Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
AŞKİTO 4 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

AŞKİTO

-Elveda Asya, elveda selvi boylum al yazmalım, elveda…

Bitmemiş türküm benim…

(Filmi burada donduralım.)

Ya;

-Elveda AŞKİTO! diye yanıt verseydi Asya... :)))

"Gideriz değil mi, KOCİŞ?" dedi, yan masadaki kadın.

..................................................................................

Hava yeni aydınlanmış, kızarmış ekmek kokusu tüm odalara yayılmış olurdu. Babaannemin mutfaktaki tıkırtıları “günaydın”  mesajı gibiydi. Yine de yataktan çıkmaz istemez, dedemin beni o gıdıklayan bıyıklarıyla öperek uyandıracağı anı beklerdim.

Ve içeriden yükselecek o sesi; "Kahvaltı hazır, Rıza bey!"

Rıza bey ve Selime hanımdılar onlar, birbirleri için. Annemle babam isimleriyle hitap ederlerken, onların böyle beyli, hanımlı seslenmeleri birbirlerine, bana çocukça hep gizemli gelirdi.

Babalar; babişko, sevgili; aşkito oldu zamanla. Aşkışım, böcişim, pampişim gibi "Ş" sesini alfabede var olmaktan bezdirecek kelimeler girdi, kişiler arası hayatımıza. Bireyselleşirken, bir yandan da mesafesizleşmeyi hangi tür başarabilir başka?

Artık günlerce mektup beklemezken sevdiklerimizden, özlemeye vakit kalmazken, her şey elimizin altındayken, hız;Tanrı olmuşken...

Sevdalım; fikrimin ince gülünde solarken, Ahmet Arif;  "Bir umudum, dünya gözüm, dikili ağacımsın.." diye avuturken Leyla Erbil'e mektuplarında, "canım annem" diye sarılırken oğlum kollarıyla... umutla-bezmişlik arasında, tüm "ş" leri süpürdüm sözlüğümden…  "Kito" ları, çikolata yaptım.

 

"Gideriz değil mi kociş?" dedi, yan masadaki kadın. Şirin olmaya mı çalışıyordu? Adamın yanıtını duymadım.  Belki de duymak istemedim. "Kuşum, bebişim, canikom"lu yapış yapış bir cevaptan korumak için kulaklarımı; ıhlamur kokulu çocukluğuma sığındım...

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...