Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
ÖDEVİMSİ-1 Geçmiş Zaman Olur ki... 6 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

ÖDEVİMSİ-1 Geçmiş Zaman Olur ki...

(Okuyacağınız bu güncenin, "Aktif Öğrenme İle Öğrenen Sınıflar" dersiyle, yakından olmasa da, uzaktan bir ilgisi vardır. Güncede adı geçmeyen karakterler, gerçek hayattan alınmıştır :) Bir sınıfı bile olmadığından günce yazarının, odasında-odalarında, grup çalışmalarında, zaman içinde yaptığı değişikliklerin nedenleri, naçizane anlatılmaya çalışılmıştır. )

               

Uzaakk ülkelerin birinde yaşayan, psikolojik danışman olacağını sanan ama mezun olduğunda diplomasında "rehber öğretmen" yazan bir kız varmış.

Öyle geniş bir çalışma yelpazesi çizmişler ki ona üniversitede, "okul" bunlardan sadece biriymiş. 

Aklı bir karış havada olduğundan allem etmiş, bir Ruh Sağlığı Hastanesinde 3 ay klinik psikoloji deneyimi kazanmış. Kallem etmiş, bir hastanade valilik kararıyla 3 yıl psikolog olmuş. 

Mutlu olmamış olsa gerek kararının geçiciliğinden, bağlı bulunduğu Sağlık Bakanlığı'ndaki bir okula "psikoloji öğretmeni" olarak atanmış, kendi isteğiyle. Çünkü diplomasında yazan "rehber öğretmen" kadrosu yokmuş, o okullarda. Psikoloji, sosyoloji, felsefe hatta edebiyat, ingilizce derslerine girmiş okul idaresinin "Yaparsın, yaparsın!" doğal gazıyla. "Yaparım!" demiş, gençlik galeyanıyla. Hatta bu kadar farklı alanlarda derse girdiğini duyan yetkililer, stajyerliği kalktığında ona yanlışlıkla "meslek dersleri öğretmeni" ünvanı göndermiş :) Müdürü "Dikkatlerinden kaçmıştır, mezuniyet alanın." diye ona dilekçe yazdırmış ve düzeltmişler bu kararı, saçlarını kuleden uzatmaya gerek kalmadan, diplomasındaki ünvanına kavuşmuş sonunda. Yabancılaşmış olduğunu da anlamış lakin kavuştuğuna. 

Kütüphaneden bozma bir odası olmuş. İçeriye girdiğinde, bir büroya benziyormuş. Hiiç ruhu yokmuş, bu odanın.. Gitmiş renkli boyalar almış. Hatta kalorifer peteğini yağlı boyayla boyadığı için günlerce o koku çıkmamış, başının ağrısı da... Perdesi, vazoda canlı çiçeği  falan derken artık içeriye giren öğrencilerin yüzündeki ifadelerden de sağlamasını yaparak; "Tamam, oldu!" demiş. Öğrencileri her gün sümbül, lale, gül ne bulurlarsa getirir olmuşlar, o vazo için...

Okulda öğrendiği gibi, kendi masada, öğrenci masanın yanına aldığı sandalyede, yüzü ona bakacak konumda yapıyormuş bireysel görüşmelerini. Kitaplarda ne yazıyorsa oymuş çünkü kendinden ve cesaretinden bir şeyler katamayacak kadar hammış bizim kız. Sonra bir gün grupla yaptığı çalışmaları, faklı bir mekanda gerçekleştirdiğinde, öğrencilerin daha çok keyif aldığını fark etmiş. 

Çalıştığı ilçede ve ilde açılan her eğitim faaliyetine gidermiş. Bunlardan biri de "yaratıcı drama" semineriymiş. O seminerde öyle eğlenerek öğrenmiş ki, bir ışık çakmış gözlerinde ama o ışık, orada, ünlem olarak kalmış. Kendi çalışmalarına öğrendiklerini nasıl uyarlayacağını, tam olarak oturtamamış kafasında.

Çalıştığı okul yeni binasına taşınınca, hayallerindeki odaya da kavuşmuş sonunda. Müdürü ve okulu yaptıran hayırsever, onun fikrini de almışlar odanın yeri, eşyaları konusunda. Odasına her giren meslektaşı, "Vuaaawww !!!" dedikten sonra, "Ne zaman tayin istiyorsun?" diye sormaya başlamışlar. Sınıflar 24 kişilikmiş. Kimi sınıfta, kimi konferans salonunda ve sahnesinde yapıyormuş çalışmalarını.

Bir şey, bir şeyler eksikmiş ama bir türlü tanımlayamıyormuş. Herkes memnunmuş ondan ve kendi hayatlarından.Dersine girip çıktığında öğretmenler, planında yer alan çalışmaları -nasıl olursa olsun- yaptığında ve raporlaştırdığında -ve sorgulamadığında-  günler, aylar... mesai bittiğinde  "Alnımızda, bilgilerden bir çelenk" gururunda, "Öğretmenim... canım benim, canım benim" rahatlığında geçiveriyormuş... 

Bir şey, bir şeyler eksikmiş O'nca...

Ferrarisi de yokmuş üstelik satabileceği, eksikliğini hissettiği bu bilgicikler, bilgiler için.

Kader ağlarını örüyormuş bir yandan...

ANLAMAK isteyen birilerinin sorusuymuş; "NEDEN?"

Anladığını, yaşama geçirmek isteyen birilerinin sorusuymuş; "NASIL?"

Ve her cevap, soru sormayı seven yüreklerde, bir gün mutlaka konaklarmış...

 

Not: Salı gününe kadar, mutlaka ödevimi bitireceğim değerli öğretmenlerim :)       

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...