Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Üstün Yetenekli Çocukların Eğitiminde Öğretmen Yeterlikleri ve Özellikleri 2 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Üstün Yetenekli Çocukların Eğitiminde Öğretmen Yeterlikleri ve Özellikleri

     

Üstün Yetenekli Çocukların Eğitiminde Öğretmen Yeterlikleri ve Özellikleri

   Öğretmenler, bir yandan bilgi, beceri ve tutumları ile eğitim sürecine kalite kazandırırken diğer yandan uyguladığı yöntem, teknik ve stratejilerle eğitim programında yer alan davranışları öğrencilere kazandırmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük öğrencilerin niteliklerinin artmasını sağlamaktadır.

Öğretmenliğin bu zor mesleki gerekliliklerinin yanı sıra hitap ettikleri kitlenin bir takım farklı özelliklere sahip olması da durumu güçleştiren özelliklerdendir. Üstün yetenekli çocuklar, potansiyel açıdan diğer sınıf arkadaşlarından öğrenme hızıderinliği ve sahip oldukları ilgiler bakımından farklıdırlar. Bu durum, öğretmenlerin bir takım farklı özelliklere ve yeterliklere sahip olmalarını gerektirir.

Ülkemizde 2006 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın Temel Eğitime Destek Projesinin bileşenlerden biri olan “Öğretmen Eğitimi” başlığı altında öğretmenlik mesleğinin genel yeterlikleri “Kişisel ve Mesleki Değerler, Öğrenciyi Tanıma, Öğretme ve Öğrenme Süreci, İzleme ve Değerlendirme, Okul, Aile ve Toplum İlişkileri, Program ve İçerik Bilgisi” olarak belirlenmiştir. Bu noktadan hareketle üstün yetenekli çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin sahip olması gereken yeterlikler ve özellikler bu esaslar dikkate alınarak oluşturulmuştur.

Tüm dünya ülkelerindeki eğitim sistemleri incelendiğinde öğrencilerin, öğretmenlerin, eğitim programının, yöneticilerin, eğitim uzmanlarının, eğitim teknolojisinin,fiziki ve finans kaynaklarının sistemin başlıca öğeleri olduğu görülür. Ancak bunlar içerisinde öğrenci, öğretmen ve eğitim programı en vazgeçilmez özellikte unsurlardır. Eğitimin niteliği ve kalitesi açısından bakıldığında da büyük ölçüde öğretmenin niteliği ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle eğitim sistemi içerisinde görev alacak öğretmenlerin, hizmet içinde iyi bir biçimde yetiştirilmesi hizmetlerin kalitesi yönünden önem taşır.
Öğretmen, bir yandan bilgi, beceri ve tutumları ile eğitim sürecine kalite kazandırırken diğer yandan uyguladığı yöntem, teknik ve stratejilerle eğitim programında yer alan davranışların öğrenciler tarafından kazanılmasında kritik rol oynayarak öğrenci niteliklerinin artmasına neden olmaktadır.


Öğretmenin üstlendiği bu rolü gereğince yerine getirebilmesi için bu konuda en büyük sorumluluğa sahip kurum olan Milli Eğitim Bakanlığı, 2002 yılında Temel Eğitime Destek Projesinin beş bileşeninden birini öğretmen eğitimine ayırmıştır.


* Yrd. Doç. Dr.; Gazi Üniversitesi, Gazi Eğt. Fak., İlköğ. Böl. Okulöncesi Eğt. ABD.
Not: Bu makale, 16-17 Mayıs 2008 tarihlerinde “Üstün Zekâlı ve Yetenekli Çocuklar Derneği” tarafından düzenlenen Üstün Zekâlı ve Yetenekli Çocuklar Kongresinde sunulmuştur.


“Öğretmen Eğitimi” bileşenini Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü üstlenmiş ve “öğretmenlik mesleği ve genel yeterlikleri”ne ilişkin geniş kapsamlı bir
çalışma başlatmıştır. Bu çalışma sonucunda öğretmenlerin temel görevi; ”Ulusal ve
evrensel değerleri benimseyen ve sorunlara çözüm üreten, millî eğitimin ve alanı ile ilgili ders programlarının amaçlarını davranışa dönüştüren, öğrenmeyi öğrenen bireyleri, herbireyin gereksinimlerini de dikkate alarak yetiştirmektir” şeklinde tanımlanmıştır (MEB, 2006:8).


Öğretmenlik mesleği, eğitim sektörü ile ilgili olan sosyal, kültürel, ekonomik, bilimsel ve teknolojik boyutlara sahip, alanda özel uzmanlık bilgi ve becerisini temel alan, akademik çalışma ve mesleki formasyonu gerektiren profesyonel statüde bir uğraşıdır. Öğretmenler bu görevlerini Milli Eğitimin genel amaç ve ilkelerine uygun olarak yerine getirmek durumundadır. Ayrıca öğretmenlik, toplumda başarılması güç olan işlerden biri olduğundan ve diğer işlere göre soyut içerikte hizmet sunmak gerektirdiğinden verilen hizmet bir kat daha güçleşmektedir.


Öğretmenliğin bu zor mesleki gerekliliklerinin yanı sıra hitap ettikleri kitlenin bir takım farklı özelliklere sahip olması da durumu güçleştiren özelliklerdendir.
Üstün yetenekli çocuklar, potansiyel açıdan diğer sınıf arkadaşlarından öğrenme hızı,
öğrenme derinliği ve sahip oldukları ilgiler bakımından farklıdırlar. Dolayısıyla üstün yetenekli çocuklara tam bir eğitim hizmeti verebilmek için hangi kademede olursa olsun öğretmenlerin öncelikle bu çocuklara ilişkin olarak temel bir takım bilgiye
sahip olmaları gerekir.
Bu noktada “üstün yetenekli çocuklara hizmet verecek öğretmenlerin sahip olması gereken farklı yeterlik ve özellikler neler olabilir?” Sorusu akla gelir. Bu soruya
cevap vermek için Milli Eğitim Bakanlığı’nın yukarıda da belirtildiği gibi 2002 yılında başlayıp 2006’da sonuçlanan Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü’nün üstlendiği, öğretmenlik mesleğinin genel yeterlikleri ve özel alan yeterliklerinin belirlenmesi ile öğretmen yeterliklerinin iyileştirilmesine yönelik okul temelli mesleki gelişim kılavuzunu incelemek gerekmektedir.


