Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
İletişim Etkileşim Alıştırmaları (1. Oturum)

İletişim Etkileşim Alıştırmaları (1. Oturum)

Sevgili Öğrenme yoldaşlarım bu günden itibaren; Yaratıcı Drama Liderliği/Eğitmenliği Sürecinde Hazırlamış ve uygulamasını yaparak raporlaştırdığım "Okuduğunu Anlamaya ve Söz Varlığını Geliştirmeye Yönelik olarak Yaratıcı Dramanın Yöntem Olarak Kullanılması" isimli proje...

Papatyaya sorulan "seviyor mu, sevmiyor mu?" sorusuna dair...

Papatyaya sorulan "seviyor mu, sevmiyor mu?" sorusuna dair...

Papatya ya sorulan "seviyormu sevmiyormu) soru (www.dil-ibircare.org tan)
Günlerden bir gün, evrenin bir noktasında, küçük bir tırtıl gözlerini hayata açmış. Doğal içgüdüleri ile hemen beslenmeye başlamış. Ne bulursa yemiş. Bir süre sonra, yeterince büyüdüğünde, kendine güvenli bir yer bulup, bir koza örmeye başlamış. Bu kozanın içinde geçirdiği uzunca bir sürenin sonunda da, rengarenk kanatlı bir kelebek olup çıkmış.

Minik kelebek, uçabiliyor olmanın da verdiği mutlulukla uçmaya başlamış. Dağlar tepeler aşmış, ormanın her yerini dolaşmış. Derken bir vadiye gelmiş. Rengarenk çiçeklerin bulunduğu bir vadiye. Etrafına şaşkın şaşkın bakarken, vadinin öbür ucunda bir papatya görmüş. Bir anda afallamış. Ne düşüneceğini, ne yapacağını bilememiş. içinden "Ne muhteşem bir çiçek" diye geçirmiş. Ve vakit kaybetmeden yüzlerce renkli, hoş kokulu çiçeğin üzerinden geçip doğruca onun yanında almış soluğu.

"Merhaba" demiş papatyaya, "sizi uzaktan gördüm ve yanınıza gelmek istedim.". Nazlı papatya şöyle bir bakmış konuğuna ve "Merhaba" demiş, "ben de yalnızlıktan sıkılmıştım zaten." Ve konuşmaya başlamışlar. Kelebek ona hayat hikayesini, nerede dünyaya geldiğini, geçtiği ormanı, tepeleri anlatmış.

Papatya da ona kendinden bahsetmiş. Birbirlerinden gerçekten hoşlanmışlar. Kelebek bütün zamanını papatyayla geçirmiş. Gece olunca beraber yıldızları ve ateş böceklerinin danslarını seyretmişler. Gündüz olunca kelebek, kanatlarıyla papatyayı güneşin yakıcı ışınlarından korumuş. Minik kelebek papatyayı çok sevmiş. O kadar çok sevmiş ki, bir türlü onun yanından ayrılamamış. Papatyanın da onu sevip sevmediğini merak ediyormuş. Ama cesaret edip de bunu papatyaya söyleyememiş bir türlü. Onu kırmaktan, incitmekten, bu yüzden kaybetmekten korkmuş. Papatya da kelebeği çok sevmiş ama o da bir türlü söyleyememiş sevgisini. Duygularının karşılığının olmayacağından, bu yüzden kelebeği kaybedeceğinden korkmuş. Böylece iki sevgili yan yana ama sevgilerini paylaşmadan sürekli sohbet etmişler.

Böylece saatler saatleri kovalamış. Günler geçip de, kelebek artık zamanı kalmadığını, gücünün tükendiğini anlayınca, papatyaya dönmüş ve; "Üzgünüm ama senden ayrılmam gerekecek" demiş. Papatya buna bir anlam verememiş. "Neden" demiş. "Yoksa benim yanımda mutsuz musun?". "Hayır" demiş kelebek. "Bilakis, sen benim hayatıma anlam kattın. Fakat biz kelebeklerin ömrü sadece üç gündür. Ve ben de ömrümü tamamladım. Artık kelebeklerin hiç ölmediği bir yere gitmeliyim."

Papatya bu duruma çok üzülmüş ama yapacak bir şey yokmuş zaten. Kelebek artık hiç gücünün kalmadığını, daha fazla tutunamayacağını fark ettiğinde, son bir gayretle papatyaya "Sevi seviyorum" diyebilmiş ancak. Papatya donakalmış. Sadece "Bende..." diyebilmiş kelebeğin arkasından. Ardından da gözyaşlarına boğulmuş.

11 Mayıs 2012 Cuma 01:28 5 Yorum

KÖSTEBEK(SINIF BÜLTENİMİZ)

KÖSTEBEK(SINIF BÜLTENİMİZ)

İLK SAYISINI ÇIKARDIĞIMIZ SINIF BÜLTENİMİZİ SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEDİM...KÖSTEBEK-1.jpgKÖSTEBEK-2-3.jpgKÖSTEBEK-4.jpg

SORUNLARI TAŞIMAK

SORUNLARI TAŞIMAK

İki keşiş yolda giderlerken, su birikintisinden karşıya geçmek için
bekleyen genç bir kadın görürler. Keşişlerden biri, genç kadını
kucakladığı gibi suyun öteki tarafına bırakır.
Ötekisi; arkadaşının bu davranışına hayretle bakar. Hoş karşılamaz,
farklı yorumlar,hatta içten içe ona kızar, yaklaşık bir kilometre
yürüyünce daha fazla dayanamaz ve arkadaşına hışımla döner:
- Sen!! Böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz keşişiz!! Bırak bir kadını
kucaklayıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile yasaktır!!.
Öteki keşiş oldukça sakin karşılık verir:
- Ben o genç kadını bir kilometre geride bıraktım. Sen? Sen ise hala
onu taşıyorsun.


Biz de böyleyiz, karşılaştığımız olaylar var,insanlar var,onlarla
ilgili olarak yaptığımız yorumlar var...
Hayatınızla ilgili yaşadığınız sorunlara nasıl baktığınız ve
ne yorum yaptığınız aslında geleceğinizi de belirliyor.
 
Sorunları kendinize yük olarak mı görüyorsunuz
yoksa çözümlenmesi gereken problemler olarak mı?
Beyninizde mi taşıyorsunuz, kucağınızda mı?

Beyninizde gereksiz yere soru ve sorun taşıyorsanız hemen belirteyim ki,
beyniniz, bir sorunla başa çıkmak için
veya bir travmayı atlatabilmek için
en az 4000(dört bin) ile 6000(altı bin) sinir hücresini yani nöronu yok ediyor.
Bu yok olan hücrele
Hayat

Hayat

hayat
bazen isteklerine erişememek,
vazgeçmek ama kopamamak,
gülümsemek ama gülememek,
ağlamak ama ağladığını belli etmemek,
sevmek kimi zaman ama sevdiğini söyleyememek,
sevilmek ama seni seveni sevememek,
kızmak ama kızdığını incitememek,


Hayat... Biz gelecek için plan yaparken başımızdan geçen olaylar zinciri...
Hayat...Daha
iyi olsun diye çalışıp çabalarken hızla geçen zaman dilimi...
Hayat...Günlük işlere dalıp o yoğunlukta geri kalan kısmı yaşamayı unuttuğumuz kavram...
Hayat...Paran, sağlığın ve huzurun varsa güzel, yoksa yandı gülüm keten helva...
Hayat...doğumla ölüm arasındaki çizgi..

(facebook edebiyat kulüünüden alıntıdır.)