Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
BİR YAŞAM ÖZETİ

BİR YAŞAM ÖZETİ

    Bir yaşam böyle mi güzel özetlenir mısralarla,ben çok etkilendim,sizlerle paylaşmak istedim arkadaşlar.Sevgi ve saygılarımla....

 

Hey gidi koca reis                                 

 Gidiyorsun ha,

Sen adam gibi yaşamanın bedelini

Biz senin bedenini vurup sırtımıza

Gidiyorsun ha

Ne diyeyim şimdi; iyi mi ettin diyeğim

Kalan, kalan yok be reis

Hani, birkaç küçük anı, birkaç hatıra

İçimde tuhaf bir his

Sana geldi diyor belki de şimdi sıra

Pekâlâ, baş üstüne

Ölüm çoktan kabulüm

Nasıl olsa çocuklar büyüdü

Üç buçuk emekli aylığımda geçinir gider karım

Lakin benim korkum

Şiirlerim kalır diye yarım

Satılır diye bir mahalle bakkalına kitaplarım

Zeytin sarılır, helva sarılır

Kalırsa duvarda bir resmim kalır

Belki kapı zilinde bir müddet ismim

Sonra, sonra unutulur gider cismim dahi

Hey gidi koca reis

Gidiyor musun sahi?

Hatırlar mısın? Aynı yıl bitirmiştik okulu

Senin tayının Anadolu”ya çıkmıştı da

GARCİA'YA MEKTUP

GARCİA'YA MEKTUP


 
 Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya arasındaki savaşın bir aşamasında ABD Başkanı, çok acele olarak Küba’daki isyancıların önderi Garcia’ya bir ‘haber göndermek’ istedi.
 
 Garcia, hangisinde olduğu bilinmeyen Küba dağlarından birinde ve nerede oldukları bilinmeyen onlarca sığınaktan birinde saklanıyordu.
 
 Kendisine posta ya da telgraf yoluyla ulaşabilmek olanaksızdı.
 
 ABD Başkanı’nın ona, ne denli önemli bir haber göndermek istediğini bilen çevresindekiler, Garcia’ya bir haberin, ancak ‘elden götürülebilecek’ bir mektupla ulaştırılabileceğini bildirmek zorunda kaldılar.
 
 Başkan’ın çaresiz bakışları karşısında yanıt, çevresindeki subaylardan birinden geldi.
 'Benim birliğimde, Rowan adında bir çavuş vardır’ dedi. ‘Kimsenin nerede olduğunu bilmediği Garcia’yi o bulabilir ve mektubunuzu kendisine ulaştırabilir.’
 
 Bu yanıta Başkan’ın aklı pek yatmamıştı ama, ortada yapılabilecek başka bir şey  yoktu. Rowan çağrıldı. Kendisine, Garcia’ya gönderilecek mektup uzatıldı ve...
 
 ‘Bunu, Garcia’ya teslim edeceksin’ denildi.
 
 Rowan mektubu aldı, üniformasının yanındaki deri kesenin içine koydu, kesenin ağzını sıkıca büzdükten sonra, göğsünün üzerine kayışla bağladı. Önce Başkan’a selam verdi, sonra komutanlara, en sonra da kendi komutanına selam verdi, dışarı çıktı.
 
 Rowan, yola çıktıktan tam dört gün sonra, gecenin karanlığından da yararlanarak, üstü açık bir kayıkla Küba sahilinin açıklarına vardı. Küba’nın, balta girmemiş ormanlarına dalıp, gözden kaybolduktan üç hafta sonra, adanın öteki yakasında ortaya çıktı. Ülkesinin düşmanı bir ülkeyi, yürüyerek bir uçtan öteki uca geçti ve Garcia’ya, mektubunu teslim etti.
 
