Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
YAŞAMA DAİR

YAŞAMA DAİR

YAŞAMA DAİR

Hayata nasıl baktığın çok önemli. Baktığın pencere hayattan beklentilerini de şekillendirmekte. Birde hayata neler kattığın boyutu var işin. Etki alanını genişletip, çevrene hangi katkıları sağladığındır, bu bakış. Sosyal kimliğinle, bakıldığında görünen portrendir, sen olan. Her renkten bakan insanın ortak gördüğü bir tuval gibi duruş sergileye bilmek. Belki de rol model olmaktır, idealizmin son noktası. Ötekileştirmeden, ortak payda da bulunabilmek gibi. Kimden ne faydamız var değil, kime ne faydamız var diyebilmeliyiz, gönül adamı olmak adına. Mevlana gibi, 

Ben,
İnsanlara faydam dokunsun diye bu dünya zindanında kalmışım.
(Yoksa) hapishane nerede, ben nerede?
Kimin malını çalmışım?   diyebilmeliyiz, tüm varlığımızla, kabullenebilirlik basamağının son noktasında.

 Eğitim öğretim yılımız başarı, mutluluk ve huzur getirsin.

 

 

Yaşama Dair.doc

GERÇEK BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

GERÇEK BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

 

                                  GERÇEK BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

(BAŞARTMAK)

 

Sevgili Saffet KAYA dan dinlemiştim.

Civciv üretim tesislerinde yumurtadan çıkan civcivleri taşıma kasalarına koymadan önce yürüyen bir bandın üzerine bırakırlarmış. Banttan atlayanları alır, atlayamayanları da bandın sonundaki yok etme - kıyma makinesinde yok ederlermiş. Burada çalışan bayanlar bu duruma üzülmüş olacaklar ki elleriyle banttan atlayamayan civcivlere dokunmaya başlamışlar. Dokundukları civcivlerin harekete geçip banttan atladığını gözlemlediklerinde banttan atlayamayan bütün civcivlere dokunmaya başlamışlar.

 

Süreç devam ederken gözlenebilir olumsuzluklar yapılan müdahalelerle olumluya çevrilebiliyorsa, süreci yaşayandan ziyade, ona etki edenin katkısı daha önemlidir.  Bu davranışı ölçme ve değerlendirme açısından “başartmak”  diye nitelendirebiliriz.

 

“Başartmak” kavramına örnek olacak bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir lise düşünün! Mezun olan öğrencilerinin tamamı dört yıllık lisans programlarına yerleşsin. Robert koleji gibi, Galatasaray Lisesi gibi okulları geride bırakarak Türkçeden Türkiye altıncısı olsun… Bu başarıyı ayakta alkışlamak gerekmez mi? Tabi ki alkışlamalıyız. Hem de yürekten.

 

Sapanca Anadolu Lisesinden bahsediyoruz. 2009 / 2010 eğitim döneminde elde edilen bir başarıdır bu. Kendi haline sürecin devam ettiği bir kurumda sınava hazırlanamayan öğrenciler başarılı olamazken iyi hazırlanan öğrenciler de iyi dereceler elde edeceklerdi. Bir kısmı başarmış, bir kısmı da başaramamış olacaktı. Ne olmuştu bu okulda? Bu nasıl bir eldi ki bandın üzerinde yürümeye çalışan herkesi uçurabiliyorlardı? Neler yapılmıştı ki bu başartma elde edilmişti?

 

Bu sorulara verilen ilk cevap, “biz görevimizi yaptık” oldu. “Nasıl” sorusuna gelen cevaplar oldukça etkileyiciydi.

  • İşimizi severek yapıyoruz.
  • Olumsuzlukları görmek yerine, hep olumlu tarafları ön plana çıkarıyoruz.
  • Güven ortamı içerisinde ekip çalışmaları yapıyoruz…

 

Somut örnekler istediğinde ise, son bir ayda öğrencilerin öğretmenler tarafından kampa alındığını, bu süre içerisinde öğretmenlerin bir kaçının evlerine gitmeyip, öğrencilerle birlikte kaldığını, her öğretmenin danışmanlık yaptığı bir grup öğrencisinin olduğunu, maddi durumu iyi olmayan öğrencilere öğretmenlerin ve aile birliğinin oluşturduğu fondan yardımlar yapıldığını, hatta bu öğrencilerden mezun olup üniversitelere kayda gidenlerin cebine öğretmenleri tarafından hatırı sayılır paralar koyulduğu öğrendiklerimizden bazıları.

