ADAM OLACAK ÇOCUK
Cüneyt,beni Erzurumdaki eğitim boyunca o kadar etkiledi ki.Onun hakkında yazmak istediğim bi sürü duygu var kafamda,hangisinden bahsedeceğimi bilemiyorum.Onu her daim hasada hazır,dolgun taneli,bereketli bir buğday başağına benzettim ilk gördüğüm anda.Gözleri doğanın yeşili, yanık teni,sarıya çalan saçları buğday başağı.Evet başaklar gibi gövdesi dik ama başı daima önünde.Her ara verdiğimizde hazırol vaziyette kapının önünde bekliyor.birisi bir şey istese de koşturup yapsam diye bekliyordu.''okulun demirbaşı'' diye tanıttılar bize okulun öğretmenleri,buradan hiç ayrılmaz.Ne güzel arkadaşları okul bitsede eve gitsek diye dakika sayarken,o boş zamanlarınıda okulun havasını soluyarak geçiriyordu.Üstelik dersleri de çok iyiymiş.Bir gün bir yerlerde duyacağız sanırım Cüneyt'in adını,Hani derler ya adam olacak çocuk,işte onlardan birisi Cüneyt,seninle tanışmak çok güzeldi......
ERZURUM/KARAÇOBAN VE KENDİNİ YENİLEMEK
Karaçoban'ı Erzurumun en uzak ilçesi olarak olarak tanımlıyorlar,inanın sadece mesafe olarak değil imkan olarak da bir çoğumuzun hayal bile edemeyeceği imkansızlıklar içinde eğitim adına mücadele ediyor oradaki öğretmenler.Yine de hiç yılgın,vazgeçmiş değillerdi.Enerjilerine,isteklerine,konukseverliklerine hayran kaldım.Cem hocamın canlı yayın bağlantısında söylediği gibi yenilendik hepimiz,şöyle bir silkindik.Sevgili Burcu Hoocamla birlikte Kopal Beldesindeydik,Hani Hayat Bilgisi Kitaplarında okuma parçalarının yanında bir resim olur,yemyeşil bir çayır,şırıl şırıl akan bir dere,ahşap bir köprü ve otlayan kuzular,işte biz oradaydık.Burcu hocamın desteğiyle benim için unutulmaz bir deneyim oldu.Teşekkürler Kopal İÖO öğretmenleri,Teşekkürler Burcu hocam,teşekküreler ÖRAV........
EĞLENCELİ DERS 2
Eğlenerek öğrenme dedik ya hani, çok güzel ve etkili olduğunu düşündüğüm bir örneği sizlerle paylaşmak istedim.
Sıra dışı coğrafya dersi |
9. sınıfın ilk günlerinde öğrencilerle tanışma aşamasında pozitif bir ortam oluşturmak ve birbirimize güven duyguları geliştirebilmek için sınıftan rastgele bir öğrenciyi tahtaya kaldırdım ve yaşadığımız şehir olan Kayseri'yi haritada göstermesini istedim.
Bana göre çok basit bir soru sormuştum ve öğrencinin bu soruya doğru cevap vermesi, kendisiyle gurur duymasını sağlayacaktı. Fakat işler hiç de tahmin ettiğim gibi gitmedi. Öğrenci yaklaşık bir dakika boyunca haritaya bakıp durdu. Bırakın doğru cevp vermeyi, Kayseri'yi hangi bölgede arayacağını bile bilmiyordu ve ben bu durum karşısında dehşete kapıldım. Sınıfta birkaç öğrenciden daha haritada bazı şehirleri bulmalarını istedim. Sonuç pek de parlak değildi, çok acil bir şekilde çocuklara Türkiye'nin bölgelerini ve bu bölgelerde yer alan şehirleri öğretmek durumundaydım ve bu da çocuklara 'Evde çalışıp gelin, sizi sözlü yapacağım.' diyerek sonuç elde edebileceğim bir durum değildi.