 Burada size Rowan’in, Garcia’ya mektubu götürebilmek için ne zorluklar atlattığını, ne tehlikeler geçirdiğini anlatacak değilim. Onun, ne denli kahraman bir asker olduğunu da anlatacak değilim. Yalnızca bir noktayı, hem de çok gereksinim duyduğumuz bir noktayı, iyice belirtmek için yazıyorum size tüm bunları.
 
 ABD Başkanı’nın makam odasındaki olayı, ana çizgileriyle bir kez daha gözden geçirelim:
 
 ABD Başkanı Mckinley, Garcia’ya teslim edilmek üzere Rowan’a bir mektup verdi. Ona yalnızca, ‘Bu mektubu Garcia’ya teslim ediniz’ dedi. Rowan mektubu aldı, göğsüne bağladı, selamını verdi ve odadan çıktı.
 
 Lütfen dikkat ediniz: Rowan, ‘Garcia nerede?’ diye bir soru sormadı. ‘Garcia kim?’ diye bir soru da sormadı. Yaptığı tek şey, kendisine verilen görevi almak oldu. Zaten kendisinden beklenen, onun da yapması gereken buydu.
 
 Rowan, ülkesindeki her okula heykeli dikilebilecek ve yetişen tüm kuşaklara örnek olarak tanıtılabilecek bir ‘ölümsüz kahraman’dır. Fakat bugünün gençleri onun kahramanlığından çok, başka bir özelliğini örnek almak zorundadırlar. Rowan’in örnek alınması gereken özelliği, verilen görevi sadakatle kabullenmek, o görevi yerine getirebilmek için hemen harekete geçmek ve görevi eksiksiz tamamlayabilmek için tüm enerjilerini bir noktada toplamak disiplinidir.
 
 Özetle, Garcia&rsquo

KARAR VERMEK İÇİN ACELE ETMEYİN ?????

KARAR VERMEK İÇİN ACELE ETMEYİN ?????

 Bu parçayı bana gönderen sevgili Ali Çakıroğlu hocama çok teşekkür ederim,çok hoşuma gitti sizlerle paylaşmak istedim arkadaşlar..


Bir köyde ihtiyar bir adam varmış.. Çok fakirmiş ama dillere destan
bir beyaz atı yüzünden kral bile onu kıskanırmış.. Kral at için ihtiyara
neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış..
-"Bu at, bir at değil benim için.. Bir dost.. İnsan dostunu satar mı?" dermiş hep..

Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.. Köylü ihtiyarın başına toplanmış
-"Seni ihtiyar bunak.. Bu atı sana bırakmayacakları , çalacakları belliydi...
Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın....
Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler..

İhtiyar:
-"Karar vermek için acele etmeyin. Sadece "At kayboldu" deyin...
Çünkü gerçek bu..Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar...
Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz.. .
Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.
Arkasının nasıl getireceğini kimse bilemez.." demiş...
Köylüler ihtiyar adama kahkahalarla gülmüşler.
Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş..
Dağlara gitmiş kendi kendine... Ve dönmüş gelmiş yine sahibinin evine...
Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş...
Köylüler, ihtiyar adamın etrafına toplanıp özür dilemişler... .
-"Sen haklı çıktın.. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta
bir devlet kuşu oldu senin için.. Şimdi bir at sürün var.." demişler...
İhtiyar sakin bir ses tonuyla ;
-"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin... Bilinen gerçek sadece bu... Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz.
Bu daha başlangıç.. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur
okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz? .." demiş etrafındakilere. ..
Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan ama, içlerinden ;
-"Bu herif sahiden bunamış.." diye geçirmişler..

Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın
tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi
uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara.... .
-"Bir kez daha haklı çıktın. Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını
uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok..
Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler..
İhtiyar ;
-"Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz. .. O kadar acele etmeyin.
Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu... Ötesi sizin verdiğiniz karar...
Ama acaba ne kadar doğru..? Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan
sonra neler olacağı size asla bildirilmez. ." diye cevaplamış eleştirileri. ..

Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış...
Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye
gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar...
Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkan yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşüp köle diye satılacağını herkes biliyormuş...

