Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Diyarbakır’da Öğretmen Olmak Kolay mı? 1 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Diyarbakır’da Öğretmen Olmak Kolay mı?

Göç, şiddet, geleceği belirsiz genç bir nüfus, eğitimsizlik, yokluk, işsizlik, cehalet, sağlıksız evler ve sokaklar, çarpık kentleşme, kalabalık okullar ve sınıflar, yeşil kart kabusu, insan istismarına açık sosyal yardımlar, internet kafe ve kahvehane bolluğu, çocuklar için oyun alanı olmayan mahalleler, sokakta çalıştırılan çocuklar, yaşamın her alanını kaplamış yozlaşma, kan davaları, namus cinayetleri, intiharlar, gürültü kirliliği, kapkaç, adam kayırmanın en alası, bulaşıcı hastalıklar, çocuk ihmali  ve istismarının en ağır şekilleri…ve daha niceleri

Bu kentte mutsuz olmamız için ne kadar çok nedenimiz var. Bu kadar sorunun hiç birisinin kaynağı biz değiliz ama hepsi, hatta daha fazlası yaşamımızı olumsuz etkiliyor ve bu şehri yaşanmaz bir hale getiriyor. Ve çözüm umudunun olmayışı daha çok acı veriyor insana.

Hadi diyelim kafaya takmayayım, keyfime bakayım dedin. O da mümkün; belki de dünyanın en güzel yemeklerine ulaşabilirsin bu kentte. Hatta üstüne üstlük çok paran da olmasına gerek yok bu lezzetleri tatman için. Öğretmensen, bu kentte zengin sayılırsın zaten. Alışveriş merkezleri bütün ihtişamıyla senin ve ailenin hizmetindedir.

Üstelik ülkenin diğer kentlerindeki öğretmenler kadar yorulmana da gerek yok. Kolay yoldan kazanırsın parayı. Ulaşım sorunun yoktur, okula gitmek istemediğinde sevk hakkın vardır, oda olmadı hangi idareciyle aran iyiyse ona telefon açarsan bedava telefondan, çözülür problemin.

Çocuğunu arka sırada oturttuğu için öğretmeni ile görüşmen gerekiyor olabilir o gün. Ne de olsa üstün yeteneklerinle sorumluluğundaki sınıfın kaybettikleri zamanı haydi haydi telafi edebilirsin sen.

Bir kere bir öğretim yılında diğer kentlerdeki meslektaşlarından en az dört hafta daha fazla tatil yaparsın. Üstelik bunun için bahane oluşturmana da gerek yok. Ne de olsa devlet sınavları erken tarihte yapıyor, öğrenciler okula gelmiyor, havalar çok sıcak, yöneticiler durumdan şikayetçi değil, veli-öğrenci alışmış bu duruma, yani anlayacağın en az kusurlu kişi sensin doğal olarak.  Öğrencilerin çoğunun sınav gibi bir derdi yok zaten, sen de anlatman gereken konuları anlatmışsın zaten. Hatta paketini üç liradan aldığın testleri bile dağıtmışsın çocuklara.

Ödev yap demişsin yapmamışlar, kendi aranızda konuşmayın demişsin, konuşmuşlar, bağrışmışlar. Dersinden kaçıp internet kafeye gitmiş bazı kendini bilmezler. Veliyi çağırmışsın gelmemiş okula. Sen ne yapabilirsin ki bu durumda? Sınıfta bırakmak ta zor. Olur da bir ihtimal vicdanın sızlarsa, kendini sorumlu hissedersen onunda tedavisi mümkün canım; sanat sokağında çayını içerken o çocuklardan birinden gevrek bir simit alırsın, bir diğerine ayakkabını boyatırsın, biraz da şefkat gösterirsin olur biter.

Sevgili öğretmenim;

Gel sen yine de keyfine bakma. Sen eğitimcisin, zor olan yakışır sana. Altmış yetmiş kişilik sınıflar senin tercihin değil elbet. Mucize yaratman da şart değil. Belki çok klasik ama deniz yıldızı hikayesini düşün. Her biri bir deniz yıldızı belki bu çocukların. Ve inan ki ihtiyacın olan güç, enerji, imkan yani her şey o masum çocukların gözlerinin içinde saklı. Yeter ki bakmayı bil. Ellerinden tutmayı dene onların. Yaşamına dokunduğun her çocukta başka bir enerji yakalayacaksın seni motive eden. Onların dünyaya baktığı pencereden bakmayı denersen bir kerecik, onlara yaşattığımız travmaları görmeye başlarsan, daha iyi anlayacaksın onları. Onları anlamaya başladıkça da mesleğinden, yaptığın işten daha çok keyif alacaksın. Ve belki o zaman bu kentin sorunlarından dolayı yaşadıkları, yaşattıkları yüreğini daha az acıtacak. O zaman bu insanların sana ne kadar ihtiyacı olduğunu anlayacaksın. O zaman daha güçlü adımlarla yürüyeceksin bu zorlu yolda.

Evet, işin zor. Hem de çok zor. Hadi bakalım kolay gelsin…

Ahmet ÖZMEN

Haziran 2010

Diyarbakır

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...

  • Sevgili Ahmet hocam işiniz gerçekten zor,siz bunun farkındasınız ama her şeye rağmen yine de oradasınız,Çoğunluk gibi zoru bırakıp kaçmamışsınız.Sizi tebrik ediyorum ve çooook kolaylıklar diliyorum...

    | cevapla |0 defa beğenildi.
  • İşi kolay kılmak ta zor kılmakta biraz da bize bağlı herhalde.

    | cevapla |0 defa beğenildi.
  • Ümitsizliğe kapıldığım zamanlarda sizin de bahsettiğiniz gibi deniz yıldızı hikayesini hatırlarım. Bir tek deniz yıldızının bile hayatını değiştirmenin onun için onun çevresi için hatta belki ülke için ne anlama geldiğini düşünürüm. Gösterilen çabaların asla boşa gitmediğini bir gün mutlaka işe yarayacağını düşünürüm. Ve bu düşünceler bana çok iyi gelir. Size de iyi geleceğinden eminim. Kolay gelsin öğremenim.

    | cevapla |0 defa beğenildi.
  • Umut fakirin ekmeği diye boşuna dememişler Üstadım. Sorunu farketmek ve onun üstesinden gelmeye çalışmak ve bunun ıstırabını duymak. Seni ve senin gibi düşünenleri diğerlerinden en ayıran en önemli özelliğin bu. Ahmet ÖZMEN'leri çoğaltmak gerek...
    İyi ki varsın.

    | cevapla |0 defa beğenildi.
  • Merhaba Ahmet Hocam, sizin gibi ben de Diyarbakır'dayım. Elbette işimiz çok zor. Ama kimler bunun farkında... Saygılarımla

    | cevapla |0 defa beğenildi.

    Aytekin IŞIK

    1.11.2010

  • HOCAM ÖZETLEYİVERMİŞŞİN DURUMU.
    GEÇ DE OLSA YAZINI OKUDUM.DUYGULARINI PAYLAŞIYORUM.
    BAKIŞ AÇINI ÇOK BEĞENDİM.
    İYİ Kİ VARSIN.VE İYİ Kİ SENİ TANIDIM.  

    | cevapla |0 defa beğenildi.

Yorum Yap

İsim*

email*Sizi bilgilendirmek için kullanılacak

Yorumu Ekle