ÖDEVİMSİ-2 ÇİKOLATA AĞAÇLARI
"Çikolata ağaçları olmalı bahçede, öğretmenim."
"Bahçe kapısında şifremizi girdiğimizde, yürüyen bant bizi sınıfımıza dek getirmeli."
"Aqua park olsun bahçede, üst kata çıkıp kaydıraklardan cuuup havuza düşelim."
Kahkahalar... 3-4 yıl önce "hayalinizdeki okul" çalışmasından aklımda kalan örnekler.
Ne ilgisi var "Aktif Öğrenen Sınıflar" dersiyle bunların peki?
"Hayal kurar mısınız?" diye sormuştu Esin öğretmenim derste ve katılımcıları "HAYALBAZ" ilan etmişti :) Bam teli bir soruydu aslında...
Hala, hayal kurabilengillerden misiniz yoksa "Eskiden toz pembe hayallerim vardı. Şimdi pembesi gitti, tozu kaldı." diyengillerden misiniz? şeklinde de sorulabilirdi soru.
Hayallerimiz kırıla kırıla, birileri tarafından baltalana, yoluna ... çikolata yetişmez mi artık bizim ağaçlarımızda?
Ne zamandır sorgulamamıştım. Kırılmış, baltalanmış yanımla... Ben, bu ödevi özelleştirdim. Sınıfım yoksa kendi mekanım olan ve adından hiç hoşlanmadığım "Rehberlik Servisi"ni ve oranın düzenini değerlendirdim. Hastanelerdeki dahiliye, cerrahi, üroloji servisleri gibi bir servis mi bu? Saat 3'te servisi kapanan bir eğlence mekanı mı? Kim belirlediyse bu ifadeyi, onu ellerinden öpmüyorum. Fi tarihinden kalmış ifadeleri kullanıyoruz hala ve "neden?" diye sormuyoruz. Bir önceki okulumdaki tabelayı söktürmüştüm, sıra bunda dedim kendi kendime, biiiirrr...
Olumlu öğrenme ortamı hazırlamada aileye, " Çocuğun çalıştığı ortamdaki, ısı, ışık, ses, masa-sandalye, masanın yeri, etrafındaki objeler vs. önemlidir." der ve açıklamaları getiririz. İlacı olmayan kelim, kendi söküğünü dikemeyen terzi. Odam, 5 yıldır kuzeye bakıyor. Geldiğim sene çalıştığım okulda, müdür odası ve rehberlik servisi yer değiştirmiş. 5 yılda, 4 oda değiştirdim. Hepsi kuzeydeydi. Mücadelem bitmedi, kaktüsümün gülümseyeceği o ışık, girecek bir gün, penceremden... ve arada bir evlatlık vermeyeceğim onu, yan sınıflara... ikiiiiiiii
Zemin, sosyo-ekonomik nedenler düzeldiğinde, parkeye dönüşecek elbette bir gün... üççççççç
Odanın bir bölümü oyun köşesi olacak, o zeminde. Minderler, zaten var olan ama dolap rafına kaldırılmış oyuncaklarla... Oyunla, oyuncakların diliyle anlatacak küçük yaş grupları saklı duygularını... dörttttttt
Kullandığım devasa masa küçülecek, odanın bir ayrıntısı kalacak. Belki de onu, bilgisayar, yazıcı gibi donanımları, hiç göstermeyecek bir formül bulunacak, kim bilir? Yazdığın, çizdiğin, raporlaştırdığın onca çalışmadan öğrenciye ne!!! beşşşşş
Öğrencilerin kolay ulaşabildiği, geniş, güzel kokan, gerekli teknolojik donanıma sahip, azami 7 kişilik grupla rehberlik çalışması yapılabilen, pastel tonlarda renkleriyle göz yormayan, sevgili odam! Kolay gelsin, ikimize de...
7'yi aşarsa ne olur peki, grup çalışmalarında öğrenci sayısı? Aslında bu cevapta var belki, Yusuf Ziya hocamın cevapları... Girdiğim hiç bir sınıfta var olan sınıf düzenini değiştirmedim, hatta bunu düşünmedim. Düşünmeli miydim? Gelip-geçici mi gördüm kendimi orada? Müdalale gibi algılanacağını mı düşündüm? Sahiplenmedim mi ortamı? Emin değilim, belki de hiç biri... Sınıfı, başka mekana taşıdım çoğunlukla. Yer bulamadıysam, zorunlu olarak sınıfta...
Sınıf ortamı kısıtlıyor, grupla rehberlik çalışmalarını. Isınma oyunları ve örnek olay canlandırmaları için daraltıyor... Geçen haftaki dersten sonra yine denedim, aslında bizim çalışma alanımıza hiç uygun değil sanki sınıf ortamı... Ne zaman salona gideceğimizi söylesem "Yaşasınnn!", "Oleyyy!" oluyor yükselen. Diğer türlü pek çıkmıyor sesleri...
"Hayalinizdeki -adında "servis" olmayan- PDR Birimi, Odası" sorusuna nasıl cevap verirdi acaba öğrenciler? ORADAYIM...
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...