MAHKUM ÖĞRETMENLER
MAHKUM ÖĞRETMENLER
Yazının başlığını okuyunca, suç işleyip hapse düşen öğretmenler akla gelmesin.KPSS sınavına girerek cezaevine atanan öğretmenlerin varlığına dikkat çekmek istedim.
Cezaevleri ve mezarlıklar ...Çalışanı ve ilgilisi dışında hiçbirimizin haberdar olmadığı veya günlük yaşam içinde farkına varmadığımız kurumlar ve işyerleridir.
Bir yakınımız hapse atıldığında onu ziyarete gidince anlarız cezaevlerinin varlığını.Girerken ve çıkarken içimizde bir tedirginlik ve ürperti vardır…”Allah kurtarsın…” temennileriyle teselli ederiz içerdekileri.Ziyaretçiler bir an önce cezaevinin kasvetli ortamından kurtulmak ve dışarı çıkmak isterler.
Bir yakınımız ölünce fark ederiz mezarlıkları.Defin töreni boyunca mezar taşlarındaki yazılar, gözümüzün içine bakar ve kulağımıza “oku bizi, sende ölümlüsün.Bir gün seninde ismin yazılacak mezar taşına!” sözlerini fısıldarlar…Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı toprağa vermiş olsak ta defin töreninden sonra kaçarcasına uzaklaşırız mezarlıktan..
Hz.Yusuf, Pardon, Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım, Parmaklıklar Ardında, Alkatraz Kuşçusu, Esaretin Bedeli, Edmon Dante, Yeşil Yol...Çoğumuzun en az iki üç kere zevkle izlediği klasikleşmiş cezaevi filmlerinden bazılarıdır.Cezaevlerini, filmlerden arada bir haberlerden duyduğumuz kadarıyla suç işleyenlerin götürüldüğü bir yer olarak biliriz.Orada kimler çalışır, ne yaparlar hiç düşünmeyiz.Cezaevinde memur olarak göreve başlayınca anlarız ki, suç işlemeden de cezaevine girilebiliyormuş.
Cezaevleri deyince akla suç ve suçlu gelir.Kamuoyu, cezaevlerini üstünkörü ve kulaktan duyma bilir.Cezaevleri bir şekilde suça karışmış insanların cezalarını çektikleri yerlerdir.Kamuoyu vicdanının tatmin edilmesi bakımından cezaevleri çok önemlidir.
Cezaevleri, toplumdaki adalet duygusunun can simididir.Adalet duygusunun yok olduğu yerlerde herkes kendi adaletini kendisi aramaya başlar ki ülke kısa zamanda (Teksas’a) döner.İşte bu nedenlerden dolayı cezaevleri, toplumu tehdit eden suç ve suçlulardan koruyan çok önemli bir tampon görevini yerine getirir.
Cezaevlerine hiç suç işlemeden giren hatta girerken sabıka kaydının temiz olmasına dikkat edilen insanlarda vardır.Sabıka kaydının temiz olmasının yanında güvenlik soruşturmalarında "kadına, paraya ve kumara düşkün olmama" özelliklerini taşıyacak ve adeta günahsız bir melek donanımında memur olmak gerekmektedir.(Ama memur olduktan sonraki yıllarda fabrika ayarı bozulan bu insanlar çok kolay yoldan çıkabilmektedir.)Hem de müebbet hapis cezasına eş değer bir süre olan yirmi beş yıllığına gönüllü olarak girerler.Kimdir bunlar?
Bunlar, cezaevi müdürü, İnfaz Koruma Memuru, öğretmen, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, doktor, sağlık memuru, şoför, kaloriferci ve hizmetli kadrosunda çalışan memurlardır.Bu memurlar ortalama yirmi beş yıl olan çalışma hayatlarının tamamını cezaevlerinde geçirirler.
Ceza infaz kurumu çalışanları içeriye en temel günlük ihtiyaçlarını bile sokamazlar.Cep telefonu, laptop, tablet, ilaç, yiyecek, içecek, sakız vb. aklınıza ne gelirse…Duyarlı kapılardan ve X-Ray cihazlarından a-metal bir şekilde geçmeleri gerekmektedir.İçeriye ziyaretçileri alınmaz.Bürolarda kullanılan bilgisayarlar sosyal ağlara kapalıdır.Facebook, twetter vb. internet erişimleri yasaklıdır.Sadece resmi kurumların internet sayfalarına girilebilir.
