Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Balıkesir'den Babalar Gününe Açılan Pencere 4 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Balıkesir'den Babalar Gününe Açılan Pencere

Balıkesir’den Babalar Günü’ne Açılan Pencere Hikâyesi

Bazı şeyler bir solukta yazılır ve sonra hiçbir şeyi düzeltmek istemezsiniz ya işte bu da öyle bir yazı…

Uzun bir aradan sonra Balıkesir’e bir günlük bir çalışma için yolculuk, aynı düşünce ile yan yana yürüdüğünüz dostlarınızla tekrar birlikte olmak.

İstanbul’dan yola çıkış, araba vapuru ile Yalova’ya geçiş bu sırada denize bakarak çay, kahve sefası. Vapurun denizde çıkardığı müziğin eşliğinde anılara dönüş… Yol boyunca geçtiğim yerlerdeki dostlarla  “Ben neredeyim? Biliyor musun?” sorusu ile başlayan kısa telefon görüşmeleri…

Balıkesir’e ulaşınca otogardan belediye otobüsü ile toplu taşıma merkezine, oradan Milli Kuvvetler Caddesi’ndeki otele. Sipariş ve tavsiye üzerine “Köfteci Şaban” da Hisar ayranı ile ziyafet.

Eğitimin yapılacağı okula gidilmesi ve eğitim ortamının ertesi gün için hazırlanması. Şehri tanımak için arka sokaklarda duvar kenarına dizilmiş hasırdan yapılmış oturaklara oturup arka arkaya demli çayı yudumlarken, ayakkabı boyacısının radyosundan duyulan sanat müziği eşliğinde, kaç zamandır yaptırmadığım, ayakkabılarımı boyatmak, ayakkabıcıyla sohbet etmek.

Akşam arkadaşlarla sohbet ve ertesi günkü eğitimin planlaması. Birden yağan şiddetli yağmurun sesi ile güzel uykudan feragat edip, yataktan fırlamak. Sabahın güzel ışıkları ile güzel insanlarla eğitime başlanması. Katılımcıların çoğu genç ve hepsi rehber öğretmenler.

Öğlenden sonraki ilk oturumun sonunda araya çıkacağımız sırada deneyimli katılımcılarımızdan biri; “Bir deneyimi mi paylaşmama izin verir misiniz?” der…

Mesleğimin ilk yıllarında;

Dersim o gün, o sınıfa beşinci ders saatinde idi. Sınıf yoklamasını yaptım. Sınıf tam kadro derste hatta ilk dört derse gelmeyen öğrenci bile sınıfta… İlk yılların verdiği heyecan, özgüven ile başladım dersimi anlatmaya. Bir zaman sonra en arkadaki duvar dibindeki sırada oturan erkek öğrenci, sıranın üzerinde, kafasını kollarının üstüne koymuş uyuyor. Derse devam edeyim belki kalkar düşüncesiyle anlatmaya devam ettim. Öğrencinin durumunda değişiklik olmaması beni sinirlendirmeye başlamıştı. Daha fazla bu duruma seyirci kalamazdım. Öğrencinin yanına hızlı adımlarla gittim elimi omzundan tutup hızla sarsarak uyandırdım. Kafasını kaldırdı, gözlerini açıp suratıma baktı. Burasının otel olmadığını çok uykusu varsa gidip evinde uyumasını sert bir ses tonu ile söyledim. O hiçbir itirazda bulunmadan sıranın üzerinden ellerini çekti, arkasına yaslandı, kafasını duvara yasladı, ellerini bağlayıp bir ders boyunca boş gözlerle dersi tamamladı. Kendi kendime de olsun varsın en azından sırada yatmadı ya diyerek kendi zaferimi kutladım. Sınıftan ders defterini ve yoklama fişini alıp, idareye teslime gittim.

Yoklama fişine bakan memur 4 saat okula gelmeyip yok yazılan 5. Saat okula gelip arka sırada sınıfta uyuyan öğrenci için; “Hocam bu öğrencinin gerçekten sınıfta derste olduğundan emin misiniz?” sorusu ile irkildim. Hiç tereddüt etmeden ”evet” dedim. Memur o öğrencinin gelmesinin mümkün olmayacağını söyleyerek sorusunu yeniledi. Bu sefer biraz daha sert bir ses tonu ile “evet” cevabımı tekrarladım ve sınıfta yaşadığımız durumdan söz ettim. Bir ders boyunca boş gözlerle bakarak da olsa derse katıldığını söyledim.

Bu sefer soru sorma sırası bana gelmişti.

“Bana neden güvenmiyorsunuz?”

Hocam, o öğrencinizin babası bugün aramızdan ayrılıp ebedi dünyaya göç etti. Öğlenleyin toprağa verileceğini bildiğim için okula gelmesinin mümkün olmadığını düşündüğümden ısrarla sordum. Duyduklarım karşısında ne söyleyeceğimi bilemedim! Buz kesmiştim, dondum kaldım…!

O olaydan sonra sınıfta uyuyan hiçbir öğrencimi dersimi dinlemesi için uyandırmadım.

Sadece ders bitiminde yanlarına gidip “Konuşmak ister misin?” sorusunu yöneltim.

 

Balıkesir’den açılan bir pencere,

Balıkesir’den çıkan bir babalar günü hikâyesi.

Yine bugün duygularım, düşüncelerimin önüne geçti.

Ha bir adım önde ha bir adım arkada…

Ve şimdi;

Kalemim yazmayı kesti…  

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...