T.O.S.T.H.
"Teknolojik Olmayan SorunlarımızıTeknolojiyle Halledemeyiz"
http://websites.ekampus.orav.org.tr/ahmetgunduz1976/2011/10/11/20546/content.aspx
Kısa adı Fatih Projesi olan
kapsamında 17 ildeki 52 okula, 13 bin tablet bilgisayar ve 500 akıllı tahta dağıtıldı.
CHP Parti Meclis Üyesi, 22. Ve 23. Dönem Milletvekili Prof. Dr. Osman Coşkunoğlu, Cumhuriyet gazetesinde bu konuya ilişkin bir makale yazdı.
http://www.odatv.com/n.php?n=fatih-projesinin-perde-arkasi-0902121200
Coşkunoğlu yazısında Fatih Projesi’nin yararlı olup olmadığını sorguladı.
İşte “Fatih Projesi(!)” başlıklı o yazı:
Başbakan bir okulda ilk tabletleri dağıtarak Fatih Projesi’ni (!) başlattı. Çağımıza damga vuran teknolojiler ve eğitim yan yana olunca akan sular duruyor. Oysa, gerçekler çok farklı:
“1. Ortada öğretmenleri, öğrencileri ve müfredatı da ele alan bir proje yok. 2010’da yayımlanan “MEB Stratejisi 2011-2014” belgesinde, konuyla yakında uzaktan ilgili tek bir kelime bile yok. Kullanılacak teknolojinin pedagojik değer ve katkısı üzerine tek bir belge veya araştırma yok.
Ortada sadece Başbakan’ın 2010 Kasımı’nda ve seçim öncesinde ortaya attığı bir slogan var. Bunun içini aceleyle doldurmak için MEB bürokratları, harcanacak 8-9 milyar TL için iştahı kabarmış birkaç şirketin de yardımıyla, genel ve sığ bazı açıklamalar yapmanın ötesine gidememiştir.
2. Konu üzerindeki tartışma, sadece satın alınacak donanımlar üzerine odaklanmıştır. Öğretmenlere verilen bir haftalık, toplam 15 saatlik dersin ne kadar yetersiz ve sığ olduğunu, pilot illerden birisi olan eski seçim bölgem Uşak’ta gözlemledim.
3. Eylül 2011’de New York Times gazetesinin yayımlamaya başladığı, ABD’deki okullarda uygulamaları inceleyen bir yazı dizisinde (www.nytimes.com/2011/09/04/technology/technology-in-schools-faces-questions-on-value.html?ref=technology), yoğun teknoloji kullanılan okullarda öğrencilerin öğrenme düzeylerinin iyileşmediği, hatta kötüleşebildiği açıkça gösteriliyor. 4 Şubat 2012 tarihli Los Angeles Times gazetesi, konunun saygın uzmanlarına ve bilim insanlarına sordukları “Bu gösterişli teknolojilerin eğitime gerçek katkısı nedir” sorusunun yanıtlarını içeren bir makale yayımladı (www.latimes.com/business/la-fi-hiltzik-20120205,0,639053.column). Yanıtlar aşağı yukarı aynıydı: Okullarda bu yeni teknolojilerin kullanılmasından yararlananlar sadece satıcı firmalar ve yaldızlı ama sığ laflar eden politikacılardır! Nitekim, derslerini internetten herkese açmış olan, dünyanın önde gelen bazı üniversitelerinde en kompleks konuların bile kara tahtada işlendiğini görüyoruz.
4. Ülkemizde hiç de saydam olmayan bir şekilde yapılan ihaleyle tablet ve etkileşimli tahta (buna da “akıllı tahta” diyenler var!) satın alınıyor. Baştan, bu donanımların en az yüzde 60 yerli olmasından bol bol söz edilerek ulusal teknoloji üretimimizin destekleneceği gibi parlak izlenimler yaratıldıysa da, bu koşuldan da sessizce vazgeçildiği anlaşılıyor.
