iyiki varsın öğretmenim
Yeni tanıştığım bir arkadaşımın yazdığı (Yaşam Boyu Öğrenme, Ertuğrul MUTLUGÜN İzmir 2008) kitaptan, kendi öğretmenini anlattığı hikayesini sizin de seveceğinizi düşündüm
İyiki Varsın Öğretmenim
İlkokul birinci sınıftaydım. Çok sevdiğim bir öğretmenim vardı. İlk tanışma anımızı hatırlamıyorum ama bir yıl içerisinde öyle şeyler yaptı ki şimdi onu sevgi ve minnetle anıyorum. En iyi hatırladığım şudur: Yağmurlu ve soğuk havalarda hemen, hemen hepimiz okula yürüyerek geldiğimiz için sırılsıklam olurduk. Üzerine soğuk hava da eklenince hastalanmak kaçınılmaz bir hale gelirdi. İşte o zamanlarda öğretmenimiz bütün sıraları sınıf sobasının etrafında bir çember oluşturacak şekilde bir araya getirir, hepimiz oraya oturtur, daha sonra da sınıf dolabını açıp tüm hikaye kitaplarını kucağına alarak aramıza katılırdı. Hatırlıyorum da en sevdiğimiz soru “hangi kitabı okuyalım çocuklar?” sorusuydu. Hepimiz büyük bir heyecanla kitap isteklerimizi belirtir, daha sonrada öğretmenimizin kararını açıklamasını beklerdik. Seçilen kitabı öyle tatlı bir dille okurdu ki zil çalana kadar hepimiz soluksuz dinlerdik. Zil çaldığında dışarı çıkmamak için öğretmenimize yalvarırdık adeta. Birkaç ders üst üste okuduğu zamanlarda çoğumuz sobanın başında uyur kalırdık. Bu zamanları o kadar çok severdik ki yağmurun yağmasını dört gözle beklerdik.
O zaman çocuk olduğumuz için öğretmenimizin bu davranışını diğer meslektaşları nasıl karşılardı bilemiyorum. Belki de bazıları bunu yanlış bulmuş olabilir. Ama biz kesinlikle çok doğru buluyorduk. Hatta ben eğitim-öğretim hayatımın başka hiçbir döneminde bu kadar isteyerek okula gittiğimi hatırlamam. Şimdi üzerinden yıllar geçti ve ben artık bir öğretmenim. Yani o çok sevdiğim öğretmenimin meslektaşıyım. Onun kadar iz bırakabilir miyim insanlarda bilemiyorum ama elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Kısacası şunu söylemek istiyorum: ben o öğretmenimin sayesinde hayatımın sonuna kadar minnet duyacağım bir alışkanlık olan okuma alışkanlığını kazandım. Bu alışkanlık ilkokul öğrencisine verilebilecek en önemli hazinedir. Ben bu sayede şu an bulunduğum noktaya gelebildim. İyi ki varsın öğretmenim.
“Hatta ben eğitim-öğretim hayatımın başka hiçbir döneminde bu kadar isteyerek okula gittiğimi hatırlamam.” Diyor arkadaşım. Peki, biz öğrencilerimizin okula gitmeye istekli olması, öğrenmeyi keyifli hissetmesi için neler yapabiliriz? Yıllar sonra onların yazacağı hikayede bir rolümüz olabilecek mi? hikayede hangi davranışlarımızla yer alabileceğiz?