Öğrencilerden her biri için Türkiye'deki şehirlerden iki tanesini seçtim. Bir öğrenci için seçtiğim şehri başka birine vermedim. Böylece 80 şehir öğrencilere dağıtıldı ve geri kalan bir şehri de ben aldım. Her öğrenciye ikişer kart vererek bu kartların üstüne onlar için seçtiğim şehirlerin hangi bölgede yer aldığını, bitki örtüsünü, iklimini, yeraltı zenginliklerini ve o şehre ait özel bir bilgi varsa bunu yazmalarını istedim. Kartın üst kısmına ise seçilen şehrin adının yazılı olduğu renkli bir kâğıt yapıştırttım. Zamanı geldiğinde o kâğıt karttan çıkarılacaktı.
Bu arada çiziminin çok iyi olduğunu öğrendiğim Burak adlı öğrencime de 1'e 2 metre ebatlarında boş bir Türkiye haritası çizdirdim. Harita sadece yedi bölgeye ayrılmıştı ve bu bölgelerde yer alan şehirlerin bulunduğu yerlere beyaz noktalar yapıştırılmıştı.
Kural gereği kimse kendi şehrini başkasına söylemeyecekti; çünkü bir grup oyunu oynayacaktık ve hangi öğrencinin hangi grupta yer alacağı kura sonucu belli olacaktı. Her şey hazırlandıktan sonra kura çekildi, A ve B grubu oluşturuldu. B grubundan gelen öğrenci A grubundan gelen öğrencinin elindeki karta ait şehri çeşitli sorular sorarak bulmaya çalışacaktı. Eğer B grubundan gelen öğrenci sorduğu sorular sonucu kartta yazılı olan şehri bilirse kartın üzerinde yer alan, şehrin isminin yazılı olduğu yapışkanlı kâğıdı kopararak Türkiye haritasında olması gereken yere yapıştıracaktı.
Oyunu bir süre oynamıştık. Çocukların hoşuna gitmişti. Hatta teneffüs olduğu halde oynamaya devam ettiler. Teneffüsten sonraki derste bir baktım ki, içeri müfet
EĞLENCELİ DERS
Örav eğitimlerinde fark ettiğim bir şey de derslerimizi,programı yetiştirebilme sevdasıyla çok sıkıcıbir hale soktuğumuzdu.Çoğul konuşuyorum çünkü bu hatayı yapan tek eğitici ben değilim biliyorum.Oyun hamurlarıyla,elişi kağıtlarıyla,mandallarla fazlasıyla eğlenerek eğitim yapmanın mümkün olduğunu görünce dönüşte ilk işim sınıfıma bu malzemelerden almak oldu.Geçenlerde canlıların çeşitliliği üzerine bir etkinliğim vardı,öğrencileri gruplara ayırarak kendilerine çeşitli hayvanlar seçmelerini söyledim bu hayvanların özelliklerini araştırıp,oyun hamurlarındanda modellerini yapıp arkadaşlarına sunmalarını istedim.Ortaya inanılmaz eğlenceli bir ders,beni çok şaşırtan eserler çıktı.Hem tam bir öğrenme sağlandı,hem ben bazı öğrencilerimi farklı özellikleriyle tanıma fırsatı buldum.Buürünlerden bir kaçını sizlerle paylaşmak istedim.
Oldu galiba...
Bu haftasonu Kayserideydik.Demiştim ya yurdum insanı başkadır diye.Eğitimlerimizin bana verdiği bir yere ait olma,bu gün ne kadar çok yeni şeyler öğrendim duygusu gibi bir çok duygunun yanı sıra yeni insanlar tanımak bana müthiş bir haz veriyor.Kayseri Mustafa Özdal İÖO okul öğretmenleri eğitim hayatıma yeni bir renk kattılar.Eşsiz bilgi dağarcığından ve tecrübelerinden yararlanma imkanı bulabildiğim sevgili Esra Savaşan hocama,yardımlarını ve hoş sohbetlerini esirgemeyen Abdulmenav Hemedoğlu ve Esra Töre arkadaşıma çok çoook teşekkür ediyorum.İyiki varsınız.öraaaav iyi ki varsın......
|