KİMİM BEN
KİMİM BEN?
Medrese eğitimi almış bir baba, okuma yazma ve Türkçe konuşmayı bilmeyen bir anne, geçinecek kadar arazisi olan orta halli bir aile! 8 (sekiz) kardeşin ortancası.
(Kızları saymazsak ikinci büyük. Sözünüzü dinletebilmeniz için sıralamadaki yeriniz fena değil yani.)
Şanslısınız! Çünkü doğduğunuz köyde şartları kötü de olsa bir okul var. Üstelik bir öğretmeniniz de var ne konuştuğunu anlamasanız bile.
Beş sınıf bir arada okuyorsunuz. Siz 2. sınıfta iken, öğretmenin, 4-5. sınıfların çözmesi gereken problemleri çözdüğün için, senden büyük çocuklara sıra dayağı attırıyor sana sık sık.
Bir de camisi var tabiî ki köyün. Üstüne üstlük dini eğitim veren bir de imamınız.
Islık çaldın diye seni pataklayan, uzun aksakallı 80 küsur yaşında, bu yaşta bile saygıyla andığım bir adam. İlerlemiş yaşına ve hastalıklarına rağmen kendi bildiğince çabalaması küçümsenecek bir şey değil diye düşünüyorum.
Öğretmen ve imam arasında sıkışmış, hiçbir hedefi, idolü, rehberi, dershanesi, kursu, kemanı, spor salonu, okul servisi, tostu, oyuncağı ………. Olmayan küçük bir çocuk.
Bütün imkansızlıklara rağmen mucize denecek şeyi başarıyor: SIYRILIYOR.
Ve bir gün yürüttüğü görevin sunduğu bir fırsatla, doğduğu köydeki çocukların modern bir eğitim binasına kavuşmasına sebep oluveriyor. Yetmezmiş gibi açılış töreninde çocuklara ‘derslerinize çok çalışın, öğretmenlerinizin, ailenizin sizin için yaptıklarının değerini bilin!’ diye nutuk atmayı da ihmal etmiyor.
(KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME BU MU? Diye sorasın geliyor.)
BEN KENDİMİ GERÇEKLEŞTİRDİM, BENDEN BU KADAR!
Sakın aklından bile geçirme!
Çünkü sen Öğretmensin.
İnanmışsın.
Çocukları çoook seviyorsun.
Her alanda dezavantajlı olan bir bölgede yaşıyorsun.
Yarını ne olacağı belli olmayan binlerce çocuk var çevrende. Hem de ebeveynlerinin, cehaletin, toplumdaki şiddetin, zorunlu göçün, yokluğun, yoksulluğun, kötü şartları olan okulların, televizyonlardaki abuk sabuk programların, devleti kötü yöneten adamların, hala çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıramadığımız eğitim sisteminizin…….. mağduru olan binlerce çocuk!
1700 tanesi yeşil kartlı, hiçbir sosyal güvencesi olmayan, çoğu göçle gelmiş, birçoğu kelimelerle anlatamayacağın travmalar yaşamış, çok kötü şartlarda yetişen 3000 tane öğrencisi olan bir okulda yönetici oluyorsun.
Sonra da ben niye geceleri rüyamda okulun kalorifercisini, çocuklarını ihmal eden aileleri görüyorum diye şikayet ediyorsun. Olacak iş mi yani?
Bu çocukların daha iyi şartlarda yetişmesi için kazandığın her başarıda gururlanmak senin hakkın elbette. Ancak, hiçbir zaman benden bu kadar deme şansın yok, olmamalı.
Bir de madalyonun öteki yüzü var tabi ki.
Aile babasısın 2 çocuğun. Kolay değil bu, iskele değil her biri ayrı bir dünya olan 2 çocuk!
Devletin verdiğine şükrederek bakmaya çalıştığın 2 çocuk. Gün olur bir gülüşleriyle 3000 çocuğun yükünü omuzlarından alan 2 hediye senin için.