Yapılan çalışmalar sonucunda öğretmen yeterlikleri;
A. Kişisel ve Mesleki Değerler – Mesleki Gelişim
B. Öğrenciyi Tanıma
C. Öğretme ve Öğrenme Süreci
D. Öğrenme ve Gelişimi İzleme ve Değerlendirme
E. Okul, Aile ve Toplum İlişkileri
F. Program ve İçerik Bilgisi olarak sıralanmıştır (MEB, 2006;8).


Bu çalışmada, üstün yetenekli çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin yeterlikleri
ve özellikleri de bu kriterler dikkate alınarak açıklanacaktır.


A. Kişisel ve Mesleki Değerler–Mesleki Gelişim: Özellikle öğretmenin kişisel nitelikleri ile ilgili yapılan pek çok çalışma, öğretmenin kişiliğinin sınıfta önemli bir değişken olduğunu ortaya koymuştur. Gerçekte, bir öğretmenin eğitsel yönü, onun ne yaptığı ile değil, kendisinin gerçekte ne olduğu ile ölçülür. Kişilik bakımından yeterli bir öğretmen, çocukları olumlu etkiler; kişilik bakımından zayıf bir öğretmen ise, çocukları okuldan, öğretmenden ve öğrenme işinden soğutabilir.


Öğretmenin kişisel nitelikleri genellikle doğuştan getirdiği özellikler olup onun sanatçı kişiliğini ortaya koyar. Öğretmenin coşkulu, içten, esprili ve güvenilir olması onun güdüleyici bir kişiliğe sahip olduğunu işaret eder ve bu durum öğrenciler üzerinde olumlu etkiler bırakır. Coşkulu, içten öğretmenler yaratıcıdırlar, kendilerine güvendikleri için bu durum öğrencilerine de yansır ve esprili oldukları için çocukların ilgilerini canlı tutma konusunda da başarılıdırlar (Demirel, 2007:195).


Öğretmenler, öğrencilerinin yaşantıları ve düzeyleri ne olursa olsun, onların kazanımlarını sürekli arttırmayı amaç edinerek ulaşabilecekleri en üst noktaya çıkmalarına öğrenme ve başarma konusunda özgüven kazanmalarına yardımcı olmalıdır
(MEB, 2006:9-12).


Öğrenme-öğretme sürecinin etkili olabilmesi için öğretmenin, akademik eğitim
sürecinde edindiği teknik bilgilerini kendi kişilik özellikleri ile bütünleştirip kullanması
gerekir. Bu iş, gerçek anlamda insan üzerinde çalışmayı gerektirdiğinden
dolayı, eğitim ortamında değer, beklenti, tutum, direnç gibi insana özgü, kolaylıkla
kontrol edilemeyen pek çok değişkenden etkilenir. Bu durumda öğretmenin, teknik
bilgi ve becerileri yanında kendi iç kaynaklarına başvurması, duygularından, öngörülerinden, geçmiş deneyimlerinden, kendi yaşam felsefesinden destek alması,
çocukların ailelerine başvurarak bilgi alması, bunları okul içinde de meslek arkadaşları
ile paylaşması gerekmektedir (Şahin, 2005).


Mesleki değerler açısından bakıldığında, temel görevi öğrenciyi sosyalleştirmek ve   toplum kültürünü öğrenciye aktarmak olan öğretmenin, bu görevini başarıyla
yerine getirebilmesi için içinde yaşadığı toplumu, kültürel özellikleri ile birlikte
tanıması gerekir. Öğretmen ülkesinin ve görev yaptığı yerleşim biriminin özelliklerini,
ailelerin yaşam tarzını, değerlerini, normlarını bilmelidir. Öğretmenler ulusal
normların yanı sıra evrensel değerleri de bilmeli, evrensel boyutta işbirliğini, dostluğu,
barışı destekleyerek, öğrencilerinin de bu değerlerin anlamı ve önemini öğrenmeleri
için çaba harcamalıdır (Erden, 2005:43-45).


Öğretmen niteliklerinin nasıl olması gerektiği konusunda yapılan çalışmalara
bakıldığında araştırmaların daha çok “etkili öğretmenin nitelikleri” üzerinde odaklandığı
görülmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda etkili öğretmenin temel özelliklerinin
sekiz başlık altında toplandığı görülmüştür. Bunlar; coşku, içtenlik, güvenirlik,
yüksek başarı beklentisi içinde olma, destekleme, işbirliği, esneklik ve bilgililiktir
(Demirel, 2007:194-195).


Demirel (1999:196), kişisel ve mesleki nitelikleri biraz daha kategorize ederek
şu başlıklarla ele almıştır.


ÖĞRETMEN NİTELİKLERİ
Kişisel özellikler Mesleki özellikler
• Güdüleyicilik

• Öğretim etkinliklerini planlama
• Başarıya Odaklanmışlık

• Öğretim yöntem ve tekniklerinden yararlanma
• Profesyonellik

• Etkili iletişim kurma
• Sınıf yönetimi
• Zamanı etkili kullanma
• Öğrenmeleri değerlendirme
• Rehberlik yapma


Günümüzde, yapılan araştırmalar sonrasında öğretmenin, yukarıda belirtilen
niteliklerinin yanı sıra çocukları gerçekten seven, onları ayrı bir “birey” olarak gören,
beden ve ruh sağlığı yerinde olan, iyimser, mutlu sabırlı, canlı ve becerikli, yaratıcı,
gerçekçi, sezgileri güçlü ve duyarlı yapıya sahip bir kişi olması gerektiğinin de önemle
altı çizilmektedir.


