Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Yusuf Ziya Hocama ithafen... 6 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Yusuf Ziya Hocama ithafen...

Bu günce tamamen Yusuf Ziya Hocanın Cuma akşamından Pazar akşamına kadar bize günce yazmamızla ilgili tavsiye, teşvik, hatta ufak yollu tehditleri, aba altından sopa göstermeleri sonucunda yazılmıştır :))))

 

Geçtiğimiz hafta sonu Bursa İnegöl Hacer Salih Yıldız İmam Hatip Ortaokulundaydık. Birinci çoğul şahıs kipini bilinçli olarak kullanıyorum çünkü gerçekten de Örav'ın yarısı oradaydı sanki. Kaldığımız otel bizim için rezerveydi adeta. 

 

Örav İnegöl'e bizi tam 11 kişi olarak yollarken bize bir mesaj mı vermek istiyordu acaba?! Şimdi bu 11 sayısı 3 okulda eğitim vereceğine göre, dağılımın nasıl olması gerekir. 4+4+3 değil mi? Cevap: Hayır! Dağılım şöyleydi: 5+3+3 İşte ben şanslı 5 kişilik gruptaydım.

 

Niye şanslıydım?... İzah edeyim... Bir kere ekibimizde herşeyiyle tam bir tecrübe abidesi, artık ÖLÖ'nün piri olmuş Yusuf Ziya Hoca bizimleydi. Sadece eğitimlerde değil maratonlarda da fırtına gibi esen, dinç mi dinç, taze mi taze KZE Sezer Hocam da bizimle... Sececenliğiyle ve güleryüzüyle ÖRAV'da temayüz etmiş Nihan Hocam da var. Bir de hem sportif ve dipdiri, hem de teknik konularda uzman Bülent Hocam ekibin bir parçası. Bir de naçizane dış kapının mandalı bendeniz...Ortaya nasıl bir ekip çıktığını varın siz hayal edin...

 

Herşey yolunda mıydı? Tabii ki değil! Bazı engeller de vardı. Mesela İsmail, Kemal ve Gökhan hocamların eğitim sonralarında biz yönelltikleri "Siz bugün mangal yediniz miiii? Biz yediiiik." Ya da "Siz bugün hemen oracıkta hazırlanmış, sıcak, taze mantı yediniz miiii, biz yediiik." tarzı provakasyonları işimize yoğunlaşmamızı bir hayli zorlaştırdı. neyseki Köfteci Enver'de acımızı bir nebze olsun bastırdık. Besler Köftecisinde yaramıza azıcık tuz bastık:)))

 

Ya da kaldığımız otelde cumartesi akşam hamam, sauna, buhar odası üçgeninden sonra saatlerin ileriye alınmasından dolayı bir saat daha az uyumuş olmak bizi epey bir yıprattı. Yahu bu saatleri bir hafta sonra ileri alsanız olmaz mıydı?!! 

 

Ya da zaten dolu olan sınıfta 5 kişilik ekibin nerede duracağını, nasıl oturacağını bilememesi bizi bir hayli yordu. Bazen metrekareye 4 KZE düştüğü oluyordu; o derece yani :))) 

 

İşte bu ahval ve şerait için de dahi eğitimi tamamladık mı? Evet tamamladık.

 

Eğlenceli olan şeyler de oldu:

 

Cumartesi sabah açılışı ben yapıyorum. Çok heyecanlıyım. Çünkü biri beni gözetliyor :))) Yusuf Ziya Hocam gözlüklerinden üstünden süzüyor beni; ya da ben öyle hissediyorum:))  Tanışmai video, klasörün tanıtımı falan derken, penbingoya geçtik. Birinci gelen katılımcının cevaplarını okuyorum. Ama hocamız aceleden öyle yazmış ki isimlerin yarısını yanlış okudum. Merue diyorum Merve çıkıyor, Aykan diyorum Ayhan çıkıyor. Ben yanlış okudukça ortalık kırılıyor. Bir baktım kutuda "Ecnal" gibi bişeyler yazıyor. Hocam dedim burda "Ecnal" diye okuyorum ama herhalde yanlış. Doğrusu ne acaba, dedim. "Yok hocam o doğru dediler. Artık halimi düşünün :)))) 

