SUYU BOŞA AKITMAK!
İNSAN VE SU
İnsan ve su…İkisi de yeryüzüne çıktığında saf ve temizdirler.İnsanın bebek halini meleğe benzetirler.Saf, masum ve günahsız.Suda yeryüzüne çıktığı anda saf, temiz, berrak ve billur gibidir.Yeraltında gün yüzü görmemiş karanlık ve bol mineralli kayaçların imbiğinden süzülen su yeryüzüne çıktığında abu hayat gibi şifa dağıtır.
İnsan ve su…İkisi de yeryüzüne çıktıkları andan itibaren başladıkları hayat yolculuğunda bazen çağlayanlar gibi deli dolu olup önlerine geleni yıkıp geçerler.Bazen de engin ovalarda sessiz sedasız menderesler çizerler.
İnsan ve su…İkisinin de önüne set çekemez, bir yere hapsemezsiniz.İkisi de özgürlüğüne çok düşkündür, esareti asla kabullenmezler.Yapılabilecek en akıllı hareket deli dolu akan su misali insan evladının etrafını yıkmadan akabileceği bir kanal yapabilmektir.İnsan ve suyun önüne istediğiniz kadar set çekin, istediğiniz mecralara akması için istediğiniz kadar kanal açın ama nafile.Dönüp dolaşıp yine kendi denizlerine akacaklardır.
İnsan ve su…Denizine kavuşmak için kayaları, dağları delen, yeryüzünün coğrafi yapısını değiştiren iki güçlü canlı…İnsan, et, kemik ve kandan oluşan nefes alıp veren akıllı bir ruh…Su, bütün canlı ve cansız varlıkların abu hayat sıvısı…
Çocuklar, kaynağından çıkan su gibidirler.Tatlı, sevimli ve insanın içini ferahlatan su gibi...Çocuk eğitiminin okulda değil, canlının ana rahmine düşmeden başlaması gerektiğini söylüyor uzmanlar.Çocuk yapmaya karar veren anne-babalara yedikleri, içtikleri besinlerden tutun, sağlıklı yaşam adına ne yapılması gerekiyorsa uzman kontrolünde yapmaları tavsiye ediliyor.Anne hamile kalmadan altı ay öncesinden sigara, alkol, uyuşturucu, antidepresan ilaçlar olmak üzere bütün kötü alışkanlıkların bırakılması gerekiyor ki çocuk dünyaya geldiğinde su gibi berrak, temiz ve sağlıklı olsun.
İlk eğitimini aileden alan çocuklar, okul sıralarına geldiklerinde kendi başına şırıldayarak akan küçük bir şelale gibidir.Gürültülü, uğultulu, etrafı ıslatan ve ele avuca sığmaz bir yumurcaktır.Okuldaki eğitimle gücünün,sınırlarının ve sorumluluklarının farkına varmayı öğrenen çocuklar iyi kanalize edilirse topluma faydalı bireyler olarak kendi denizlerine akıncaya kadar tıpkı barajda toplanan su gibi yol,su, elektrik olurlar.
Doğunun en ücra köylerinde tek başına, bin bir zorlukla görev yapmaya çalışan öğretmenlerden bayan olanlar eş durumuyla, erkekler ise askerlik nedeniyle bir yıl içinde batı bölgelerine tayin oluyorlar.Bu git-geller sırasında binlerce öğrenci doğru kanalize edilemediğinden boşa akan “su” gibi israf olup gidiyorlar.Doğru kanalize edilmeyen çocuklar, yanlış ellerde bendini yıkıp geçen taşkın misali ortalığı yakıp yıkıyorlar.Bunun çözümü ise mecburi hizmet bölgelerine gönderilecek öğretmenlerin, özlük haklarının cazip hale getirilerek en az beş yıl bulunduğu okulda görev yapma zorunluluğu getirilmesidir.
Haklarında Denetimli Serbestlik tedbiri verilen çocukların kötü alışkanlıklar ve kötü arkadaşlıklar edinmesinin temelinde ilk ve orta öğretimde yaşadıkları fiziksel ve psikolojik olumsuzluklar yatıyor.Anne ve babadan gördüğü şiddet, parçalanmış aile ortamı, sevgisizlik, itilme, kakılma, dışlanma…Okulu yarım bırakan, öğretmenini sevmeyen, ondan nefret eden bir öğrenci hayatı boyunca kendi ailesi başta olmak üzere herkese karşı bir güven problemi yaşıyor.Yapmayı değil yıkmayı, sevmeyi değil nefreti “kendini ifade etme dili” olarak kullanıyor.
“Ben buradayım, benim farkıma varın.Benim farkıma varmazsanız ben yakarım, yıkarım, kendimi keserim, çok kötü biri olarak başınıza bela olurum” mesajı veriyor.
Nereden başlarsak başlayalım ama toplum olarak bir damla “suyu” bile boşa akıtmadan, bebeklikten itibaren yeni neslin topluma faydalı olarak denizine akmasını sağlamalıyız.Yoksa suyu boşa akıtmış olacağız…
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...