Ceza infaz kurumu çalışanları tatil günlerinde, eş-dost ziyaretlerinde bile cezaevinden bahsederler.Sıkılınca başka bir konudan muhabbete başlasalar bile farkında olmadan konu dönüp dolaşıp yine cezaevindeki sorunlara döner.
Cezaevinden emekli olan bir öğretmenin, cezaevinden yirmi yıl sonra tahliye olan bir mahkumdan farkı yoktur.Hem cezaevi çalışanı hem de mahkum toplum içinde uyum sorunu yaşarlar.
Cezaevinden emekli olan öğretmenlerin çoğunda kapalı alan fobisi oluşur.Evlerinin pencerelerinde demir parmaklık ve kalın perde görmeye dayanamazlar.Emekli olduktan sonra sabahtan akşama evde gardiyanlık rolünü oynamaya devam eder.
Cezaevinde çalışan öğretmenler, çalıştıkları süre içinde korku filmlerini aratmayan acı gerçeklere şahit olur.Mahkumların intihar vakaları, birbirlerine saldırmaları, yaralamaları, öldürmeleri, isyanlar, memurların rehin alınmaları, yangınlar vb. olaylardan dolayı psikolojik travma yaşarlar.Bu yüzden cezaevinde on yıldan fazla görev yapan memurların yarıdan fazlası psikolojik tedavi görmek zorunda kalmaktadır.
Cezaevinde görev yapan bayan memurların neredeyse üçte ikisi eşlerinden boşanmış durumdadır.Boşanmaların hemen hepsi cezaevinin olumsuz çalışma ortamından kaynaklanmaktadır.On iki saate varan gece ve gündüz vardiya mesaisi, kriz durumlarında cezaevinden çıkamama, bayramlarda ve resmi tatil günlerinde hiçbir ek ücret almadan cezaevinde nöbet görevinde bulunmaları aile birlikteliklerini bozan en önemli olumsuzluklardır.
Cezaevinde görev yapan öğretmenlerin en büyük açmazı devlet memuru oldukları halde haklarını arayamamalarıdır.Mahkumların insan hakları kanunu çerçevesinde bütün kişisel ve hukuki hakları koruma altındayken, memurların çalışma koşullarıyla ilgili sendikal hakları dahi yoktur.
Cezaevi öğretmenlerinin diğer kamu kurumlarına yatay geçiş imkanları da yoktur.Ya bu deveyi güdeceklerdir yada istifa edeceklerdir.Çalışanların diğer kurumlara dikey geçişi bile mahkeme kararıyla olmakta ve iki üç yılı bulan dava süreçleri yaşanmaktadır.
Cezaevi çalışanlarının sekiz ve on iki saati bulan mesaileriyle mahkumlardan tek farkı mesai bitiminde evlerine gidebiliyor olmalarıdır.Hafta sonları yapılan merkezi sistem sınavlarında cezaevinde çalışan öğretmenler sınava giren mahkumların başında durmak zorundadır.İşte bu yüzden cezaevi öğretmenlerine “Mahkum öğretmen” desek yanlış olmaz.
Milli Eğitim okullarında görev yapan bir öğretmen nereye giderse gitsin cıvıl cıvıl çocuk sesleriyle dolu okullara aşinadır.Ama cezaevi öğretmenini dikenli teller, yüksek beton duvarlar, nöbetçi kulübeleri, çelik kapılar, asma kilitler, karanlık koridorlar, kasvetli odalar karşılar.Okulu, öğretmenleri ve hizmetlileri herkes bilir.Ama cezaevlerini, içine düşmeyen bilmez.İster suç işleyerek cezasını çeken olsun isterse görevi gereği cezaevinde öğretmen olarak çalışmak zorunda kalan olsun, hepsi için canı gönülden yapabileceğimiz tek bir şey var;
”Allah kurtarsın..” temennisi…
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...