 

Bir öğretmen düşünün, öğrencilerini motive edebilmek ve zinde tutabilmek için akşamları telefonla arasın, bir öğretmen düşünün bütün öğrencilerinin sınav sonuçları açıklanır açıklanmaz sonuçları değerlendirip, öğrencilerini arayarak kazanabilme pozisyonlarını görüşsün. Ayrıca bir okul müdürü düşünün, tüm personelinin heyecanını, ekip ruhunu sürekli kılabilsin.

KZE OLDUĞUM BİLİNMELİ MİYDİ?

KZE OLDUĞUM BİLİNMELİ MİYDİ?

     KZE OLDUĞUM BİLİNMELİ MİYDİ?

Görev yaptığım Sapanca Alaçam İlköğretim Okulunda 14/15 Mayıs tarihlerinde Öğrenen Lider Öğretmen semineri yapıldı. Eğitmen olarak okulumuza Meziyet Hocam, Arzu CAR hocam ve Elif VATANSEVER hocam katıldılar. Bende aynı tarihlerde Balıkesir Erdek te görevliydim. Okulun atmosferini tlf la almaya çalışıyordum. Bu sabah okulun bahçesine girdiğimde öğretmen arkadaşların yüzlerindeki sevinç ve teşekkür beni oldukça onurlandırmıştı. Gerçek atmosferi artık görebiliyordum.

 

SEVGİLİ HOCALARIMA,

EMEKLERİ VE SAMİMİYETLERİ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.

 

            Burada sizlerle şu anaktedu paylaşmak istiyorum.

 

            Öğretmenlerimizden biri odama gelerek bana eğitim için teşekkür etti ve…..

-          Hocam çok teşekkür ediyorum, gerçekten çok etkili bir seminerdi. Ben hayatımda hiç böyle bir çalışmaya katılmamıştım.

-          Ne kadar güzel, böyle düşünüyor olmanız beni çok sevindirdi.

-          Ne demek hocam, gerçek bu, keşke daha önceleri bizler adına bu semineri talep etseydiniz.

-          Bende bunu çok isterdim.

-          Veysel Bey ancak senin adına çok üzüldüm.

-          Neden hocam?

-          Seminer vermeye gelenler o kadar kaliteli insanlardı ki, ağzım açık dinledim. Senin katılamamış olmam gerçekten beni çok üzdü

-          Nasıl yani?

-          Senin seminer çalışman için başka bir ile gittiğin tarihe denk gelmesi ve senin katılamamış olmana üzüldüm. Tam senlik bir seminerdi. Senin yaptığın şeylerin hepsi burada vardı.

-          Böyle düşünmenize çok sevindim….

                        Yan masada oturan dostum, meslektaşım Ali KARA gülmeye başlayınca, öğretmen arkadaş Ali Beye dönerek, konuşmaya başladı. Aralarında şöyle bir diyalog geçti.

 

-          Neden gülüyorsunuz hocam, gerçekler bunlar?

-          Hocam, siz Veysel Beyin nerede olduğunu biliyor muydunuz?

-          Balıkesir de seminerde değil miydi?

-          Evet, oraya ne seminerine gitti?

-          Bilmem sürekli bir yerlere gidip duruyor zaten.

-          Hocam Veysel Bey işin membaından geliyor. Kısaca anlatayım. Bizim seminerde görevli olan hocaların yaptığı işi yapıyor.

-          Nasıl yani!!

-          ……

 

KONULARI DRAMA İLE İŞLEME ÖRNEKLERİ - 6

KONULARI DRAMA İLE İŞLEME ÖRNEKLERİ - 6

KONULARI DRAMA İLE İŞLEME ÖRNEKLERİ-5

KONULARI DRAMA İLE İŞLEME ÖRNEKLERİ-5