MANDALA ÇALIŞMALARI DENEYİN!!!

MANDALA ÇALIŞMALARI DENEYİN!!!

 

Mandala Nedir?
Mandala hemen hemen daire veya merkez anlamına gelir. Belirgin bir şekilde duran merkez noktası etrafına şekiller ve desenler yerleştirilmiştir. Mandala, boyama yoluyla insanı sakinliğe ulaştırır, rahatlatan bir etki yapar. Günümüzde çocuklardan birçok şey bekleyerek onları çeşitli stres faktörleriyle karşı karşıya getiriyoruz. Hafif bir klasik müzik eşliğinde boyanan “Mandala” sonunda çocukların stresleriyle kolaylıkla mücadele edebildikleri, sakinlik ve soğukkanlılık kazandıkları görülmüştür. Mandala çalışmasından sonra çocukların, grup çalışmalarında, gruba uyum sağlamalarında ve dinleme becerilerinde olumlu etkiler görülür. Ayrıca Mandala çocukların kendi yaratıcılıklarını keşfetmelerine yardımcı olurken, dikkat sürelerinin de uzamasını sağlar.

Çocuğa etkisi nedir?
Günümüzde çocuklardan bir çok şey yapmasını isteyerek onları çeşitli stres faktörüyle karşı karşıya getiriyoruz. İşte bu noktada çocuklara “Ben senin için şu an buradayım ve seninle güzel bir şeyler yapmak istiyorum” demekten daha güzel bir şey düşünülemez. Mandala boyamak yoluyla sakinliğe ulaştırır, rahatlatan bir etki yapar. Bu çalışmadan sonra grup çalışmasında, uyum sağlamada olumlu etkiler görülür. Çocukların stresi azalır, çocuklar daha uyumlu hale gelirler. Mandala çalışması dıştan içe veya içten dışa boyanır. Önemli olan sırayı bozmamaktır.


Mandala’ nın gerçek anlamda tanımı ise;

Mandala, Hindistan kökenli dinlerde metafizik veya sembolik bakımdan meta veya mikro kozmosu gösteren şekillere verilen isimdir.

Genellikle daire veya kare şeklinde olan ve herşeyin mistik merkezini sembolize eden mandalalar meditasyon nesnesi olarak kullanılabilmektedir.

Hinduizm'de Siva ve Sakti'nin kozmik dansını, Budizm'de Buda Diyarını veya Buda'nın vizyonunu simgeleyen mandalalar bulunmaktadır.

Budizm'de Mandalalar onu temaşa eden için evrendeki kutsallığın içkinliğini ve aynı kutsallığın kendisindeki potansiyel durumunu hatırlatan önemli işaretlerdir. Budist bağlamda mandalanın amacı insanın acısına onu aydınlanmaya ulaştırarak son vermek ve hakikate ilişkin doğru görüşe ulaştırmaktır.


Size mandala örnekleri de göstermek istiyordum ama resim yüklemeyi beceremedim bir türlü,internetten sayısız çeşidini elde edebilirsiniz arkadaşlar.Hepinize saygı ve sevgilerimle......

 

LEOPAR VE KÖPEK

LEOPAR VE KÖPEK

Adamın biri Afrika'da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş.

 

Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor:


- Şimdi başım dertte, diye düşünmüş minik köpek.

Etrafına bakınmış ve yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış. Bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş:


- Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?

 

Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmış.


- Tam zamanında kurtardım, yoksa bu köpeğe yem olacaktım, diye düşünmüş leopar.

 

Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabileceğini düşünmüş.

 

Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış. Leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna:

- Atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım, demiş. Ancak minik köpek neler olduğunu ve leoparın sırtında maymunla birlikte ve süratle kendisine yaklaştığını fark etmiş.

- Şimdi ne yapacağım, diye düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş. Bunun yerine arkasını leoparın geldiği yöne dönerek, kemikleri kemirmeye de