 

Pazar sabahı otelden biraz geç çıktık. Ben önde Nihan Hocamlar arkada okula doğru arabalarla gidiyoruz. Otelden İnegöle doğru gittik, Bursa istikametinde anayola saptık. Hala ben önde Nihan Hocamlar arkada. Biraz ileride ben sol şeride geçtim. Nihan Hocamlar da sağımızdan fırtına gibi geçti. Geçerlerken de bize el sallıyorlar. sanki "heh heh he, nasıl geçtik sizi" der gibi. Yusuf Ziya Hocam: "Bak sen, geçtiler bi de el sallıyorlar" dedi, hafif kızgınca. Bense " Tamam ama bunlar nereye gidiyor." dedim. Çünkü o anda kavşaktan sola doğru dönüyordum. Nihan Hocamlarsa Bursa'ya doğru kopmuş gidiyorlardı. Biz Yusuf Ziya hocayla okula kadar gülmekten öldük.

 

 

Bir de eğitim verdiğimiz okulda bir Erdoğan Hoca vardı ki Erzurum-İspir fıkralarıyla kıvrandırdı bizi. Sadece birini anlatayım:

 

İspirli hacca gitmiş. Tabi bazı teknolojik şeyleri ilk defa görmüş. Önce merdivene adım atmış. Merdiven, yürüyen merdiven olduğu için adım atar atmaz otomatik kaymaya başlamış. İspirli kendi kendine : Mübarek yerlerdeyiz. Galiba bişiler oliir" demiş. Sonra lavaboya gitmiş, ellerini musluğa doğru uzatmış. Fotoselli musluk akmaya başlamış. İspirli: "Vallahi bişiler oliir" demiş. Sonra Kabeye gitmiş. Öğle vakti olduğundan şemsiyeler otomatik açılmış. İspirli: "Kesin bişiler oldi." son olarak Peygamberimizin kabrini ziyaret etmiş. Kabre yaklaşmış, elleri belinde, biraz da kasılarak: "Ya rasulallah! Hele bak bi, çim celdi! " demiş.

 

Yusuf Ziya Hocam bu "hele bak bi çim celdi" lafını çok tuttu. Biz de sık sık fıkrayı hatırlayıp güldük.

 

Bir de dönüş yolunda Yusuf Ziya hocayla bir maceramız oldu. Onu da kendisi izin verirse anlatırım.

 

Neyse... Son olarak bizi 2 gün ağırlayan Hacer Salih Yıldız İmam Hatip Ortaokulu öğretmenlerine ve özellikle de okul müdürü Halil İbrahim Yıldız'a,  benim yaşım kadar tecrübesi olmasına, yazın emekli olacak olmasına rağmen 2 gün boyunca bizimle birlikte olan, Hacer Salih Yıldız İlkokulu müdür vekili Cezair Rüstemoğlu'na, iki gün boyunca ikaramları hazırlamada, bardakları yıkamada çok emekleri geçen "AYKAN" hocama teşekkür ediyorum.

 

Ayrıca iki gün boyunca horlamamdan ötürü uyuyamadığını tahmin ettiğim, buna rağmen bana hiç çaktırmayan oda arkadaşım Bülent Hocama, hepimize Kemalpaşadan peynir tatlımızı hem de kaymağıynan getiren, bana da ayrıca paketle getiren, Örav'la tanıştığı ilk eğitimi vermekle gurur duyduğum Sezer Hocama, tebessümüyle ve enerjisiyle bana güç ve kuvvet veren, kendisiyle birlikte konu anlatmaktan büyük keyif aldığım Nihan Hocama, son olarak, tecrübelerinden çok istifade ettiğimiz ÖRAV'ın "aksakal"ı Yusuf Ziya Hocam'a çok çok teşekkür ediyorum.

Yeniden görüşmek dileğiyle....

   

    

 

 

 

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...