Ev Ödevi
“Bakalım ne kadar sabırlısınız?”
Artık okulun dağılma vakti gelmişti. Okulun koridorlarında dolaşırken sınıflardan gelen seslerden ders işlenmediği anlaşılabiliyordu. Bazı sınıflardan ise Öğretmenlerin sesleri en yüksek seviyede duyulmaya başlamıştı.
- Hadi şimdi de Ödev defterlerinizi çıkartın.
Öğrencilerden; “Ama öğretmenim ne güzel ders işledik bugünde ödev vermeseniz olmaz mı? Servis eve çok geç gidiyor yorgun oluyorum verdiğiniz ödevleri yapamıyorum.” sesleri geldi.
Öğretmen söylenenleri duymamazlıktan geliyor. Nasıl duysun ki, öğrenci velileri ders vermeyen öğretmeni beğenmiyorlar, diğer öğretmen arkadaşı ile kıyaslamaya başlıyorlar.
- Yarın yapmanız gereken ödevleri yazmaya başlayın, ben de tahtaya yazacağım.
- ÖDEV; Türkçe kitabından 65., 66., 67., 68., 69. sayfalar okunacak, okuduğunuz parça ile ilgili en çok beğendiğiniz yerler defterlerinize el yazısı ile yazılacak. “Yarın hepinize tek tek okutturacağım.” Öğretmenin sözlü uyarısı hemen ardından geliyor.
- ÖDEV; matematik kitabının 45. sayfasındaki toplama alıştırmaları sonuçları mavi kalemle yazılacak, 65. sayfasındaki çıkarma alıştırmaları sonuçları kırmızı kalemle yazılacak 54. sayfadaki 1., 2., 3., 4., 5. problemler yapılacak. Verilen, istenen, çözüm, sonuç, bölüm başlıkları kırmızı kalem ile yazılacak, sonuç mavi kalemle yazılacak.
Öğretmenim, benim kırmızı kalemi yok ne yapayım? Benim de yok öğretmenim mavi kalemle yazsam olur mu? Öğretmenden hemen çözüm geliyor. “Boya kalemleriniz de mi yok? Onlarla yazın, isterseniz çözümü bulursunuz.”
- ÖDEV; bu haftayla ilgili iki şiir bulunacak, bulduğunuz şiirler ayrı ayrı renkli kâğıtlara, renkli kalemlerle yazılacak. Şiirin bir tanesi ezberlenecek, öğretmende biraz önceki aynı uyarı tekrar geliyor “Yarın hepinize tek tek okutturacağım.” Haa…!
Öğretmenim; kağıtlar ne renk olsun? Hangi renk kalemle yazalım? Bizim evde renkli kâğıt yok beyaz kâğıda yazsam olur mu?
Bu sorular sorulurken, öğrencilerin kendi aralarındaki gizli çekişmelerde ortaya çıkıyor…
Bizim evde her renk kağıt ve kalem var ablam ile abimde yardım ederler? Yaşasın ödevlerimin bir kısmını onlar yaptılar mı çabucacık biter. Matematik ödevler mi babam yapar, şiirleri annem yazar, bana da şiiri ezberlemek kalır. Çocukların planlarından bazıları da bunlar.
- ÖDEV; ceza olarak da, size verdiğim hikâye kitaplarından on sayfa okunacak. Tamam mı? Anladınız mı?
“Bu nasıl olur?” diyeceksiniz, kitap okumanın da cezası olur mu?
Ertesi gün bu ödevler nasıl kontrol edilecek? Öğrencilere neler söylenecek? Yoksa derse başlamadan ilk beş dakikada şöyle imzalanıp geçilecek mi? Yanlışlar düzeltilmezse öğrenme nasıl gerçekleşmiş olacak?
O zaman ne yapmalı? Sanırım ev ödevi ile ilgili yapılan çalışmalara bakmak gerek…
…
Eğitim öğretim yaşamımızın vazgeçilmezlerindendir hani ödevler. Hep varlardır hep de öğrencilerin önyargılarının kaynaklarındadır hani. Ödevlerle ilgili olarak yapılmış en son tarihli araştırmanın sonuçlarından bazı bölümleri paylaşmak istedim sizlerle. Dr. Atilla DEMİRBAŞ”ın 2011 yılında ödev konusunda yapmış olduğu bir araştırmanın bazı bölümlerinden alıntılarla. Aslında okurken bir yandan da bizdeki ödevleri düşündüm. Bizler neler yapıyoruz, neler düşünüyoruz bu konuda… Dr. Atilla DEMİRBAŞ 2011 yılında ödev konusunda yapmış olduğu bir araştırmanın bazı bölümlerinden alıntılar;
Ödev okul yaşantısının bir parçasıdır. Öğrencilik yapmış olan herkesin ödev konusunda söyleyeceği bir şeyler mutlaka vardır. Ev ödevi, her ne kadar öğretme ve öğrenme sürecinin önemli bir parçasıysa da okullar, öğrencilerin okul dışında da oyun oynama dinlenme ve fiziksel aktiviteler için zaman harcamalarının önemli olduğunun bilincinde olmalıdırlar.
