HAKKARİ YÜKSEKOVA 2
Giderken daha önce görmediğim bir şehre gider gibi değil, bildiğim, tanıdığım bir şehre doğru başladı yolculuk. Çok uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Yüksekova’ya vardık. Biraz dinlendikten sonra dışarı çıktık. Gün ışığı bitmiş, caddeyi sokak lambaları aydınlatıyordu. Normalde büyük şehirler hariç, bu saatlerde sokaklar tenhalaşır, sokaklarda hayat çekilir, herkes evine kapanır. Yüksekova öyle değildir. Sokaklar cıvıl cıvıldır. Kafeler dolu, genç kızlar, delikanlılar otururlar. Güzel restoranları ve lezzetli yemekleri vardır. İnsanları saygılı, konukseverdir. Kendinizi insani ilişkileri bozulmamış büyük bir kentte gibi hissedersiniz.
ZAP SUYU Caddede yürürken tanıdık öğretmen arkadaşlarımızla karşılaştık. A a diye sesler, hocam ne zaman geldiniz? Samimi, sıcak, sahici, öyle bir içtenlik var ki iliklerinize kadar hissedersiniz. Hal hatır sorduk, biraz yürüdük. Sonra bir kafede yarınki eğitimi organize eden arkadaşlarımızla buluştuk, birlikte oturduk. Sohbet ederken vakit epey ilerlemişti, daha geç olmadan müsade istedik ve otelimize gidip dinlendik.
Sabahleyin ilk hedef okula gitmekti. Çalışacağımız 50. Yıl Ortaokulu çok yakındı. Sınıfımızı hazırladık. Katılımcı arkadaşlarımız da gelmeye başladılar. Enerji dolu çok genç bir grup kıdem ortalamaları 2,1 yıl olan bu arkadaşlarımızla tanışıp kaynaştık.
Cemal Sala Ortaokulu Öğretemnleri ve Esendere İlkokulu öğretemnleri ile çok güzel neşeli iki gün geçirdik. Enerjileri ve taze bilgilerini bize yansıttılar. Karşılıklı heybelerimizdeki her şeyi ÖRAV Klasörüyle birleştirerek, birlikte bir havuza attık. Bundan sonra da bu havuza bilgiler, deneyimler, araştırmalar, bilimsel çalışmalar atılmaya devam edecektir. Bu havuzdan isteyen kepçeyle, isteyen kaşıkla istediği kadar alabilir. Öğretmenlerimizin kendi aralarında paylaşımlarının devam edeceğine inancım oluştu.
İki günlük yoğun çalışma temposunda son derece dakik, zamanı iyi yöneten genç öğretemnlerden çok umutluyum. Onlara çok güveniyorum. Herbirinin iz bırakan birer öğretem olma yolunda olduklarının işaretleri vardı.
Tempolu iki günün sonunda enerjileri yüksekti. Bağlama ve gitar eşliğinde oynayıp eğelenmeyi de ihmal etmediler.
Lider Öğretmen Semineri Yüksekova (ÖRAV) - Suya Gider Allı Gelin Has Gelin
Esendere beldesi ilkokulu müdürü Nazlı Aslan da iki gün boyunca öğretmenleriyle birlikte eğitime katıldı. Nazlı’nın bir özelliği var. Genellikle bu bölgede çalışan genç öğretmenler zorunlu süreyi doldurur doldurmaz tayin isteyip yasal haklarını kullanırlar. Nazlı hanım bu yasal hakkını kullanmamış, yedi yıldır burada çalışıyor. Tutumları, davranışları, iletişimlerinden belli ki öğretmenleri onu, o da öğretmenlerini seviyor. Sadece öğretmenleri tarafında değil, çevrede de seviliyor. Geçen sene de yılın öğretmeni seçilmiş. Dışardan bakınca kim öğretmen, kim müdür fark edemezsiniz. Çünkü ast üst ilişkisi değil, meslektaş dayanışması üzerine ilişki kurulmuş. Etiketlerin sadece bir görev dağılımından ibaret olduğunu çok iyi başarmışlar.
Buralara gidince anılarım canlanır gözümde. Türlü türlü hayallere dalarım. O bölgede doğup büyümüş, yıllarca görev yapmış biri olarak çok duygulanıyorum. Kız çocuklarının yeteri kadar okutulmaması önemli bir yaradır. TV reklamlarıyla bu işlerin yeteri kadar ilerlemeyeceğini yıllar öncede yazmıştım. Eskide bütün protokol erkeklerden oluşurdu. Hemen kemen hiç kadın bulunmazdı.
Şimdi illerde, ilçelerde, beldelerde son derece önemli sayıda genç kızlarımız öğretmenlik yapıyor. Bu durum önemli bir gelişmedir. Bu genç kızlarımızın her biri, çevrede rol model olarak çok önemli bir iş yapıyorlar. Bir algıyı kırmaya, bir tutumu değiştirmeye önemli katkı sağlarlar diye umut ediyorum. Halk iyi olanı, güzel ve doğru olanı gördüğü oranda ona inanır ve tutumunu değiştirir, yeter ki biz doğru olanı gösterebilelim, söylemek yerine, görmelerini sağlamak daha etkili bir yoldur.
Eğitimler sırasında AA’dan bölgede görev yapan muhabir geldi. Eğitimimizin içeriğiyle ilgili kısa bir röportaj yaptı. Çekim yaptı. Haber havuzuna atılacaktır dedi. Umarım haber ilgi çeker.
Gittiğim her eğitimde olduğu gibi yeni dostlar, yeni meslektaşlar kazanarak dönüyorum. Beni en çok mutlu eden şey budur. Yüksekova’da tanıdığım güvendiğim, sevdiğim insanlar gittikçe daha çoğalmaya başladı.
Yüksekova deyince sevgili arkadaşım Bülent’le abone olmuşuz gibi görünüyor. Benim için Bülent’i dinlemek ayrı bir zevktir. Onunla birlikte kriz yönetmeye bayılıyorum. Aynı anda, aynı şeyleri düşünebilmenin ortak keyfini yaşıyorum.
Sadece uçma konusunda farklı düşünüyoruz. :))) Ben ayağım yerde sağlam olsun diyorum. O uçmanın keyfine bayılıyor. Hakkını yemeyeyim meteoroloji konusunda, uçma konusunda çok şey öğreniyorum. Duymasın! Sanki içimde uçmaya karşı da kıpırdamalar hissediyorum. Bülent uçmadan bahsederken, ben de uçayım mı diye içimden geçiriyorum. Tam o anda içimdeki korku sesini yükseltiyor. Sen Bülent’e uyma, otur oturduğun yerde, burası uçma yeri mi? Şimdi seni müdüre götüreceğim deyip beni azarlıyor. Bakalım Bülent mi kazanacak yoksa içimdeki korku mu? :))))
Yüksekova’ya, tüm öğretmenlerimize, sevgi ve selamlar gönderiyorum. Sevgili Bülent sana da teşekkürler.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...