Öğretmen, sınıf içi ve dışı çalışmalarına eleştirel bir yaklaşımla analiz edebilmeli,
kendini değerlendirebilmeli, kendi verdiği dersin veya eğitimin konularını iyi
bilmeli, konu alanındaki gelişmeleri takip ederek kendini geliştirebilmelidir. Ayrıca
öğrencilerinden gelebilecek sorulara cevap verebilmek için sürekli araştırma yaparak
bilgisini geliştirmelidir. Öğretmen, alanındaki gelişmelerden ve bilimsel araştırmalardan
yararlanarak farklı bakış açıları da geliştirmelidir. Özellikle müzik, dans,
resim, oyunlaştırma gibi konularda değişik yaklaşımlar öğrenmeli, etkinlikleri farklılaştırmalı ve zevkli hale getirmelidir (Oktay, 2000; Şişman, 2006).


Kişisel ve mesleki nitelikler açısından üstün yetenekli çocuklara eğitim veren
öğretmenlere bakıldığında onlarla çalışmak ilgi çekici, heyecanlı ve zevkli bir uğraş
olmakla birlikte, bu çocuklarla çalışacak öğretmenlerin mesleki formasyonları yönünden
güçlü donanıma sahip olmaları ve belli kişilik özelliklerini taşımalarının gerekliliği
ön plana çıkmaktadır. Bir yandan öğretmenlerin öncelikle bu çocukların gelişim,
karakteristik davranış ve öğrenme özelliklerini, dünyada bu çocuklara yönelik hazırlanan
eğitim programlarını ve sağlanan eğitim fırsatlarını, ailelerin sorunlarını ve bir
öğretmen olarak ailelere nasıl katkıda bulanabileceklerini bilmeleri, diğer yandan da
üstün yetenekli çocukların da çocuk olduklarını unutmamaları ancak; yetenek, ilgi ve
kapasitelerinin de optimal düzeyde geliştirmeleri gerektiğini özümsemiş olmaları
gerekir (Parke, 1992).


Üstün yetenekli çocuklara eğitim veren öğretmenlerin kişisel ve mesleki özelliklerine
ilişkin pek çok araştırma yapılmıştır. Bunlar içerisinde Lindsay(1980), üstün
yetenekli çocuklarla çalışmada başarılı olan öğretmenlerin kişisel özelliklerini incelemiş
ve sonuçta çocukları anlayan, kabul eden, güçlü bir egoya sahip, başkalarına
karşı duyarlı olan, ortalamanın üzerinde entelektüel ilgilere sahip, kendi davranışlarından ve bunların sonuçlarından sorumlu olan öğretmenlerin başarılı olduğunu gözlemlemiştir.


Kathnelson ve Colleney (1982), 6-16 yaş arası üstün yetenekli öğrencilere
ideal bir öğretmenin özelliklerinin neler olması gerektiğini sormuştur. Sonuçta
çocukların onları anlayan, esprili, neşeli, destekleyici ve saygılı, sabırlı ve esnek öğretmenleritercih ettikleri bulunmuştur. Ayrıca üstün yeteneklilere öğretmenlik yapacak kişinin öğrenme konusunda şevkli, eğitimsel yöntemlerde gerçek anlamda yeterli, kıskançlık ve bencillikten arınmış olması gerekir. Aynı zamanda benlik duyguları
güçlü, onurlu, gururlu ve yüksek iradeli olmalıdır. Kendilerine değer verdikleri
kadar başkalarına da değer ve önem veren, onlara saygı duyan, destekleyen güvenilir
nitelikte insanlar olmalıdırlar. Normalin üstünde zekâya sahip, esnek, yeni fikirlere
açık, entelektüel, edebî ve kültürel konularla ilgili, bilgilerini arttırmak ve yenilenmek
için sürekli uğraşan özelliklere sahip olmalıdırlar (Akt: Sisk, 1987).


Bishop (1968), Drews (1972), Gallager, Aschner ve Jenne (1967), Baldwin
(1977) ve Lindsay(1980)’in yaptığı araştırmalar mesleki nitelikler açıdan incelendiğinde
öğretmenlerin, baskıcı ve zorlayıcılıktan ziyade yol gösterici, otoriterlikten
daha çok demokratik olmayı tercih eden, sonuçtan ziyade sürece önem veren, kuralcı
ve gelenekçilikten daha ziyade yenilikçi ve deneyimciliğe değer veren özelliklere
sahip olmaları gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca belli sonuçlara ulaşmada hızlı
davranıp problemleri çöze çöze ilerlemeyi, sorulara cevap vermek yerine, başkalarının
cevap vermesini sağlayacak şekilde yöntem uygulamayı tercih etmeleri gerektiği
belirtilmektedir (Akt: Sisk,1987).


Öğretmen yeterliklerine ilişkin şimdiye kadar belirtilen araştırmalar genel olarak
değerlendirildiğinde öğretmenin teşvik edici ve hareket serbestliği tanıyan davranışlara
sahip olmasının üstün yetenekli çocuklar tarafından önemsendiği ortaya
çıkmaktadır. Bu durumda öğretmenin fazla şey bilmesi ve bilgilerinin alanlarının çok
ötesine ulaşmış olması gerekmektedir. Kendisi coşkulu bir öğrenci olan öğretmen, bu
duyguyu öğrencilerine de geçirebilir. Bununla birlikte başkalarıyla bağlantı kurmak
için eşsiz yetenekleri olmalıdır. Yaratıcı öğretmen, üstün yetenekli çocuklar için olduğu
kadar diğer öğrenciler için de genç insanlara inanan ve öğrencileri seven, işbirlikçi
ve nazik, demokratik ve düşünceli bir kişidir. Bu tip öğretmenler, tüm insanların
iyi olduğu ve üstün bir potansiyele sahip olduğu inancını benimsemiştir. Dolayısıyla
böyle bir öğretmen, üstün yetenekli olsun olmasın bütün çocuklar için optimal
düzeyde öğrenme ortamını hazırlamış olur.