Evet,
Adım, soyadım bir de vatandaşlık numaram var benim. Sicil numaram, evim, ailem, maaşım, borçlarım, sevinçlerim, üzüntülerim, bir de hayallerim var.
Ülkemin çocukları için, aydınlık yarınlar için çırpınan bir öğretmenim…
(Sayın Kayhan Karlı hocamızın dersi için hazırladığım ödevimdir...)
Ahmet ÖZMEN
Nisan 2010
Diyarbakır
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
Yarınlarımız ve çocuklarımızın daha güzel bir geleceğe kavuşması için senin gibi insanlara ihtiyacımız var hepbirlikte zoru başarmanın keyfini yaşamak dileğiyle kalemine sağlık..
OKTAY KARAMAN
10.4.2010
Sağolasın Oktaycığım. iyi ki beraberiz.
AHMET ÖZMEN
11.4.2010
Sayın hocam , eğitim ordusunun yılmaz savaşçılarından biri olarak arada kendi baltanızı da bilemeniz gerek.Aklınıza ve yüreğinize sağlık.
ÖZLEM PAKER
11.4.2010
müdürüm cigerimizi çektin aldın,sana helal olsun.selam ve sevgiler.
AHMET GÜZEL
12.4.2010
senin cigerin lazım bize. daha yapacak çok şey var. sevgiyle
AHMET ÖZMEN
13.4.2010
diyarbakırda çalışmış bir öğretmen olarak sizi çok iyi anlıyorum ayrıca tedep in diyarbakırda verdiği seminerlerede katımıştım adınız hep aklımda kaldı yazınız mükemmel bu anlayıştaki öğretmenlere çok ihtiyacı var öğrencilerin bütün gayretlerinize sonsuz teşekkürler kimim ben diyene sen insansın pırıl pırılsın insana yakışır her şeyi sonuna kadar hakediyorsun diye bakabilmek kolları şöyle KOCAMAN açabilmek her öğretmenin ilk adımı olmalı
Seher Özturan
12.4.2010
Diyarbakır hayatı tanımak için koca bir laboratuvar sayın hocam. sevgiler
AHMET ÖZMEN
13.4.2010
Sevgili Öğretmenim,
Yazını sonuna kadar okudum ve gözlerim doldu.Şamnslıyım çevremde kimse yoktu. Görseler ne diye ağlıyorsun? Yaşanmışlık olmadığı için bu mu? demelerimden çekindim. Belki duygusalım ondandır. Oraları ve seni çok iyi tanıyan biri olduğum için gözlerimin dolmasıda ondandır. Bazıları için sıradan gelebilir bu yaşam süreci. Orada yapman gereken daha çok iş olduğunu da biliyorsun. Seni tanımak ayrıcalık
Yusuf Ziya Güldere
15.4.2010
SEVGİ VE EMEKLE NİCE GÜZELLİKLERİ ÇOĞALTMAK DİLEKLERİYLE...
ALİ ÇAĞLI
17.4.2010
Çok farklı ve anlamlı anlarvardır, anlatılamayan...
Gözlere dolan bir kaç damla gözyaşı vardır, taşmak için bir bahane bekleyen...
Dostluklar vardır, satırlara sığmayan...
Anılar vardır, dostlara, sevgiye ve umutlara dair...
Geleceğe, umuda, sevgiye ve dostluğa aç, konuşmaya, anlatmaya ve anlaşılmaya muhtaç memleketimde...
Tüm bunları çok güzel özetliyorsun...
Böyle bir dostum var işte varsın tüm sıkıntılar ve diğerleri düşünsün...
Biz çok şey yaparız..
Seni sevgi ile kucaklıyorum...
ABDULMENAV HEMEDOĞLU
19.4.2010
Ahmet hocam sani tanımak güzeidi.
Şükrü Adsan
27.5.2015