24-26 ŞUBAT 2012 ÇANKIRI
İlk Eğitimlerimizden İki Yıl Sonra Çankırı
Tüm katılımcılar biz okula vardığımızda öğretmenler odasında birlikte kahvaltılarını yapmışlar, çaylarını yudumluyorlardı. Eğitim vereceğimiz yere geçtiğimizde, her şey bizim istediğimizden çok daha güzel hazırlanmıştı. Eğitime başlayacağımız merhaba diyeceğimiz sırada okul müdürü ve yardımcısı bir dakika dediler. Eğitimcilere hoşgeldiniz diyerek, birer çiçek verdiler. Bu şaşkınlıkla çalışmaya başladık. Saygı, güven, samimiyet ilk dakikalarda kendini gösterdi. Her bölümde katılımcılar paylaşımda bulunuyor, çalışmalara etkin bir şekilde katılıyorlardı. Katılımcılar arasındaki samimiyet bizi de kaplamıştı bazı bölümlerde katılımcıların gözlerinden, yüz ifadelerinde ve sözlü ifadelerinden kendileri ile yüzleştiklerini görebiliyorduk. İlk gün ilk dakikalarda öz eleştiriler gelmeye başlamıştı. Olumlu ifadeden sonra olumsuz bir olay, bir durum paylaşıldığında bunu nasıl olumlu olarak ifade edebiliriz diye ikazlar başlamıştı.
Yılmaz öğretmen, Anlatılanlardan sonra önce kendimi, sonra da okul açısından neleri nasıl yaptığımızı düşündüm. Sorular birbirini kovalıyordu. Soruların azaldığını her şeyi yoluna koyduğumu düşünüyordum. Öyle olmadığını gördüm. Çoğalan sorulara yanıt aramaya başladım.
Fatma öğretmen, Artık karşımda bir ayna olduğunu hep hatırlayacağım ve kendimi görmeye devam edeceğim. Sınıfa girdiğimde onlara sinirlendiğimi onlara hissettirmeyeceğim.
Zülfinaz öğretmen, Heyecanlı ses tonuyla; oğlunun çalışma masasında gördüğü bir yazı ile başladı, sözlerine . “Duyarsam unuturum. Görürsem hatırlarım. Yaşarsam öğrenirim.” Bu da neymiş diyerek önemsemeden okumuştum. Bu eğitimden sonra bu sözlerin ne kadar anlamlı olduğunu öğrendim. Sanırım bu sözleri sınıfıma taşıyıp, uygulamaya geçirilmesi olacak.
Paylaşımınız için teşekkürler.
Havva Demirdağ, Abdullah Berberoğlu, Ceyhun Tuncer, Oğuz Öztürk, bir başka eğitim hikayesinde buluşmak dileğiyle, destekleriniz ve paylaşımlarınız için teşekkür ederim.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...