B. Öğrenciyi Tanıma: Öğretmen, sınıfında bulunan öğrencilerinin fiziksel,
sosyal, bilişsel, dil, duygusal, kültürel gelişimlerine ait seviyelerini, öğrenme biçimlerini,
güçlü ve zayıf yönlerini, ilgi, ihtiyaçlarını bilmelidir (MEB, 2006:8-9).
Üstün yetenekli çocuklar, aşırı düzeyde zihinsel uyarılmaya, karmaşık bilgileri
hızlı olarak öğrenme ve basamaklandırmaya, ele aldıkları konuları derinlemesine
araştırmaya, sürekli sorgulamaya ve incelemeye ihtiyaç duyarlar. Bununla birlikte
düşünme ve ifade etmede kesinlik arama, bir konu üzerinde uzun zaman çalışma
isteği, bağımsız çalışma, ilgi ve merakları doğrultusunda hareket etme, daha büyük
yaştakiler ile ilişki kurma ve bireyselleştirilmiş eğitim programlarına gereksinimleri
vardır. Aynı zamanda özel yeteneklerinin onaylanması ve desteklenmesi, zihinsel
olarak zorlanmaları, meraklarını gidermeleri, hayal güçlerini ve yaratıcılıklarını
uygulamaya geçirmeleri de üstün yetenekli çocuklar için önemlidir. Üstün yetenekli
çocukların bu ihtiyaçlarını karşılamak için ilgi ve yeteneklerini ortaya koyup geliştirecekleri, esnek ve yaratıcı organizasyonlar içinde çalışabilecekleri ve onları katılmaya davet eden bir sınıf ortamında çalışacakları fırsatlar sunulması gerekmektedir
(Koshy, 2002).


Öğretmenin üstün yetenekli çocukların güçlü ve zayıf yönlerini görebilmesi
üstün yetenekli çocukların eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi açısından oldukça
önemlidir. Üstün yetenekli çocuklar bir veya birkaç alanda çok üst düzey yeteneklere
sahip olabilirler ancak; diğer bazı alanlarda örneğin; sosyal ilişkiler, sanat veya
motor beceriler konusunda yaşıtları hatta bazen yaşıtlarının bile gerisinde gelişim
gösterebilirler. Bu noktada öğretmenin, üstün yetenekli çocukların sadece başarılı
oldukları alanları değil diğer zayıf oldukları alanları da görerek mümkün olduğunca
bu alan/alanlardaki becerilerinin de geliştirmesini sağlayacak eğitimsel önlemler
alması gerekmektedir.


Öğretmenler, üstün yetenekli öğrencilerin gelişimi ve öğrenmesi için amaç
belirler, değerlerin oluşumuna yardım eder, öğretim yöntem ve stratejileri seçer ve
belki de en önemlisi öğrencilere örnek teşkil eder. Yapılan araştırmalar üstün yeteneklilere bütün öğretmenlerin öğretmenlik yapmaması gerektiğini vurgulamaktadır.

Bunun nedeni olarak da öğretmenlerin kendilerini ezmeye çalıştığı durumlar karşısında
bu çocukların öğretmenlerine karşı düşmanca tutumlar takınarak küsebilecekleri
gösterilmektedir (Mandell ve Fiscus, 1981; Akt: Duneland Schools, 1986).


C. Öğretme ve Öğrenme Süreci: Eğitimin temel amacı, çocukların aklını sadece
bilgilerle doldurmak olmayıp onların bilgi üreticileri durumuna gelmelerini sağlamaktır.
Bu da ancak sistematik düşünebilmeleri, buluş, icat ve değerlendirme yapabilmeleri
için onlara olanak sağlamakla gerçekleşebilir. Amaç, aktif araştırmacılar
olmalarını sağlamaktır. Çocuklar öğrenirken aktif oldukları, seçim ve kararlarını bizzat
kendileri yaptıkları oranda motivasyonları artar. Ayrıca, böyle etkin bir yaklaşım
üstün yetenekli çocukların kendi ilgi ve öğrenme biçimlerini keşfetmelerine yol açar.
Eğitim ne kadar iyi planlanırsa öğrencilerde o denli kalıcı ve kolay öğrenirler.
Yıllık ve günlük planlamanın yanı sıra araç-gereçleri seçme, hazırlama, etkinliklerin
düzenli bir şekilde yapılmasını sağlama işlerinde etkili olabilmek için öğretmenin
öğretim etkinliklerini iyi planlaması gerekir. Aynı zamanda planında olmadığı halde
öğrencilerin o anda ihtiyaç duyduğu farklı etkinlikleri uygulama konusunda da
esnek planlama yapabilmesi çok önemlidir.


Sınıf içerisindeki öğrenme-öğretme sürecinin etkili olabilmesi için öğretmen
tarafından uygun psikolojik ve fiziksel boyutları ile öğrenme ortamları öğrencilerle
birlikte düzenlenerek onlara uygun yöntem, teknik ve stratejilerin seçilmesi gerekmektedir.
Ayrıca planlamasına uygun olarak teknolojik aletlerden yararlanabilecek
yeterlikte olması çok önemlidir (Demirel, 2007:193).
Sınıfta öğrenme ortamının oluşturulmasında mekânın öğrencilerin belirlenen
ve gelişen becerilerinin destekleneceği bir ortam haline getirilmesi çok önemlidir.
Çocuklar için tamamen kabul gördükleri bir atmosfer gereklidir. Bir çocuk gülünme
veya reddedilme olasılığı olmadan fikirlerini ve düşüncelerini ifade edebildiğinde
risk alabilme konusunda özgürdür demektir. Bütün fikirlerin desteklendiği ve değer
verildiği bir ortam, ideal başlangıç noktasıdır. Bu nedenle, öğretmenlerin üstün yetenekli öğrencilere yardımcı olması gerekir.
Uygun ortam oluşturulduktan sonra çocukların her birinin öğrenme biçimlerine
uygun olarak mümkün olduğu kadar çok çeşitte materyal ve bunları kullanabilecekleri
program ve içerik oluşturulmalıdır. Üstün yetenekli çocuklar üzerinde çalıştıkları
konuya ilişkin rapor, proje, deneyler, sergiler v.b. oluşturarak bir ürün ortaya
koymalıdır. Bu ürünler sadece üstün yetenekli çocuklar tarafından değil bütün
çocuklarca görülmeli ve paylaşılmalıdır.
Öğretmen, bir yandan çocuklara uygun eğitim ortamı sunarken bir yandan da
bu ortamı nasıl kullanmaları gerektiğini öğretmelidir. Burada öğretmenin hareket
edeceği temel nokta çocuklarla birlikte çalışma yaparken öncelikle onlara bir takım
temel bakış açılarını kazandırması gerekir. Bu noktada öğretmen üstün yetenekli
öğrencilere aşağıda belirtilen hususlarda yardımcı olmalıdır; “Öğretmenler çocuklara
NEYİN düşünüleceği değil, NASIL düşünüleceği, NASIL iletişim kurulacağı, benlik kavramının NASIL geliştirileceği, problemlerin NASIL çözüleceği, bağımsız olarak NASIL çalışılacağı, büyük bilgi birikiminin NASIL kullanılacağı, özel çalışma becerilerinin NASIL edinileceğini öncelikle öğretmesi gerekir” (Duneland Schools, 1986).

