ANADOLU ŞİVESİYLE AŞK ŞİİRİ
Bir elim cebimde, öbüründe cigaraAt arabasi gidir önümde..
Soğan yükliYer çelpesik çamırKöşeyi döndüm,
O'ni gördümAt arabasının önünden geçtiBene bahdi
Off...Gözleri ela, sanki yanirEle tikildim galdım, ağzım açıh
Herhal beni deli sanirDurdum galdım, dizlerim titirir
Bir ösgürdüm, bir ösgürdüm...Az galdi bogulim,
O'na gurban olimAnasinin yaninda gidir,
cump cumpBenim yüregim vurir gümp,gümp
Ne oldi bene, heç anlamadım
Onnar gidir ben gidirem, peşlerini bırahamiram
Epey gettiler, bir fıhereye para verdiler
Neden sonra bir evden içeri girdiler
Ben galdım gapıde...
Içeri giremirem, ele üşirem ele üşirem
Ceryan diregine dayaniramO ince yagmur...
Yağdi yağdi yağdiBen de direginen beraber paslandım...
Ondan sonra her gün oraya getdim
O gözlerin yüzünden işi mişi terkettim
Gece ahlıma gelir, gahiram...Sağıma-soluma bahiram yoh.
Sonra yatiram...Elma bile yerken, gırmızısıni O'na verim diyirem
Ele içim yanir, ele içim yanir ki, mantis gibiDurmandan çay içirem
Haftanın hangi 2 gününü kafanıza takmamalısınız?
HAFTANIN HANGİ 2 GÜNÜNÜ KAFANIZA TAKMAMALISINIZ?
Haftanın hangi 2 gününü kafanıza bir şey takmadan yaşamalısınız?
"Cumartesi-Pazar" dediyseniz, yanıldınız.
Bir tanesinin adı: DÜN
Hatalar, acılar, yanlış anlamalar....
Oysa hepsi geçmişte kaldı. Zamanı geriye döndürmenin imkanı yok!
Dünyanın bütün parasını yan yana getirin, bir dakika önceye dönemezsiniz.
Yaptığınız hiçbir hareketi aynen geri alamazsınız.
Ettiğiniz hiçbir lafı silemezsiniz.
Dün dündü, bitti!
Bir tanesinin adı : YARIN
Yarını, bugünden kontrol altına alamazsınız.
Yarın güneş doğacak elbette...
Ama pırıl pırıl mı doğar,
bulutların arasından mı çıkar
bugünden bilemezsiniz.
Geriye bir tek gün kalıyor: BUGÜN
Bugün hayatla mücadele edecek güç hepimizde var.
Güç ne zaman tükeniyor?
Dünü ve yarını işin içine kattığımızda!
O halde bugünü yaşayın...
KİRPİLER
KİRPİLER
İncitmeyecek kadar uzak, üşümeyecek kadar da yakın olabilmek.... Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar çok etkilenmiş,büyük kayıplar vermişler. Ama en çok kayıp veren kirpilermiş. Çünkü onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok,kendilerini sıcak tutması zor olan dikenleri var.Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış,çözüm aramaya başlamış.Tartışa tartışa,nihayet gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına, birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş.Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak, aralarındaki hava akımını önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış.
İlk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını görmüşler.Ama başka bir problem çıkmış ortaya.Üşüyen kirpiler birbirlerine fazla yaklaştıklarından yaralanmalar gerçekleşmiş. Daha sonraki gece yaralanma korkusundan birbirlerinden uzak durmuşlar ama bu seferde donmalar meydana gelmiş. Ne var ki, her gece kah uzaklaşa kah yakınlaşa, deneye yanıla birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın,ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.
Kısaca ; Bizim de uzun dikenlerimiz var. Bunlar hayata karşı filtrelerimiz.
Bazen faydalı,bazen de zararlı.Çoğu zaman,kimseleri yaklaştırmıyoruz yanımıza.
Filtrelerimizden elemeden kimseleri sokmuyoruz özel dünyamıza.Ne var ki, sıcaklık ancak yakınlaşmakla mümkün.
Birbirini incitmeyecek kadar uzak,hayatın soğuk zamanlarında üşümeyecek kadar da yakın olmayı öğrenmeliyiz.
Aynen kirpiler gibi..
KAHVE
Kahve...
İş yaşamında önemli yerlere gelmiş bir grup eski mezun arkadaş grubu üniversitedeki hocalarından birini ziyarete gitmiş. Çeşitli konular konuşulduktan sonra sohbet, işin yarattığı strese ve hayatın zorluklarına gelmiş. Yaşlı üniversite hocası ziyaretçilerine kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş ve değişik boy, renk ve kalitede bir çok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş. Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup kahvelerini oradan almalarını söylemiş. Tüm eski öğrenciler kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde hocaları onlara şunu söylemiş:
"Farkına vardınız mı bilmem, zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların hepsi alındı, masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı. Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal ama işte bu demin bahsettiğiniz problemlerinizin ve stresin nedeni. Hepinizin istediği fincan değil, kahve iken, bilinçli olarak her biriniz birbirinizin aldığı fincanları gözleyerek daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız. Yaşam kahveyse, iş, para ve mevki fincandır. Bunlar yalnızca Yaşam'ı tutmaya yarayan araçlardır, ama Yaşam'ın kalitesi bunlara göre değişmez. Bazen yalnızca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz."
Doğru söze ne denir!!!!!
SOMA KÜPLERİ
Soma küpü
Soma küpleri düzensiz şekillerden düzenli şekiller elde etmek için kullanılır. Soma küplerinde üç küpten bir tane düzensiz şekil ve dört küpten altı düzensiz şekil oluşur. Bu toplam yedi düzensiz şekil oluşturur ve bu yedi düzensiz şekillerin bir araya gelmesiyle bir küp oluşabilir. Küpten başka bu düzensiz şekillerle 27 değişik şekil elde edilebilir. Köprü, kule, piramit, yılan, yatak vb.
Soma küpünün icadı
Soma Küpleri yaratıcı bir kişiliğe sahip olan, şair, filozof, matematikçi ve bilgin Danimarkalı Piet Hein tarafından icat edildi (1905-1996).
Başka bir kaynağa göre de ;soma küpleri Martin Gardner 19 Nisan 2010 Pazartesi 16:32 1 Yorum