Ödevler aynı zamanda eskiden beri önemli bir tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmalar ödevin faydalı olup olmadığı, veriliş sıklığı, miktarı ve ödevler konusunda öğretmenin neler yapabileceğiyle ilgilidir. Ödeve taraftar olanların yanı sıra ödevlere karşı olanlara da rastlanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde ödeve verilen önemin 30 yıllık dönemler itibarıyla değiştiği görülmektedir. 1940’lı yıllarda ödevlere verilen önem azalmış iken 1957’de Sovyetler Birliği’nin uzaya ilk uyduyu göndermesi Amerika Birleşik Devletleri’nin eğitim konusunda radikal atılımlar yapmasına neden olmuştur. Ödevlerde bu gelişmeden nasibini almıştır.
Türk eğitimi sisteminde de ödev konusunun zaman zaman ele alındığı görülmektedir. Ödev konusunda yasal düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı 1989 yılında yaptığı bir değişiklikle ilkokulların ilk üç sınıfında ev ödevini kaldırmış ve 4 ve 5.sınıflarda ise günlük bir saate indirmiştir (Resmî Gazete, 23 Ekim 1989). Ödev konusunda eğitim sistemimizde kavram yanlışlıklarına rastlanmaktadır.
2006 yılında ilköğretim okulları yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle performans ödevleri şeklinde bir tanıma gidilmiştir (Resmî Gazete, 2 Mayıs 2006). 2007 yılında ise performans ödevleri performans görevleri şeklinde değiştirilmiştir (Resmî Gazete, 20 Ağustos 2007). Performans görevleri öğretmen rehberliğinde yapılan çalışmalar olarak tanımlanmıştır. Evde yapılan bir çalışma değildir. Dolayısıyla bu tür çalışmaları ödev kapsamına almak doğru değildir.
Bu noktada şu soru geliyor aklıma, acaba aynı ödevlerle performans görevi veriyor muyuz? Yoksa ödevlerimizi performans ölçmeye yönelik olarak yapılandırdık mı…
İlköğretim kurumları yönetmeliğinde ödevlerle ilgili bir takım mevzuatın olduğu görülmektedir.
MADDE 38 – Herhangi bir nedenle sınavlara katılamayan, proje ve performans görevini zamanında teslim edemeyen öğrencinin durumu velisine bildirilir. Veli, öğrencinin bunlara katılamama veya zamanında teslim edememe gerekçesini, en geç beş iş günü içinde okul yönetimine yazılı olarak bildirir.
MADDE 40 – Öğretmenler; sınavların yapıldığı, proje ve performans görevlerinin ise teslim edildiği tarihten başlayarak en geç on gün içinde sonuçlarını öğrencilere bildirir. Varsa yapılan ortak hataları sınıfta açıklar. Ölçme ve değerlendirme araçları, incelenmek üzere öğrencilere dağıtılır ve inceleme sonrasında geri alınarak bir öğretim yılı saklanır. Projeler, öğrencileri bu çalışmalara özendirmek amacıyla sınıfın veya
okulun bir yerinde sergilenir" (Resmî Gazete, 10-7-2010).
Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen Öğretmenlik Mesleği Genel ve Özel Alan Yeterlilikleri içerisinde öğretmenlerde aranılacak bir takım yeterlilikler belirlenmiştir. Bu göstergeler şunlardır;
1. Ders planında ne tür ödev vereceğini belirtir.
2. Öğrencilerine ödev verirken ve sınıf dışı çalışmalar yaptırırken hem onların hem de çevrenin gereksinim ve olanaklarını dikkate alır.
3. Öğrencinin çalışmalarını kontrol eder (proje, ödev, vb). (Öğretmen Yetiştirme ve Genel Müdürlüğü, 2008).
Pekâla, ödev ya da performans görevini öğrenciye veriyoruz da neyi ne kadar değerlendiriyoruz? Mesela kontrol ediyor muyuz yoksa “Kimler yaptı?, Otur, tamam…” yetiyor mu bize… Gerçi ne gerek var ki değerlendirmeye, nasılsa velilerin yaptığını biliyoruz… Peki, acaba neden veli yapıyor?