Sonuç olarak öğretmen, öğrenmeyi kolaylaştırıcı bir orkestra şefi veya koç olarak
fonksiyon göstermelidir. Bu yöntemle sınıfta çeşitli uyarıcılar ve sürekli bir teşvik
sağlanabilir. Bununla birlikte öğretmen, üstün yetenekli öğrencilere öğretmenlik yapmaya dönük motivasyona sahip olmalıdır. Belirli konularda kendisi kadar belki kendisinden daha fazla şey bilen öğrenciler karşısında kendisini tehdit altında hissetmeyecek kadar deneyimli olmalıdır (Parke, 1992).


D. Öğrenme ve Gelişimi İzleme ve Değerlendirme: Değerlendirme, öğretimin
ayrılmaz bir parçasıdır. Her öğrenmenin sonunda mutlaka kontrol görevini üstlenecek
bir değerlendirme yapılmalıdır. En etkili değerlendirme, öğrencilerin bir
programa başlamadan önce hazırbulunuşluk düzeylerini ölçmeyi ve değerlendirmeyi
içeren girişte; her öğrenme biriminin sonunda sürekli izleme testlerinin verilip
değerlendirme yapıldığı süreçte ve öğrenilen bilgi, beceri ve tutumlarda hangi
düzeyde öğrenmelerin gerçekleştiğinin belirlendiği çıkışta yapılmalıdır (Demirel,
2007:197). Ancak bu tip değerlendirme çalışmaları oldukça dikkatle ve özenle hazırlanmalı, bir takım alternatif değerlendirme yöntem ve teknikleri geliştirilmeli ve
uygulanmalıdır. Ayrıca çocukların yaş, gelişim ve sınıf düzeyine uygun olarak rutin
bir şekilde yapılmalıdır. Uygulanan değerlendirme yöntemi ile elde edilen sonuçlar
öğretmen tarafından uygun teknikler kullanılarak değerlendirilmelidir. Bunun sonucunda
öğretmen, öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini belirleyerek geri bildirim sağlamalı,
gerekli önlemleri alabilmeli ve süreci tekrar gözden geçirerek gerekli düzenlemeleri
yapabilmelidir.


Önemli olan noktalardan biri, öğretmenin, çocuğun ilerlemesini gözlemlemesi
ve ona yön vermesidir. Çünkü bir alanda bağımsız olarak öğrenebilen bir çocuk
başka bir alanda öğretmenin doğrudan rehberliğine gereksinim duyabilirler.
Üstün yetenekli çocuklar için sınıf öğretmenlerinin öğretim görevlerinin dışında
ek öğrenim programları hazırlaması gerekir. Sınıfın seviyesi onların seviyesinden
çok aşağıda kalabilir. Normal sınıf ortamında üstün yetenekli öğrencilerin ihtiyaçlarını
karşılayacak eğitimsel programları geliştirmek için belirtilen bu özelliklerin programa
uygun hale getirilmesi ve uygun özellikler taşıması da çok önemlidir.
Sınıfta karşılanabilecek pek çok ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçların belirlenmesi,
üstün yeteneklilere yönelik programa büyük katkıda bulunabilir. Çocuklara uygulanan
başarı, zekâ ve yetenek testlerinin sonuçları, uygun koşullar ve rehberlik sağlandığı
takdirde üstün yetenekli öğrencilerin daha ilk sınıflarında bu temel becerileri
kazanabileceğini sayısız defalar ortaya koymuştur.
Üstün yetenekli öğrencilerin ihtiyaçlarını anlayan gözlemci öğretmenlerin,
normal sınıf ortamında teşvik edici öğrenme yaşantıları sağlaması mümkündür.
Öğretmen farklılaştırılmış bir programa ihtiyaç duyan öğrencileri belirlemiş ve bu
öğrencilerin farklı bir yaklaşımla eğitilmesi gerektiğini anlamış ise, bu öğrencilere
yardım etmek için daha farklı programlar yapmaya hazırdır demektir (Parke, 1992).
Öğretmenlerin okulun ilk başladığı haftalarda çocuğun ilgi duyduğu alanda
ne kadar bilgiye sahip olduğunu öğrenmesi, buna uygun olarak bir takım eğitimsel
önlemler alınması ve çocukların tek tek kavram haritasını çıkarması gerekmektedir
(Clark, 1997).

