ÇOCUKLARIMIZI EĞİTELİM Mİ YOKSA ÖĞÜTELİM Mİ?
Eğitiminden(örgün eğitim) kasıt, geleceğimiz olan çocuklarımızı eğitmek-geleceğe hazırlamaktır. Bunda herkes hemfikir, ama acaba çocuklarımızı eğitiyor muyuz yoksa öğütüyor muyuz?
Başarıyı (akademik anlamda) temel alan veya başarı odaklı eğitim sadece çocuklarımızın belli özelliklerini (sosyallik, sanatsal ve sportif yetenekler…) öğütmekle kalmaz, aynı zamanda toplumdaki mutsuz ve uyumsuz bireylerin oranını yükselterek ülkenin huzuru ve geleceğine zarar verir.
Kitap okumayı (terk etmek zorunda kalan-bırakılan), futbolu, şiir yazmayı, tiyatroyu, satrancı… hatta oyun oynamayı dışarıda bırakan çocuk, aslında dersleri dışındaki her şeyi, hayatı dışarıda bırakıyor demektir. Bu nedenle şu serzenişler bence boşunadır: “Efendim bizden iyi aşçı, futbolcu, yazar, tiyatrocu, ressam … çıkmıyor. Nasıl çıksın ki! Fırsat ve imkân vermedin ki çocuk yeteneklerini keşfetsin, geliştirsin. (Bu konuda da eğitimcilerden çok sürekli akademik eğitimin çıktılarını isteyen-bekleyen velilere sorumluluk düşmektedir.)
Siyasetçiden bilim adamına, doktordan öğretmene, mühendiste işçiye, sanayiciden çiftçiye… her meslekten insana toplumun ihtiyacı vardır. İşini-görevini çok iyi yapmaları dışında beklenen daha önemli şeyler de var bu insanlardan: Topluma uyumlu-sosyal bireyler olmaları, işini “severek” yapmaları, mutlu ve huzurlu olmaları. Bunun yolu da çocuk ve gençlerimizin eğitim-yetişme sürecini en az kayıpla ya da en az öğütülmüşlükle ve gönlünce-dilediğince yaşayarak tamamlamalarından geçer.
Z (Milenyum) Kuşağı : 1995/2001 ve sonrasında doğanlar
Z kuşağı olarak adlandırılan ve şu an öğrenim-yetişme çağında olan kuşak için aynı meslekten emekli olma imkânı olmayacağı uzmanlarca dile getiriliyor. Yani çalışma hayatı boyunca en az 2 3 kez iş-meslek-görev değiştirecek olan bu kuşağın tek bir kanaldan beslenmemesi, tüm yeteneklerinin ortaya çıkarılması ve geliştirilmesi hayati öneme sahiptir.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...