Hazırlık ödevleri: Gelecekteki derslere öğrencileri daha iyi hazırlamak için bir konuda temel bilgi kazandırır. Örneğin, okuma ve geometrik şekillerin toplanması gibi Geliştirme Ödevleri. Öğrencilerin kişisel bilgi ve hayal güçlerini geliştirmesini teşvik eder. Geliştirme ya da bütünleştirme ödevleri öğrencinin birçok beceriyi tek bir ürün için kullanmasını gerektirir Ödevler bir kitabın özetinin yazılması, yerel haberlerin araştırılması veya internetten bazı bilgilerin bulunması gibi şeyler olabilir.
Şimdi bu noktada uzun vadeli planlar geldi aklıma. Hani “Akış ve Ritmin Sürekliliği” modülünde sözünü ettiğimiz 40” yerine dönemlik hatta yıllık planlamalarımız. Bu kadar uzun vadeli düşünüyor muyuz ilk ders zili çalarken…
Ödevlerin diğer amaçları sınıftaki öğretimi destekler ya da büyütür. Örneğin, ödevler çocuk ve veli arasındaki iletişimi artırmakta kullanılabilir. Okul idaresi tarafından verilen direktiflerin uygulanmasında ya da istenmeyen bir vaka olarak öğrencileri cezalandırmada kullanılabilir.
Ödevler seyrek olarak sadece bir amaca hizmet eder. Gerçekten çoğu ödev birden fazla amaca hizmet eder. Bu farklı amaçların yanı sıra ödevler farklı beceri alanlarının kullanılmasını gerektirebilir. Öğrencilerden okumaları, yazılı dokümanların özetlerini çıkarmaları istenebilir. Yazılı ödevler tamamlandıklarını gösteren kanıtlara sahiptir.
Ödevleri verirken bireysel mi düşünüyoruz yoksa hiç şube öğretmenler kurulunda kararlaştırılan ödevimiz oldu mu acaba?
Egzersiz çalışmaları mekanik tekrarlayan çalışmalardır. Hece çalışmaları bu tür çalışmalara örnektir.
Ödevlerin bireyselleştirilmesindeki ölçü öğretmeninin ödevleri her öğrencinin ihtiyaçlarını karşılama becerisine bağlıdır. Bu da bir ödevin tüm sınıfa ya da sınıftaki bir grup öğrenciye verilmesine bağlıdır. Ödevlerin seçim ölçüsü ise ödevin zorunlu ya da gönüllü olmasına bağlıdır. Zorunlu ödevler kapsamında öğrencilere ödevlerin hangi bölümlerinin tamamlanacağına dair takdir yetkisi verilebilir.
Hadi bakalım, şimdi de öğrencilerin kendi kendilerine çalışmalarını değerlendirmesi(özdeğerlendirme) çıktı karşımıza… Ne kadar gerçekçi olabilirler, biz ne denli güvenebiliriz onlara, hem acaba değerlendirme esaslarını hazırlarken onlar da var mıydı?
Ödevlerin tamamlanma süresi farklı olabilir. Çoğu ödev bir gecelik ya da ertesi derse kadardır. Bazı ödevler için birkaç hafta süre verilebilir. Ödevler sosyal içeriklerine göre de farklılık gösterebilmektedir. Bazı ödevler öğrencilerin diğer insanlardan bağımsız olarak tamamlamaları gereken ödevlerdir. Öğrencinin diğer insanlarla özellikle ailesiyle iletişime girerek yaptığı ödevlere çok sık rastlanmakta ise de öğrencinin bireysel
gelişimini görebilmek için bireysel hazırlayacağı ödevler önem kazanmaktadır.
…
Ödevlerin olumlu etkilerinin yanı sıra olumsuz etkilerin de olduğu ileri sürülmektedir. Hatta okullarda ödevlerin kaldırılmasına yönelik kampanyalar yürütülmektedir. Ödevlerin öğrencilerin bireysel farklılıklarını göz ardı ettiği, öğrencilerin hem duygusal hem de fiziksel olarak yorulmalarına neden olduğu ve sosyal faaliyetlere ya da boş zaman etkinliklerine zaman ayıramadıkları yönünde eleştiriler yapılmaktadır. Oysa sosyal aktiviteler yoluyla da öğrenciler birçok hayat becerisi kazanabilir. Bu nedenle öğretmenlerin ödev verirken sınıf düzeyine göre ödevlerin miktarına ve harcanması gereken zamana dikkat etmesi gerekir. Ödev sürecine ailenin katılması da bazı sorunlara yol açmaktadır. Bazen ailelerin çocuklarını ödevlerini tamamlamaları için zorladıkları görülmektedir. Ya da bazı aileler ödev konusunda bilgi sahibi değillerse bundan rahatsız olmaktadırlar. Bazı ödevlerin ise çocukların yaşlarına ve beceri düzeylerinin hayli üstünde oldukları görülmektedir. Bazen ödevlerin olumlu ve olumsuz etkileri aynı anda ortaya çıkabilmektedir. Örneğin ödevler öğrencilerin çalışma alışkanlıklarını geliştirirken aynı zamanda boş zaman etkinlerinin yapılmasını engellemektedir. Bazı ödev türleri olumlu etkilere neden olurken bazı ödev türleri olumsuz etkilere neden olmaktadır. Bu etkileri en aza indirmek öğretmenin elindedir. Ödevlerin öğrencileri kopyacılığa ve hırsızlığa teşvik ettiğini ileri sürenler de mevcuttur. Ödevlerle öğrencilerin başarıları arasındaki ilişki açık değildir.