5. Pedagojik değer ve katkısını kimsenin açıklayamadığı, projesi yapılmadan, öğretmen ve okul yöneticileri gibi paydaşlarla ve konunun uzmanlarıyla danışılmadan, dünyadaki uygulamalardan habersiz olarak alelacele başlayan bu girişimin eğitime bir yararı olması bir yana, neden olabileceği tehlikeler de vardır:
a. İyi düşünülmemiş ve hızlı değiştiği için kısa sürede demode olacak teknoloji kullanarak 8-10 milyarlık harcama israf edilmiş olabilecektir.
b. Zaten ortalama başarı düzeyinin çok düşük olduğunu hem ÖSS hem de PISA sınav sonuçlarında gördüğümüz eğitim sistemimiz daha da olumsuz etkilenebilecektir.
c. Tabletlerle etkileşimli tahta arasındaki iletişim kablosuz olarak (Wi Fi) sağlanacağı için, her sınıfta adeta orta boy bir baz istasyonu varmış gibi bir ışınım (emisyon) olacaktır.
Evinin yakınında kurulacak baz istasyonundan rahatsız olan insanımız, çocuklarını ortasında bir baz istasyonu olan sınıfa her gün yolluyor olacaktır.
d. Engelli öğrencilerin düşünülmediği, sayısal uçurumun daha da artabileceği gibi başka sakıncalar da vardır.
Yeni teknolojiler ve eğitimin bir yerde etkin bir şekilde buluşması sağlanabilir.
Nitekim Güney Kore ve İngiltere gibi bazı ülkelerde bir yandan pilot uygulamalar diğer yandan teknoloji ile pedagoji arasında sinerji arayışındaki araştırmalar süregidiyor.
Ülkemizde de, paydaşlar ve konunun uzmanları ile beraber iyi düşünülmüş bir proje ile yol haritasının hazırlanması gerekiyor. Bunların hiçbiri olmadan, sadece donanım satan firmaların ve yaldızlı laf eden politikacıların yararlanacağı bir girişim, eğitim sistemimizi daha da olumsuz etkileme pahasına başlıyor.
Oysa, eğitim sistemimizi iyileştirmenin yolu, donanım satın almaya harcanacak 8-10 milyar TL’nin okullarımızdaki koşulların iyileştirilmesi ve öğretmenlerin desteklenmesi için harcanması gerekirdi. Dolayısıyla, çocukları okullarda olan ailelerin ve öğretmenlerin bu girişim karşısında direnmesi gerekir.”
(07.02.2012/ Cumhuriyet)
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
İlk linke yorum yazmamışım, Ziya HOcanın söylediklerine katılmakla birlikte "öğretmenlerin buna yeterice hazır olmaması ve isteksiz olmasından kaynaklanan sorunlar oluştu" cümlesine takıldım... Ne yapalım öğretmenlerin hazır olmasını mı bekleyelim? Ne kadar bekleriz? İstekli olmasını mı bekleyelim? Devlet mi öğretmenleri teknolojiye hazır hale getirecek. Tabiki devletinde sorumlukları var bizlerin de.
Bu günce içinse aşağıdaki linke ve 87 yoruma bir göz atın derim...
http://www.facebook.com/m.niyazi.saral
Başlık: "
Yorumsuz: F@tih Projesi ve Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri "
Benim yorumumu buraya ekledim diğerlerine özellikle Niyazi Hocanınkilere de bakabilirsiniz...
"Sinan Dişçioğlu http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=313662 Bu yazının ben de düşündürdükleri.... Bir de şu açıdan bakalım... Sayın Prof. Dr. Osman Coşkunoğlu projenin risklerini ortaya koyarak en son "Dolayısıyla, çocukları okullarda olan ailelerin ve öğretmenlerin bu girişim karşısında direnmesi gerekir" diyerek bitirmiş. Buradan bakarsak çocukları okula mı göndermeyeceğiz? Tabletleri mi iade edeceğiz... Yoksa etkileşimli tahtaları mı? Yani velilerden para toplanarak alınan projeksiyon, akıllı tahatalara geri mi dönelim? Şu açıdan bakalım derken çözüm önerisi demek istemiştim... Yani direnmeye de çözüm önerisi.. Prof. Dr. Ziya Selçuk Hocamızın ifadesi ile ok yaydan çıkmış Fatih projesi içinde çözüm önerisi. Yani bu saatten sonra neler yapılabilir. Risk açısından bakarsak evet dünyada ki örnekleri incelenmedi çünkü yok. Bu bir risk fırsata dönüşebilir.. Dünya o zaman bu projeyi x,y,z kişileri ile değil Türkiye'de Fatih projesi diye anacaktır.. Nasıl Findlandiya'da isimlerden bahsedilmiyorsa... Şimdi düşüncelerimizi bir de biz buna nasıl katkı sağlayabiliriz olarak görüşlerimizi paylaşalım... e-tabletlerde kullanıcalak içerik olarak yada piyasadaki e-öğrenme içeriklerinin kaçını kullanıyoruz, kullandıklarımız dşında kaç faklı e-öğrenme içeriği inceledik... m-öğrenme (mobil m-öğrenme) platformları nerelerde kullanılıyor?
