ÖLÜMSÜZLÜK PROJESİ
"Çocuklar; insanların ölümsüzlük projeleridir..." Bu cümleyi okuduğumda çarpılmıştım. Mona Lisa ile Leonardo Da Vinci, Pia'sıyla Atilla İlhan yaşıyordu. Sanat eserleri yarına atılan imzaydı. Gölgesinde soluklandığımız yaşlı çınar ağacı bile ekeni, sulayanı ile aramızdaydı. İlham, fayda olarak fark yaratıyordu elbette bunların hepsi ama çocuklar!!! I.Yalom "Bir çocuğu kaybetmek geleceği kaybetmektir. Kaybedilen, kişinin yaşam projesinin ta kendisidir. Ne için yaşadığı, gelecekte kendini nasıl tasarladığı, ölümü aşmayı nasıl umut edebileceğidir. İnsanın çocuğu aslında onun ölümsüzlük projesidir." diyordu Aşkın Celladı adlı psikoterapi öykülerinden oluşan kitabında. 23 yaşındaydım. Anne değildim. Çocuk sahibi olmanın üremekten, soyunu sürdürmekten ibaret olmadığını elbette biliyordum ama o gün paradigmam değişti. Sanatsal yeteneğimiz olmasa da,adımız anılmasa da bizden sonrasına hoş bir sada kalmak bu kubbede aslında çok kolaydı.
Hiç unutmam... İlkokulda Dünya diye bir yerde yaşıyorduk evet ama onun bir gezegen olduğunu, hatta gezegenlerden biri olduğunu ve evren diye kocamaaaan bir şeyin içinde minicik olduğunu öğrendiğimde dünya gibi ben de sıramda küçüldüm, küçüldüm, küçüldüm... Bir karınca gibi hissettim kendimi günlerce. Geceleri gökyüzündeki yıldızlarda ganimet ya da medet arayan bir korsana dönüştüm. Sanki anlamı kaybettim. "Neden, nasıl?" gibi açık uçlu sorular o zaman başladı. Felsefenin annesidir aslında bu boyutta herkes. Sonra o minicik kalbim bana yol gösterdi. "Allah'ım ne olur benim farklı bir hayatım olsun!..." diye dua etmeye başladım. Kimden farklı olmasını istiyordum; çevremdekilerden!
Tüm insanlar birbirinden farklıdır deriz çocuklara. Kardeşin kardeşe benzemediğini söyleriz. O tüm farklı potansiyeliyle yapabileceklerine "kendini gerçekleştirme" deriz. "Yapabileceklerimi yaptım. " "Bana verilen kumaşla olabileceğim en iyi kıyafet oldum." "Ben, o kocaman evrenin bir yerinde fark yarattım." vs. vs. Kendimizi gerçekleştirirken ki bu son nefesimize dek sürer, o parantezin içine başka hayatlara dokunuşumuz yani onların kendilerini gerçekleştirme süreçlerine etkimiz de kaçınılmazdır. Anne-baba olarak, öğretmeni olarak...
Yarın herkesin farklı bir hayatı olsun. Çevremizdekilere de bulaşsın. Bizden öte ama bizi de devam ettiren çocuğumuzla ıslık çalalım okula giderken.Çakıl taşlarına vuralım, ayakkabılarımız eskise de... Sınıfınızdaki Ayşe, Ahmet hepsi sizi hatırlasın yıllar sonra olumlu cümlelerle. Çocuklar geleceğimizle birlikte kaybolmasın. Farkımız, farkında olmaya devam etmek olsun.
Belki de asıl Tanrı parçacığı budur....
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
Evet çocuklarımız; bizlerden daha modern, daha barışcı ve güzel bir dünyada yaşasın çocuklarımız... Ve yüzlerinde hep :), içlerinde yaşama sevinci dolu olması dileğimle...
Zülküf Memiş
31.3.2013
:) Amin...
Dilber Engin
31.3.2013
Sevdiğim, üzerinde düşünmek istediğim yazıları dönüp dönüp tekrar okurum. Her seferinde farklı bir kelime, farklı bir cümle meşgul eder zihnimi. Bu günce de öyle meşgul etti beni. Emek verdiğimiz her şey ölümsüzlük projelerimizdir aslında. Ve emek verdiğimiz her şeyde bir parça "Tanrı parçacığı" vardır. Çocuklarımızadır en büyük emeğimiz.
Sizin de bu günce için emek veren ellerinize, beyninize, yüreğinize sağlık.
Sulhuye Baştuzel
4.4.2013
Bu benim ilk güncemdi, ilk gözağrım... ve en sevdiğim, en hissettiğim. Belki ilk çocuklar gibi en çok hata yaptığım, en korumacı davrandığım. Özelim, kıymetlim... Değer verdiğiniz için serpildi, teşekkürler.
Dilber Engin
4.4.2013
Farkettiğini fark edebilenler yarına kalıyor.... Mutluluk-Bilgi ve parfüm biraz biribirine banzer, Üzerinizde taşıyorsanız yakın çevrenize de bulaşmaları kaçınılmazdır.. yazınızla yakın çevrenizde olduğumu hissettim..
Sedat Subaşı
12.4.2013
Anlaşıldığımızı, anladığımızı hissettiğimiz an... güçlendirir insanı. Parfümün Dansı'nı çağrıştırdı sanırım, Ölümsüzlük Projesi. Köprünün ortasında kalabalıkmışız meğer. Bizleri buluşturan ÖRAV'a teşekkürler...
Dilber Engin
15.4.2013