Kavram haritasında, o konu hakkındaki bilgi düzeyleri ölçülür. Sorularla kavram
hakkında tüm çocukların “kavram haritaları” oluşturulur. Sorularla kavram hakkında
öğretmenin planı gereğince programa bağlı olarak üzerinde durulması gereken
noktalar anlatılıp uygulama yapılır. Bu uygulamalar sırasında öğretmen, üstün yetenekli
çocukların ilgi ve yetenek düzeyleri doğrultusunda farklı düzeylerde ürün ortaya
koymalarını isteyebilir ve bu ürünlerin ortaya konması için atölye çalışmaları,
proje, problem çözme v.b. farklı yöntemler kullanarak çocukların birbirine yardım
etmesine izin vermek suretiyle aktif bir öğrenme ortamı sağlayabilir (Duneland
Schools, 1986).
Düşünmeyi öğretmek, öğrencilere kendilerine ait fikirlerin kaynağını, kendi
bakış açıları, tutumları ve değerleri ile diğerlerinin fikirleri ve değerlerinin çıkış noktasını
anlamalarını kolaylaştırır. Ayrıca öğretmen veya öğrenciler kendi kendilerini
sorgulayabilir ve belirli bir soruyu düşünme nedenlerini ve sorunun onlar için anlamını
düşünebilirler (Sisk, 1987).
Leader (1995), günlük gazetelerin ve olayların, beklentilerin kullanılarak
çocukların özeleştiri yapmalarını sağlamanın ve etkinlik sonunda soruşturma yaparak
ve kapalı oturumlar düzenleyerek kendilerini dışavurmanın düşünmeyi öğrenmelerinde
etkili olduğunu ifade etmiştir. Örneğin; öğrencisi; “ne öğrendim?”, “nasıl
öğrendim?”, “hala neyi öğrenmeye ihtiyacım var?”, “öğrenmek için hangi yol benim için daha kolaydır?”, “neden?”, “benim güçlü yönlerim ne?” gibi sorulara cevap arayabilir. Ayrıca çocukların kendi öğrenmelerine sahip çıkmalarını desteklemek amacıyla kendini
değerlendirerek not vermeleri teşvik edilmelidir (Akt:Davis ve Rimm, 2004). Kaç
yaşında olursa olsun kariyer planlaması ve buna hazırlık çalışması mümkünse bütün
öğrenciler için yapılmalıdır. Pek çok üstün yetenekli öğrenci daha ilk sınıflarda mesleki
tercihlerini belirler ve bu karaları ile bağlantılı olarak yaşantılarını zenginleştirmeyi
isterler.


Çocukların öğrenmelerini ve düşüncelerini sorgulamalarının yanı sıra aynı
şeyi öğretmenin de yapması gerekir. Ders veya etkinliklerden sonra ben ne öğrendim,
nasıl öğrendim, neleri yapmaktan zevk aldım, neleri yapmayı istedim gibi soruları içeren günlük değerlendirmeler yapması önemlidir. Bununla birlikte üstün yetenekli çocuklarla çalışan öğretmenlerin zaman zaman bir araya gelerek hem birbirlerini gözlemlemeleri hem de yaptıkları ve yapmayı planladıkları çalışmalar konusunda tartışmaları gereklidir. Öğretmenin öğrenciyi gözlemlemesi kadar bir öğretmenin diğer bir öğretmeni gözlemlemesi de önemlidir (Clark, 1997).
Üstün yetenekli çocuklar daha çok bilgi elde etme ve bunları kullanma konusunda
desteklenmelidir. Onlar belirlenen bir alana yeni bir bilgi ilave etmek üzere
birer üretici haline gelmelidirler. Uygun öğrenme faaliyetleri; anlamlı, süreklilik arz
eden, kalıcı ve bireysel ihtiyaçlarla, tecrübelerle ve ilgi alanları ile ilgili programları
geliştirmek üzere bir bütünlük sağladığı takdirde anlamlı ve yararlı hale gelir
(Painter, 1996).


E. Okul, Aile ve Toplum İlişkileri: Öğretmen, okulun bulunduğu çevrenin
doğal, sosyo-kültürel ve ekonomik özelliklerinin farkında olarak çevrenin önemli
sorunlarına duyarlı olmalı ve bunları öğretim sürecine yansıtabilmelidir. Öğretmen,
öğrencilerin ve okulun gelişimini sağlamak için her türlü çevre olanaklarını etkin bir
şekilde kullanabilmeli ve okul yönetimi ile işbirliği yapabilmelidir.


Öğretmen, okulu çevrenin bir kültür merkezi haline getirebilmek için çeşitli
etkinlikler planlanmasına, uygulanmasına yönelik çalışmalı ve katkı sağlayabilmelidir.
Öğretmen, ailelerin sosyo-ekonomik ve kültürel özelliklerini tanımaya yönelik
çeşitli etkinlikler düzenleyebilmelidir. Ailelerle ilişkilerde tarafsız olabilmeli, öğrencinin
gelişimi ve eğitimi ile ilgili doğru, açık ve net paylaşımlarda bulunabilmelidir
(MEB, 2006:12-13).


Öğretmen, ailelerin okula güven duymaları ve öğretme-öğrenme sürecine
katkı sağlamaları için özendirici çalışmalar yapmalı, öğrencilerin gelişimi ile ilgili
ailelerle bilgi alış verişi yaparak işbirliği zemini oluşturabilmelidir. Çocuklar üzerinde
yapılan araştırmalar, aile katılımını sağlayan programlarda yetişen çocukların
gelişimindeki olumlu etkinin “kalıcı” olduğunu ortaya koymaktadır (Miedel ve
Reynolds, 1999; Zembat ve Unutkan, 2001; Akt: Zembat, 2007:110).
Okulun iyileşmesine ve gelişmesine katkı sağlamada öğretmenler, öğrencilerinin
öğrenmelerini desteklemek ve geliştirmek için okulun çalışanları ile bir bütün
olarak düşünmeli ve okulun bir toplum merkezi haline gelebilmesinde onlarla işbirliği
içinde çalışabilmelidirler. Ayrıca okulun gelişim çalışmalarında öğrencileri ile birlikte
etkin bir rol alabilmeli ve kişisel gelişiminin, okul gelişimine katkı sağlayacağının
bilincinde olabilmelidirler (MEB, 2006:14).


Üstün yetenekli çocukların aileleri ile ev içerisinde yaşanan sorunlar, bunları
nasıl çözebilecekleri, kardeş ve ebeveyn ilişkileri konusunda yardımcı olmaları,
gerektiği durumlarda konunun uzmanı kişilere yönlendirmeleri gerekir. Bunun yanı
sıra bu tip özelliklere sahip çocukları olan diğer ailelerle bir araya gelmeleri için yol
gösterici olmaları, birbirlerinde karşılaştıkları sorunlara dönük yardım alabilecekleri
sivil toplum kuruluşu olarak örgütlenip haklarını savunma konusunda destek olmalıdırlar.