Ödevlerimizin öğrencilerimiz üzerindeki etkisi nedir? Ödevler bizler için disiplin aracı mı? Peki disiplin mi düzeni sağlar yoksa düzen mi disiplini?
Bu konuda yapılan araştırmalar sonucunda kesin kanıtlar elde edilmiş değildir. Bazı çalışmalar belirli şartlarda ve belli öğrenci grupları için pozitif etki gösterirken, bazıları ya etkisiz kalmakta ya da negatif etki göstermektedir (Kohn 2006). Üst sınıflarda okuyan öğrencilerin daha alt sınıflarda okuyan öğrencilere göre ödevlerden daha fazla yarar sağladıkları bazı çalışmalarda ortaya konmuştur. Bunun sebebi olarak ilk sınıflardaki öğrencilerin çabuk dikkatlerinin dağılması ve daha az etkili çalışma alışkanlıklarından kaynaklanabilir (Cooper,1989). Düşük gelire sahip ailelerinin çocuklarının ödevler için daha dezavantajlı oldukları bunların bilgisayar, internet gibi araçlara sahip olmadıklarının yanı sıra ödev için aile yardımlarından daha az yararlandıkları bu nedenle ödevlerden daha az yararlanabildikleri ileri sürülmektedir (Mc Dermott, Goldmen ve Varenne 1984). Öğrenme güçlüğü çeken çocuklar için ödev, gözetim ve denetim altında yapmaları koşuluyla faydalı olabilmektedir (Cooper ve Nye 1994).
…
- Öğretmenler ödevlerin planlamasında özellikle ödevlerin teslim zamanı konusunda öğrenci görüşlerini almalıdır.
- Öğretmenler ödevleri mutlaka kendileri kontrol etmelidirler.
- Öğretmenler kontrol ettikleri ödev hakkında öğrenciye geri bildirimde bulunmalıdırlar.
- Birinci ve ikinci sınıflara giren öğretmenler, öğrencilerine 15-20 dakika içinde yapabilecekleri ödevler vermeli, beşinci sınıflar için bu süre 40-60 dakika arasında olabilir.
- Öğretmenler öğrencilerin yaşadıkları yerleşim yerinin özelliklerini ve aile durumlarını ödev verirken dikkate almalıdırlar.
- Öğretmenler ödevleri değerlendirmek için bir ölçek kullanmalıdırlar.
- Öğretmenler ödevleri hangi kriterlere göre değerlendireceklerini öğrencilerine bildirmelidirler.
- Ödevler öğrencilerin gelişim düzeylerine uygun olmalıdırlar.
- Öğretmenler verdikleri ödevlerin eğlendiricili olmasına dikkat etmelidirler.
- Öğretmenler sınıfta bitmeyen konuları ödev olarak öğrencilerine vermemelidirler.
- Öğretmenler, çocukların ödevlere karşı tutum ve ilgilerini velilerden öğrenmelidirler.
- Öğretmenler verdikleri ödevlerin günlük hayatla ilişkili olmasına dikkat etmelidirler.
- Öğretmenler zaman zaman öğrencilerine seçebilecekleri ödevler vermelidirler.
- Ödevler görsel olarak öğrencilerin ilgisini çekmelidir. (Fotokopi şeklinde ödev verilmemeli).
- Ödevlerde bulmaca, bilmece gibi unsurlara da yer verilmelidir.
Ödevlerimizi kendimize ödev verdiğimizi düşünürsek; kimi, neyi ve nasıl değerlendiririz? Ödevimiz ödev olsun… Siz ne dersiniz?
Kaynakça;
http://old.mku.edu.tr/image/egitimfak/file/kitaplar/kitap%2016.pdf
Ek 11.12.2014
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...