SONBAHAR:EDEBİYATIN VE HÜZNÜN MEVSİMİ
Sonbaharımız, ah son baharımız, beki de “son” baharımız!
Sonbahar da tüm mevsimler gibidir aslında, herkesin kendine göre uyarladığı ve anlamlar yüklediği…
Adında “bahar” olsun da fark etmez ilk mi son mu olduğu diyenlerden misiniz? (Ben bu gruptanım.)
Sonbahar yazın rehaveti ve tatil havasından uzaklaşma, moda tabirle “yeni sezon” un açıldığı mevsimdir. Aslında çalışma hayatının da kaldığı yerden devam ettiği zamandır, biraz da istenmeyen zaman, ne dersiniz?
Nasıl ki ilkbaharda kıştan sonra bir canlanma oluyor, yazınsa tatil rehaveti oluyorsa sonbahar da hayatın gerçeklerine, iş-aş hayatına dönüşün mevsimidir.
Hüznün de mevsimidir sonbahar. Sonu ayrılıkla biten sevdaların, terk edilmişlerin de mevsimidir.
Sonbaharda sararıp dökülen yapraklar gibi hayatımızda da hazana ermiş ve üzerimizden silkinip atmamız gereken insanlar yok mu?
İnsan hayatının sondan bir önceki dönemi de sonbahara benzetilir. Buradaki sakınca son dönemin başlangıç ve sonuna kestirememek olsa gerek.
Bence hayatın baharında da sonbaharında da olmak güzel…Sonbahardaki zaten “ilkbahar “ dan geçmemiş midir ki sonbahar kötü olsun!
Gelelim bize, Karadeniz’e, Giresun’a…
Karadeniz’i içimize çekmeye devam ediyoruz doyasıya.
Güzel memleketimizin her mevsimi güzel, sonbaharı ayrı güzel. Mavi ve yeşile artık sarı-kahverengi de eşlik edince seyrine doyum olmuyor yaylaların, dağların…
Fındık hasadı bitmiş, pekmezler kaynatılmış çeşit çeşit, turşular kurulmuş, menemenlikler… hazırlanmış. Nimeti verene şükür…
“Benden kaç bahar geçti
Ben bir bahardan geçemedim”
diyen şairin diliyle ve nice “bahar”lar yaşayabilmek temennisiyle, sağlıcakla kalın!
#TurgutHacınoğmanoğlu
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...