Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
KENDİMİZİ SEVMEK

KENDİMİZİ SEVMEK

 C:\Documents and Settings\aygul\Desktop\clip_image002.gif"Kendinle yalnız kalıp kalamadığını, ve o boş anlarda sana arkadaşlık eden kendini gerçekten sevip sevmediğini bilmek istiyorum".      Oriah Mountain Dreamer

 Bugün sevgili Mehmet Özel’in “ Yazan ve Yöneten“ isimli son yazısını okurken içime dokunan Kanadalı Kızılderili Oriah Mountain Dreamer'ın şiirinden bir alıntı beni tekrar düşündürdü. Gerçekten kendimi sevip sevmediğimi.. Hepimizin kendimizi ne kadar sevip sevmediğini…

 Gün içinde iki kez arayarak bana ulaşamayan sevgili arkadaşım Müge’ye döndüğümde telaşla kardeşinden bahsetti. Daha 18 yaşında ve kendine güvensizlik, başaramayacağı duygusuyla baş edemeyerek ağlama nöbetleri geçiren genç bir kızdan bahsediyordu… Bir de bu kişi kardeşi olunca paniğe kapılmıştı. Ne yapabiliriz Gülay? Bana bir şeyler öner derken bile telaşlıydı. O yaşa gelene kadar kim bilir neler yaşamıştı ki, şu an bu duygulara kapılmıştı. Biraz Müge’yi sakinleştirdikten sonra Mehmet’i arayıp ne yapabiliriz diye danıştım. Birkaç önerisini paylaştım arkadaşımla…  

Eve geldiğimde Mehmet’in yazısını okurken düşündüm bir de bunları.. Kendimize ne kadar değer veriyoruz? Ne kadar tadını çıkarabiliyoruz yaşamın? diye. Kendimizle başbaşa kaldığımızda hayat yine güzel mi? Yoksa bağımlı mıyız hayatımızda başkalarının varlığına? Güven sorunu yaşıyorsak içimizde başarısızlık, mutsuzluk, tatminsizlik peşimizi bırakmıyor. Sanırım 18 yaşına gelene kadar kendini sevmeyi başaramadığı ve kendi değerini göremediği için bir şeylerle baş edemeyerek mutsuzluğa kapıldı güzel bir genç kız. Güven kendini sevdikçe, başaracağına inandıkça ve başardıkça daha da çok artıyor. Ve kendimize güvendikçe daha çok seviyoruz kendimizi, daha çok başaracağımıza inanıyoruz ve başarıyoruz. Tam bir döngü. Biri olmadan diğeri gelmiyor…

Düşündükçe eğitimlerimizde öğretmenlerimize söylediğimiz sözler aklıma geliyor. Çocuklarımızın başaracağına inanalım, her birinin farklı yetenekleri var, onları görelim ve kendilerinin görmelerine yardımcı olalım diye vurguladıklarımız. Eminim ki bunları yapabilirsek kendine güvenen, kendisi ile barışık, kendini seven, hayatı seven ve gülümseyen bireyler yetiştirebi

ÖRAV SERÜVENİ

ÖRAV SERÜVENİ

 İyi agaç kolay yetismez; rüzgar ne denli güçlü eserse, agaç da o denli saglam olur. (J.Willard Marriot)

Hayatımızın dönüm noktaları vardır. İşte benim de dönüm noktam dediğim süreç 2008 Ağustos ayında küçük bir gazete ilanı ile başladı. “Garanti Bankası eğitimci arıyor” başlıklı ilan ve “Öğretmenin sınırı yok” projesini okumam ve akşam soluksuz bir şekilde özgeçmişimi doldurmamla devam eden bir süreç. İlk mülakata davet edildiğimi öğrendiğimde hemen ailemle ve arkadaşlarımla paylaştım. Sonunda, “kendini denemelisin” yaklaşımıyla yola çıktım. Öğretmen Akademisi Vakfı’na kabul edilmem ve kararla kararsızlık arasında geçen günlerim (iki buçuk ayımJ)) sanırım en zoruydu. Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki 18 yıllık görevimden istifa etmek, öğrencilerimden, ailemden, arkadaşlarımdan ve  sosyal çevremden kısmen uzak bir çalışma ortamını kabul etmek kolay olmasa gerek....

Zor ve radikal bir karardan sonra 1 Ocak 2009 tarihinde hayatımda yeni bir başlangıç yapmış oldum böylece. Sıra bu dönemi yaşamaya gelmişti. İstanbul’a alışmak, İstanbul’da yaşamak ve İstanbul’u yaşamak!!! Hepsi ayrı bir süreç istiyormuş. Ben de  çok kolay karar veren birisi olarak J)) hemen ev tuttum, yerleştim diyemiyeceğim..J Ancak 5 ay sonra evime yerleşebildim. İş arkadaşlarımın şaka konusu oldu bile bu durum.

Neyse ki mesleki gelişime odaklanan bu projede yer almak, tüm zorlukları aşmam için bana güç verdi. Aldığımız eğitimler kendi mesleki gelişimimize katkı sağlarken, 81 il gezip, meslektaşlarımızla bu deneyimlerimizi paylaşıyor olmak, bir nevi elçilik yapmak   en önemli görevimiz oldu. Ayrıca, her gittiğimiz okuldan aldığımız güzel geri dönütlerle besleniyor olmak sanırım  bu sürecin devamlılığı için  çok anlamlıydı.

 Bursa’ dan başlayarak çıktığımız bu yolculukta, İstanbul, Karabük, Bolu, Çankırı ilk duraklarımız oldu.  Edirne, Ankara, Sakarya, Düzce ve Balıkesir’den sonra  Şanlıurfa ve Birecik’ te buluştuk meslektaşlarımızla. Şimdi ÖRAV Hatay, Gaziantep, Diyarbakır okullarında  yeni paylaşımlara, yeni kültürlere kucak açmaya hazır.

 Bu serüvenin devamında görüşmek üzere...........