyle evlenmeye can atan çirkin kızların bile mangalda kül bırakmayan bir özgüvenle söyledikleri;

            “Hıh! Beni ne doktorlar, mühendisler istedi de varmadım…” cümlesinde öğretmenin esamesi bile okunmaz.

            İşin en ilginç yanı da şudur.Doktoru, mühendisi, subayı, müdürü hatta esnafı ve zanaat ehli başta olmak üzere bütün meslek erbabı öğretmen bir bayanla evlenmek isterler.Çünkü öğretmen bir eş part-time çalışan eleman gibidir.Sabahtan okuluna gider, çalışır eve maaş getirir, öğleden sonrada ev hanımlığı yapar.Olan, kendisi gibi öğretmenle evlenmeyi hayal eden erkek öğretmenlere olur.Doktordan ve mühendisten kendine sıra gelirse şanslıdır.

            Peki ne oldu da bütün meslek erbabını yetiştiren öğretmenler bu hale geldi?Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, Başbakan, Bakan, General, Genel Müdür vb. hiç biri bir öğretmen yetiştiremez.Ama bir öğretmen bütün meslek erbabını yetiştirir ve eğitir.Ama toplumun bundan haberi yoktur.Mesleğimizi topluma iyi anlatamadığımızın göstergesidir bu..

                                               *****

            60’lı yıllarda Kaymakamın biri köylere ziyarete gider.Köylüler arasında yaşı doksana dayanmış bir nenenin halini hatırını soran Kaymakama nene sorar;

            “Oğul, sen necisin?”

            “Ben Kaymakamım…”

            “Kaymakam ne iş yapar?”

            “Kazayı yönetirim..”

            “A oğlum, Kaymakam olacağına azıcık daha okuyup ormancı olaydın ya!..”

            “….!!??..”

            Ellili, altmışlı yıllardan itibaren yerlerde sürünen öğretmenin itibarı bir ormancı kadar bile değildi.Ormancı, dağlardaki ormanların sahibi, devletin silahlı gücü ve otoritesi anlamını taşıyordu.İstediğini hapse atar, istediğini bırakırdı. Ormancının meşhur "Ormancı" türküsü dillere destan olurken, "penceresi cam cama muallim ve "öğretmen öğretir A,B,C..." türkülerini kim biliyor acaba?

            Yetmişli ve seksenli yıllarda üniversiteyi kazanamayacak öğrenciler için garanti bölüm olarakB en son tercihe işaretlenen “üniversiteyi kazanamadı diyeceklerine, öğretmen oldu desinler” anlayışıyla seçilen bir meslektir öğretmenlik…

                                                           *****

            İki binli yıllardan sonra memur alım formlarında ilginç başlıklar dikkat çekmeye başladı;

            “Milli Eğitim Bakanlığı Dışında Öğretmen Alan Kamu Kurum ve Kuruluşlar”

            Okuyanın bir daha okuduğu ama anlayamadığı bu başlık altında yer alan kadroların çoğu ilk etapta başvuru yetersizliğinden dolayı boş kaldı.

                                                           

            Adalet Bakanlığının altmış yedi kişilik öğretmen kadrosuna beş kişi başvurdu.Beşi de çok düşük puanlarla ilk tercihlerine atandılar.Adalet Bakanlığına atanan bu MEB dışı öğretmenler ilk etapta çok zorluk çektiler.Milli Eğitime bağlı okullardaki gibi aktif bir eğitim-öğretim ortamı bulamadılar.Masa başı, büro elemanı olarak görev yapmak ideallerine ve beklentilerine ters geldiyse de başka seçenek yoktu.Meb’e geçmek için muvafakat alamıyorlardı. “Ya bu deveyi güdecekler, yada bu diyardan gideceklerdi”

            Zamanla alıştılar Meb dışı öğretmen olarak çalışmaya.İlk etapta tam gün, sekiz saat çalışma mecburiyeti zor geldi.Sömestrede on beş gün tatillerinin olmadığını öğrenmeleri uzun sürmedi.En acı hayal kırıklığını okullar Haziran’da tatile girince yaşadılar.Meb’te çalışan meslektaşları üç ay tatil yaparlarken, Meb dışı çalışan öğretmenlerin stajyerlikleri kalkmadığı için ilk yıl izin bile kullanamadılar.

            Meb dışı çalışan öğretmenler ilk yıllık izinlerini iki yıl sonra yirmi gün kullanabildiler.Aralarında on yılı dolduranlar yıllık iznini kurum müdürü izin verirse otuz gün kullanabiliyor.

            Meb dışı öğretmenler her Haziran’da Meb öğretmenleri gibi üç ay tatil (yaz tatili iki ay ama halk arasında üç ay olarak biliniyor) yapamamanın burukluğunu, üzüntüsünü derinden yaşıyorlar.Meslektaşları denizde, yazlıkta veya köyünde tatil yaparken saunaya dönen bürolarında soğuk günlerin gelmesini dört gözle bekliyorlar.

            Her Haziran’da, eş dost arasında öğretmen olduğumu bilenler hemen lafı yapıştırırlar;

            “Oooo ! Hocam, yazda geldi..Bizde sizin gibi öğretmen olsak ta üç ay tatil yapsak ne iyi olurdu…” sözlerine, derin bir iç çekerek belki dua yerine geçer diyerekten canı gönülden “Amin, amin, amin..” diyorum.

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...