Sinan Dişçioğlu
16.2.2012
Sinan öğretmenim linkleri inceledim teşekkürler.Cihaz ve sistem odaklı bir yaklasimdan ziyade mutlaka ama mutlaka öğrenci öğretmen odaklı bir yaklaşım benimsenmeli,teknoloji ise bu yaklaşıma hizmet etmelidir diye düşünüyorum.
Ahmet Gündüz
16.2.2012
http://www.gunesintamicinde.com/gelecegin-egitim-teknolojileri-hemen-simdi-egitimde-yenilikler-3/#.TzwtHQGByiY.twitter
Sinan Dişçioğlu
16.2.2012
Sinan Hocam örnekler için teşekkür ederiz. Şunu sormak istiyorum. Bu duruma illaki bir şekilde taraf mı olmalıyız? Ayrıca taraf olursak o zaman da bu tür duruşlar bize ne kazandırıyor sorusunu cevaplamak zorunda mı kalacağız. Bu çelişkiler içinde durumu olumluya çevirebilmek ve toplum hizmeti noktasından bakabilmek için, olumlu ve olumsuz eleştirileri de muhakkak okuyup, anlayıp analiz edip, kabullenirlilik düzeyimiz deki amacı iyi tanımlamamamız gerekir diye düşünüyorum. Sonuna kadar eleştirelim. Faydaya nasıl dönüştürülür noktasını güçlendirmek için. Bu konuyu açtığınız için teşekkürler.
VEYSEL PARLAK
16.2.2012
Veysel öğretmenim iyiden, güzelden, yararlıdan,haktan ve halktan yana her zaman taraf olmalıyız diye düşünüyorum. Muhakkak bu projeninde yararlı tarafları olacaktır. Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir.Ancak projenin olumsuz ve yanlış taraflarınıda eleştirmek ve olumluya dönüştürmekte biz eğitimcilerin görevi olsa gerek.
Ahmet Gündüz
16.2.2012
Kesinlikle eleştirelim. Sonra ne yapalım?
VEYSEL PARLAK
20.2.2012
Veysel Hocam, Ahmet Hocam, Milletvekilimiz sonuna kadar haklısınız, kaıtlıyorum. Ziya Hocanın yorumunu hatırlatıyorum "ok yaydan çıkmış" bu nedenle de işimiz de çok daha zor. Yazılanları yaydan çıkmış bir ok üzerinde gerçekleştirmeye çalışacağız hep birlikte. Eleştirilenler daha önce yapılmadığı için kızılabilir de. Nasıl yaydan çıkan bir ok değiştirilebilir bu zor iş için daha çok yorulacağız. Bizler zorları severiz...
Sinan Dişçioğlu
21.2.2012
Sinan öğretmenim link için teşekkürler...
Ahmet Gündüz
16.2.2012
Amaç yalnızca öğrenmek ve gelişmekse araç olarak teknolojiden yararlanılabilir. Ama odakta tutulması sağlıklı mıdır? Bana göre değil. Kabul belki onsuz olmuyor da onunla nasıl olur?
Öncelikle biz bu cihazları amacına uygun kullanmayı hiç öğrenmedik ki. Yanlış kazanılmış bir öğrenmenin üzerine yenilerini yapılandırmaya çalışıyoruz... Peki nasıl değişiriz bu noktada?! Daha 2000 yılında okulöncesi öğrencilerine bilgisayar dersi veriyor ve bilgisayarın yaşamımızda olması gereken yeri üzerine konuşuyorduk. O öğrenciler şimdi ilköğretimi bitiriyor, acaba kaçı gerçekten araç olarak kullanıyor bilgisayarı?! Oyuncak olmasının dışında aslında elini, kolunu, zihnini uzatan bir protez olduğunun kaçı farkında! Peki biz yetişkinler olarak, kaçımız gerçekten de olması gerektiği gibi kullanıyoruz bilgisayarı?!
Burcu Esin İLİŞ
22.2.2012