Üstün yetenekli çocuklara ilişkin toplumda var olan bir takım yanlış, eksik
veya bilinmeyen konular hakkında uzmanlar, okul ve aileleri bir araya getirerek bilgilerini
paylaşacakları ortamlar hazırlamaları gereklidir.
F. Program ve İçerik Bilgisi: Öğretmen, Türk Millî Eğitim sisteminin dayandığı
temel değer ve ilkeler ile amaçlarının neler olduğunu bilmeli ve bunları eğitimöğretim
faaliyetlerine yansıtabilmelidir.
Öğretmen yukarıda da belirtildiği gibi çocukların tek tek kavram haritalarını
çıkardıktan sonra her bir çocuk için özelliklerine uygun olarak “Bireyselleştirilmiş
Eğitim Planları”nı oluşturması gerekir. Öğretmen, bireyselleştirilmiş eğitim planları
hazırlamanın ilkeleri, yaklaşımı, amaçları ve içeriğiyle tutarlı somut bilgi ve anlayış
sahibi olduğunu, ilgili özel alanda gerekli olan öğrenme yollarını öğrenciye kazandırmak
üzere öğretme-öğrenme ortamını, yöntem ve tekniklerini, ders araç-gereç ve
materyallerini güvenli ve etkili bir şekilde düzenleyip kullanabilmelidir. Ayrıca, özel
alan bilgisinin sınıf ve kademelere göre dağılımını dikkate alarak öğretme-öğrenme
sürecini düzenleyebilmelidir (Clark,1997).


Üstün yetenekli çocuklar daha ileri, karmaşık ve entelektüel çalışmalarda sırf
standart eğitim programının temellerini her yönüyle kazanmamış olmaları nedeniyle
engellenmemelidirler. Bu durumlarda ileri eğitim süreçlerinin tanıtımı ve uygulanmasının
ertelenmesinin, bu çocuklar için cezalandırıcı bir etkisi olabilir ve bireysel
gizil gücün gelişimini etkileyebilir. Aynı zamanda da üstün yetenek potansiyeli gösteren
çocuğa, daha karmaşık, öğrenme için gerekli olan temel becerileri kazandırma
dan daha ileri düzeydeki materyallerin verilmemesi de çok önemlidir. Bu noktadan hareketle, diğer öğretmenler gibi üstün yetenekli çocukların öğretmenleri de özellikle eğitim-öğretim yılı başında gözlem ve değerlendirme araçlarını kullanarak çocukların hazırbulunuşluk düzeylerini belirlemeleri gerekir. Hazırbulunuşluk düzeyleri belirlendikten sonra bu çocukların, öğrenme aktiviteleri sırasında bilgileri arasındaki

boşlukları dolduran dikkatle hazırlanmış bir programa ihtiyaçları vardır. Başka bir
deyişle, esnek ve farklılaştırılabilir bir program onlar için çok önemlidir. Çünkü, her
çocuğun ilgi, yetenek ve becerileri birbirinden çok farklıdır ve eğitim programlarının
mümkün olduğunca bu ihtiyaçları karşılayabilir şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir (Davaslıgil, 2004).


Öğretmen, özel alan öğretim programında yapılan değişiklikleri izleyebilmeli,
programların geliştirilmesi sürecine uygulamada yaşadığı sorunlar ışığında öneriler
getirebilmeli, özel alan öğretim programı kapsamında ele alınan konuları önem,
öğrenci gelişimine katkı, öğrenci ihtiyaçlarına ve gelişim düzeylerine uygunluk açısından
değerlendirebilmeli ve bu konularda kendini sorumlu hissedebilmelidir. Özel
alan öğretim programının uygulanmasını kolaylaştıracak uygun öğretim materyallerini
seçebilmeli ve kullanabilmelidir (MEB, 2006).


Üstün yetenekli çocuklar için hazırlanan program için uygun bir sınıf ortamı
hazırlama, nitelikli sorular sorma, müfredatta yüksek düzey düşünme seviyesini arttırma ve yaratıcılığı cesaretlendirme temel esas olmalıdır. Bu esaslara dayalı olarak
sınıf öğretmeni;
Ø Çocuğun çalışma ve ödevlerini onun güç ve hızına uygun olarak vermelidir.
Ø Ödevlerde tekrarlara ve alıştırmalara fazla yer vermemelidir.
Ø Farklı öğrenme ve öğretme teknikleri, malzeme ve araç-gereç kullanmalıdır.
Ø Tartışma, proje ve dramatizasyon çalışmalarına önem verilmelidir.
Ø Analiz, sentez ve değerlendirme basamaklarını içeren çalışmalar yapmalıdır.
Ø Kitabi bilgilerden çok yaşayarak öğrenebilecekleri geniş gözlem ve deneylere yer
vermelidir.
Ø Kendilerine özgü ilgileri olduğundan grupla olduğu kadar bireysel çalışmalara da
önem vermelidir.
Ø Öğrenci okul içi ve dışı etkinliklere yönlendirmelidir.
Ø Liderliği gerektiren ya da liderliği geliştirmeye fırsat verecek çalışmalara katılması
için teşvik etmelidir.
Ø Başarılarını çocuğun kendi performansı içersinde değerlendirmelidir.
Ø Gerek öğrenim durumu gerekse diğer alanlardaki tutum, davranışları ile ilgili
anne ve babalarla sürekli işbirliği içersinde olmalıdır.
Ø Akademik konuların dışında mutlaka resim, müzik, beden eğitimi gibi alanlardaki
bilgi ve becerilerinin de gelişmesini sağlamalıdır.
Ø Çocukların yetenek, ilgi ve hobilerini ortaya çıkarabilmek için uygun ortam ve fırsatlar
hazırlamalıdır.
Ø Çocuğun başarıları mutlaka ödüllendirmelidir. Çocuğun tepkilerine duyarsız kalmamalıdır
(Tuğrul, 1994; Ataman, 2000; Koshy, 2002). 


