Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
ÖğreniYORUM 3 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

ÖğreniYORUM

Bir yolculuk başlarken gidenler mendil sallar, kalanlar bir tas su döker. Her yolculukta bir umut vardır, gidenler gelsin geri diye. Bu umut sevdiklerine tekrar kavuşmanın, hasretle kucaklaşmanın, sevdikleriyle yine, sonsuza kadar beraber olmanın beklentisidir.

Eğitimde çıkılan yolculuklarda da gidenler mendil sallıyor mu ya da geride kalanlar su döküyor mu bilmiyorum. Ama bence eğitimde birilerinin yola çıması diğerlerinin uğurlaması olmamalı amaç, birlikte gidebilmek olmalı. Zira birlikte gidilebiliyorsa bu yola birlikte öğrenilebilecek demektir ki, eğitimin en işlevsel olanı da birlikte öğrenebilmektir bence.

Öğrenmek, yemek-içmek gibi hayati bir ihtiyaç. Öğrenmeden insan nasıl bilir insanları, çevreyi, doğayı, hatta kendisini. İnsanın kendini tanıması için elzem bir durum öğrenme.

Öğrenmek sadece var olan bilgileri hıfzetmek mi olmalı? Yoksa var olan bilgilerden yola çıkarak yeni öğrenmeler mi ortaya çıkmalı? Bence mevcut bilgileri sindirmek sadece hayatta kalmamızı, yeni öğrenmeleri ortaya çıkarmak da hayatımızın kalitesinin artmasını sağlar. İlk insandan bu güne kadar hep mevcut bilgiler öğrenilegelseydi eğer halen tekerleği bilmiyor olurduk.

İşte tam burada öğrenmenin temel bir ihtiyaç olduğu da ortaya çıkıyor. Eğer öğrendiklerimizi evirebiliyor ve onları yeni bilgiler oluşturmada kullanabiliyorsak öğrenmiş oluyoruz. Bu nedenle öğrendiklerimizi sadece öğrenmek değil yorumlamak gerekiyor.

Tarihin bildiğimiz ilk zamanlarından bu yana gelişmeler, yorumlama yetisi üst seviyede olan insanlarca sağlanmış. Resim alanında bir akım başlatmak, tekerleği icat etmek, mimari eserler oratay çıkarmak...

Yapılan herhangi bir çalışmaya eser denilebilmesi için eşsiz ve o zamana kadar olmayan farklı bir yorumla inşa edilmiş olması gerekir.

Mustafa kemal ATATÜRK "Gelecek sizin eseriniz olacaktır!" derken sanırım kastettiklerinden biri de bu olmalı. Eğer bir eser meydana getireceksek, öğrenmeyi öğrenen bireyler yetiştirmek kadar öğrendiklerini yorumlayabilen bireyler yetiştirmeyi de atlamamalıyız. Zira gelecek bizim eserimiz olacaksa, eşsiz olmalı, eşsiz olabilmesi için o güne kadar olmayan yorumlara sahip olmalı. Bunu sağlamanın yolu da bireylere yorumlama yeteneğini kazandırmaktan geçiyor.

Kadercilik döngüsünün içinde tıkılıp kalmaktan kurtulmalı ve aslında kaderin bize seçenekler sunduğu gerçeğini görmeliyiz. Kader ve Kaza anlatılırken, basitçe alınyazısına Kader, Kaderin gerçeklerşmesine de Kaza denir deyip geçiştiriveriyorlar.

Argümantasyon Tabanlı Bilim Öğrenme (ATBÖ) Yaklaşımının Kullanıldığı Sınıflarda Argümantasyon ve Soru Yapılarının İncelenmesi (http://egitimvebilim.ted.org.tr/index.php/EB/article/viewFile/1050/381) isimli bir çalışmada da öğrencilerin mevcut bilgilerinden hareketle yeni bilgilere ulaşmasının bir gözlemi yapılmıştır.

İsim olarak nasıl adlandırılır bilemem ama bence artık mevcut bilgileri yorumlayabilen ve bunlardan yeni bilgilere ulaşabilen, hatta yeni bilgiler üretebilen bireyleri yetiştirmenin yollarını aramalıyız. En kısa zamanda da bulmalıyız.

Ben buna ÖĞRENİ-YORUM metodu dedim, bakalım başka isimler verenler de olacak mı? Olsun zaten, mesele isim vermek değil ki, böyle bir çalışmayı becerebilmek. :)

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...