Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
O SİYAH BENİM 0 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

O SİYAH BENİM

Bir renk olsam siyah olurdum. İçine her şeyi katar da kendinden asla ödün vermez çünkü. Değişir ama belli etmez, değiştiğini kendinden başkası bilmez. Ama kazıdıkça alttan çıkar yeni renkler, rengârenk bir tablo çıkar ortaya.

İşte o “ben”im.

O siyah “benim”.

Siyahıma yeni renkler katmaya ne zaman başladım hatırlamıyorum ama “iz bırakanlar unutulmaz” düsturundan hareketle diyebilirim ki bu konuda gözümü Rize’de açtım. Fatih Projesi Teknoloji Destekli Fizik Eğitici Eğitimi Kursu’na katılmaya hak kazandığımı duyduğum anda içimi hızla yeni şeyler öğrenecek olma mutluluğu kapladı.

Sadece haritadaki yerinden haberdar olduğum Rize, kurs öncesi gezme fırsatı bulduğum Trabzon, tarihi mekânlar, müzeler, çay, yemekler, Atatürk Köşkü, çay, Ayasofya Müzesi, çay… Her şey gözümde o kadar başka bir yerde ki artık.

Rize Çayeli Hizmet içi Eğitim Enstitüsüne vardığımızda bizi güler yüzüyle karşılayan ve her konuda bize yardımcı olan Eylem Hanım, bölge ve enstitü hakkında bizi bilgilendirdi. Ardından ilk gün standardı, bilirsiniz: Saygı duruşu, İstiklâl Marşı, açılış konuşması ve sınıflara dağılış.

Daha ilk tanışma etkinliği olan pen-bingo ile bir şeylerin alışılmışın dışında gideceği hissine kapılmıştım. Alışkanlıkların dışına çıkmış olmak ilk defa belki de haz vermişti bana. Eğitimcilerimiz Sinan Dişçioğlu ve Serhat Gülen, bir dakika bile boş durmadan kurs programını aktarmaya, sorularımıza sabırla cevap vermeye başladılar. Sürekli karşılaştığımız sıkıcı seminer ya da toplantılardan farklıydı her şey.

Bu uzun bir yolsa eğer, sınıfta iyi bir rehber olmaya çalışmaktan vazgeçmemeyi kavrayarak başladım bu yola. Her geçen gün aldığımız eğitim bizlere yeni şeyler katıyordu: Dersimde kullanabileceğim web siteleri, mobil uygulamalar, örnek kişi ve kuruluşlar…

Hızla geçen bir beş günün ardından biten kurs, beraberinde samimi dostluklar ve hüzünlü vedalar bıraktı bana. Artık şehrimde, okulumdaydım.

İşte o “ben”im.

O siyah “benim”.

Şimdi her öğrenci için farklı bir renk çıkarıyorum siyahımın içinden. Çünkü biliyorum ki her insanın içinde görülmeye değer bir manzara, okunmaya değer bir hikâye vardır, birbirinden farklı. Hiç kimse aynı renk değildir çünkü. Okula gittiğim ilk gün başladım çalışmalara, çeşitli mobil uygulamalar, etkileşimli tahtanın daha verimli kullanılması ve vazgeçilmez kaynağımız: EBA.

Bir şeyler değişmeye başlamıştı bile, ertesi gün yeniden ve farklı bir heyecan, farklı bir şeyleri deneme isteği ve durdurulamaz bir yenilik arayışı. Galiba bunlar gelecekteki hareketli eğitim günlerinin bir habercisiydi.

Daha ilk bir iki hafta içinde öğrencilerimden gelen olumlu yorum ve ifadeler, sanki bir aşı gibi bünyeme karışıyor ve taze bir aşk ve heyecanla yaptığım işe dört elle sarılmamı sağlıyordu. Evet, çığ çok görkemli ama öncesi küçücük bir kartopu. Biriktiriyorum…

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...