BEN OLSAM!
BEN OLSAYDIM ...
Bebeklik yıllarımızda annemizin “çiş” tutmaya başlatmasıyla almaya başladık ilk eğitimlerimizi.Bazen annemize kızdığımızda onu cezalandırmak için oraya buraya yapardık kakalarımızı.Ebeveynlerimizin ne kadar fedakar ve sabırlı olduklarını anne-baba olunca anladık.Çünkü tuvalet eğitimi almakta zorlanan bebeklerimize sabredemeyip kızıyorduk.
Etme, bulma dünyası dedikleri bu olsa gerek.
*****
İlkokul yıllarımızda ders çalışırken elektrikler kesilirdi ve mum ışığında ödevimizi yaparken uyuyakalırdık.Ertesi gün öğretmenimize mahçup olurduk.Ama bu bahane öylesine işe yarardı ki... Bütün bir sene aynı mazereti kullanırdık...”Öğretmenim, elektrikler kesildi, çalışamadım."
Öğretmenler biraz fazla ödev verseler, öğrenciler hemen veryansın ederler...
“Ben öğretmen olsam, öğrencilerime hiç ödev vermem.Onları çok severdim...”
“Ben öğretmen olsam, öğrencilerimin kopya çekmesine bir şey demezdim, sınavda yapmazdım, hepsine beş verirdim..”
“Ben öğretmen olsam, öğrencilerime bahçede hep top oyantırdım, pikniğe götürürdüm..”
Bunları söyleyen küçük öğrenciler şimdi okullarda öğretmen olarak çalışıyorlar.Ama kazın ayağının hiçte öyle olmadığını sınıftaki uygulamalarıyla çok güzel gösteriyorlar.
*****
Memur oluncada bitmez bu bahaneler...
“Müdür Bey, kayınvalidem vefat etti, o yüzden gelemedim...”
“Müdür Bey, kayınbabam vefat etti, o yüzden gelemedim...”
“Müdür Bey, kayınvalidem vefat etti, o yüzden gelemedim...”
“Ahmet Bey, kayınvalideniz geçen yıl vefat etmemiş miydi?!”
“Şeyy...,Müdür Bey, geçen yıl vefat eden ilk hanımın annesiydi, bu şimdiki hanımın...”
“Yaa! Bunu bimiyordum, başınız sağolsun...”
Böylesine suistimalleri pervasızca kullanan memurlar yüzünden kayınvalidesi ölen, arabasının lastiği patlayan, trafikte sıkışıp kalan, hasta olup işe gidemeyen gerçek mağdurlar hep sıkıntı yaşarlar...
“Ahmet Bey, kayınvalidenizin ölüm kağıdını en kısa sürede getiriniz.”
“Rapor almışsın ama seni çarşıda gezerken görmüşler...”
“Müdür Bey, göz nezlesinden rapor almıştım, yürümeme engel değilki..”
İşyerinde yaşadığı bu olumsuzlukları gören dürüst memurlar kendi aralarında atıp tutarlar..
“Ben müdür olsaydım, yalandan rapor alan memur hakkında iki satır yazı yazar memuriyetini bitirirdim.Sallandıracaksın meydanda birini, bir daha anası ölse koşa koşa işe gelmezse ben ne olayım...Bizim müdürde iş yok, pısırık..”
Görevde yükselme sınavıyla aynı kuruma müdür olan eski memurumuz yeni talimatnameyi kapılara astırır.
“Mesai saatlerine dikkat edilecek, geç kalan veya kalacak olan telefonla bilgi verecek”
“Rapor almadan önce müdür beye bilgi verilecek.”
“Yıllık izin dönüşü rapor almak yasaktır”
“Kılık kıyafet yönetmeliğine uyulacak, ayakkabılar boyalı, ceketin bütün düğmeleri ilikli olcak, favoriler kısa, etekler diz üstü...”
Daha düne kadar şaka-matrak dalga geçtikleri memur arkadaşları daireye müdür olup birde üstüne sıkı yönetim ilan ettiğinde akılları başlarına gelir ama iş işten geçmiştir.Söyleyecek sözü olmayanların bahanesi hazırıdır;
"Çingeneyi padişah yapmışlar, önce babasını asmış...Müdür oldu, adam oldu sanki..."
*********
Bu düzen hep böyle devam eder.Apartmanda yöneticiye kızarız;
“Ben yönetici olsam, gül gibi yaparım buraları..”
Durakta geç kalan otobüse kızarız;
“Ben belediyeci olsam, dakkasında kaldırırım otobüsleri, bunlar bu işi bilmiyor kardeşim..”
Akşam haberleri izlerken yöneticiler kızarız, sanki onlar duyacakmış gibi bağırır, çağırırız televizyona;
“Ben olsam var yaa! Altı ayda enflasyonu sıfıra indirir, terörün kökünü kazır, evsize ev, işsize iş bulurum...”
Kıssadan hisse; Bu memleket, herkes kendi işini yaparsa adam olur...Eskiler ne güzel söylemiş;
"Herkesin aklı bir olsa, dağdaki keçiye çoban bulunmaz..." derler.
Şehirler arası yollardan geçerken dağlarda taşlarda görülen bu söz taşı gediğine oturtuyor;
“Memleketini en çok seven, görevini en iyi yapandır”
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...