Yukarıda belirtilen özelliklerin tamamı aday öğretmende olmasa bile bunlar
zaman içinde ve belli bir eğitim sonucu kazanılabilirler. Bir kısmının oluşması da
zaman ve tecrübeye bağlıdır. Genelde belli bir süre mesleki tecrübe olması ve bu süre
zarfında edinilen izlenim, elde edilen sonuçlar, üstün yetenekli çocukları eğitecek
öğretmenlerin seçiminde belli bir kriter olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte üniversitelerin
eğitim psikolojisi bölümlerince uygulanacak ve bu sahada son gelişmeleri
ve çalışmaları aktaracak öğrencilerin iyi tanınmasını ve yönlendirmesini kolaylaştıracak
seminer, sertifika programı ya da master–doktora türü programlar bu sahaya
girecek öğretmenlerin yetiştirilmesinde alınabilecek önlemlerdir. Ayrıca öğretmenlerin
belli bir konuda grup dinamiği becerileri, ileri düzeyde teknik ve stratejiler kullanması;
araştırma eğitimine yer vermesi ve bilgisayar bilimlerine ilişkin bilgi sahibi
olması türünde mesleki özellikleri düzenlenen hizmetiçi eğitimler yoluyla geliştirmesi
gereklidir (Duneland Schools, 1986).


Sonuç olarak, üstün yetenekli çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin sahip
olması gereken nitelikleri, çocukların yaş ve gelişimlerini dikkate alarak her eğitim öğretim basamağı için ayrı ayrı düzenlenecek sertifika programları veya yüksek
lisans ve doktora programları ile, alandaki yenilikleri takip etmek amacıyla mevcut
üstün yetenekli çocuklarla ilgili kurum ve kuruluşların diğer ülkelerdeki benzerleriyle
iletişime geçerek değişim programları ve ortak projeler organize edilmesi ile
sağlamak mümkündür. Özellikle öğretmenlerin diğer ülkelerdeki uygulamaları görmesi,
farklı eğitim modeli, yöntem ve teknikleri yerinde gözlemlemesi, meslektaşları
ile görüş alışverişinde bulunması onların sahip olmaları beklenen niteliklere ulaşmalarında, karşılarına çıkabilecek problemleri çözmelerinde, planladıkları amaçlarını
gerçekleştirmelerinde ve gerekli kaynaklara ulaşmalarında son derece yararlı olacaktır.
Üstün Yetenekli Çocukların Eğitiminde Öğretmen Yeterlikleri ve Özellikleri u
82 Millî Eğitim u Say› 186 u Bahar/2010
Kaynakça
ATAMAN Ayşegül (2000). Üstün Yetenekli Çocuklar. Özel Eğitime Giriş. Anadolu Üniversitesi
Yayınları. Eskişehir.
CLARCK, Catherine (1997). Özel Yetenekli Öğrencilere Eğitim Verecek Öğretmenlerin Eğitimi
Seminer Notları.23-25 Mayıs 1997 Ankara.
DAVASLIGİL, Ümit (2004). “Erken Çocuklukta Üstün Zekâlı Çocuklara Uygulanacak Farklılaşmış
Eğitim Programı”. 1. Türkiye Üstün Yetenekli Çocuklar Kongresi (23-25 Eylül 2004).
Seçilmiş Makaleler Kitabı, s: 289-300. İstanbul.
DAVIS, Gary, A. ve RIMM, Sylvia, B. (2004). Education of The Gifted and Talented. 5th Ed.
Pearson Education Inc. America.
DEMİREL, Özcan (1999). Öğretimde Planlama ve Değerlendirme Öğretme Sanatı. Pegem
Yayıncılık. Ankara.
DEMİREL, Özcan (2007).Öğretimde Planlama ve Değerlendirme Öğretme Sanatı. 11. Baskı.
Pegem Yayıncılık. İstanbul.
Duneland Schools (1986). Gifted Education Handbook. Chesterton. Indiana.
ERDEN, Münire (2005). Öğretmenlik Mesleğine Giriş.2. Baskı. Epsilon Yayıncılık. İstanbul.
KOSHY, Valsa (2002). Teaching Gifted Children 4-7. David Fulton Publishers Ltd. London.
MEB (2006). “Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri”. Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel
Müdürlüğü, MEB Yayınevi, Ankara.
OKTAY, Ayla (2000). Yaşamın Sihirli Yılları: Okul Öncesi Dönem. Epsilon Yayınları, İstanbul.
PARKE, Beverly, N. (1992). “Challenging Gifted Students in the Regular Classroom.” (ERIC Digest
#E513). ERIC Clearinghouse on Handicapped and Gifted Children Reston, Va.
ED352774.
PAINTER, Jo (1996), “Questioning Techniques for Gifted Students”, The Australian Association For
The Education Of The Gifted and Talented, Proceedings From The National Conference
In Adelaide, South Australia, 1996, p:254-260
SISK, Dorathy (1987). Creative Teaching for Gifted. McGraw-Hill Book Company. England.
ŞAHİN, Ersin (2005). Okulöncesi Eğitimi Öğretmen Adayları ve Öğretmenleri için Uygulama
Kılavuzu. Anı Yayıncılık. Ankara.
ŞİŞMAN, Mehmet (2006). Eğitim Bilimlerine Giriş. Pegem Yayıncılık. Ankara.
TUĞRUL, Belma (1994). “Okul Öncesi Dönemde Üstün Yetenekli Çocukların Tanılanması ve
Eğitimleri”. Ş. Bilir (Ed.) Okulöncesi Eğitimcileri için El Kitabı. Ya-Pa, İstanbul.
http://www.nexus.edu.au/teachstud/gat/painter.htm “Questioning Techniques for Gifted
Student”. Frieda PAINTER, 19 Haziran1996.
ZEMBAT, Rengin (2007). “Ailenin Önemi ve Aile Katılımı”. Türkiye Özel Okullar Birliği VI.Okul
Öncesi Eğitimi ve Öğretmen Eğitimi Sempozyumları Bildiri Kitabı, (s: 109-112).
Antalya.


Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...