Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
ANLAYABİLME VE ANLATABİLME ADINA

ANLAYABİLME VE ANLATABİLME ADINA

    “Dil kusurlu olursa, düşünce iyi anlatılamaz; düşünce iyi anlatılmazsa yapılması gerekenler doğru yapılmaz; görevler gereği gibi yapılmazsa, kültür bozulur;  kültür bozulursa insanlar arasındaki değerler ortadan kalkar.” K...

KARAR VERME SÜRECİ

KARAR VERME SÜRECİ

   Günlük yaşamımızda birçok faaliyeti gerçekleştirmek için çeşitli kararlar verdiğimiz halde, çoğu zaman karar verdiğimizin farkında bile değiliz. Oysaki okul, meslek, arkadaş seçmek veya kazanımlarımız için en uygun yatırım alanını gibi pek çok kararlar, yaşamımızı önemli derecede etkileyecek alternatiflerle doludur. Karar verme süreci, bir ihtiyacımızı gidereceği düşünülen bir kişi, durum veya bir nesneye götürecek iki (en az) ya da daha fazla alternatif olduğu zaman yaşanılan sıkıntıyı gidermek için atılan bir adım-davranış olarak tanımlayabiliriz herhalde.

   Karar verme sürecinde bir güçlükle karşı karşıyayızdır. Özellikle okul ve meslek seçimi gibi durumlar söz konusu olduğunda bu süreç, daha detaylı düşünmeyi, çok uğraş göstermeyi, araştırma yapmayı gerektirmekte ve çoğunlukla da çoğunlukla yoğun kaygıyı içermektedir. Eğer verdiğimiz karar çok risk içeriyor bir de geri dönülemez nitelikte ise, o kararın sonuçlarını önceden tasarlamak ve en uygun seçeneği belirlemek daha da çok önem kazanmaktadır. Bu süreç, ilköğretim 8. Sınıf öğrencilerimizin hangi tür liseye gitmek istediklerine ilişkin karar aşamasına geldiklerinde risk unsurunu fazlasıyla barındırmaya başlamaktadır. Lise türüne karar vermek durumunda kaldıklarında öğrencilerimiz, yoğun stres ve sınav kaygısı sebebiyle detaylı araştırma yapma gerekliliğini hakkıyla yapamamaktalar. Seçtiği lisede okumak istemeyen öğrencilere 9. Sınıf sonunda lise türünü değiştirme fırsatı verilmiş, ancak(!) bazı öğrencilerimiz seçtikleri lise türünü değiştirmeyi çok istemelerine rağmen ikinci kez karar vermekten kaçındıkları için bocalama yaşamaktalar.

   Her ne olursa olsun karar vermenin bir süreç içinde gerçekleştiğini öğrencilerimize anlatarak farklı sorularla bu sürecin daha sağlıklı geçeceği hakkında bilgilendirebiliriz.

  • Karar verilecek problemim nedir?
  • Bu kararımın öğeleri neler olabilir?
  • Belirlediğim bu kararı vermek için süreç boyunca hangi bilgiye ihtiyacım var?
  • Bu bilgileri isteklerim doğrultusunda önem derecesine göre nasıl sıralamalıyım?
  • Ne istiyorum? Sahip olduğum değerlerim kararımı nasıl etkileyecek? ( Ailem ve yakınlarımın değerleri nasıl etkilenecek?)
  • Karar verme sürecinde belirlediğim problemin en olası çözümü nedir? Bu seçeneklerin her birinin sonuçları nelerdir?
  • Her bir seçeneğim ve
13.03.2012 19:33:10

13.03.2012 19:33:10

“Bir araya gelmek başlangıç, bir arada kalmak ilerleme, birlikte çalışmak başarıdır.”

 Mesleki ideallerini hep diri tutan ve öğrencilerine anlatmak yerine öğreten Necmi Şahin İlköğretim Oklu ile iki günlük bir eğitim hikâyesi yaşadık.

 

 Öğretmen arkadaşlarımızla birlikte yazdık, çizdik ve  paylaştık. Tüm bunları donanımlı nesiller yetişsin diye yaptık. Dinlemek ve kabul etmek yetmez mutlaka “öğrenmek” için tartışarak, sorgulayarak yerini bulur kazanımlar dedik.

 

 Her bireyin beklenti ve yeteneklerinin farklı olabileceğini kabul ederek, farklılıkları zenginlik olarak görelim diye sonlandırdık eğitim hikayemizi. Necmi Şahin İlköğretim Okulu öğretmenleriyle birlikte ortak bir hedefe ilerleyen aynı takımın oyuncuları gibiydik.

               Deneyimlerimizi  paylaşma imkanı bulmuş olma mutluluğuna, yarınlara katkıda bulunabilmiş olma mutluluğunun eklenmesi en büyük dileğimiz olmalıdır. İki günlük hikayemizde birlikte çalışmış olmanın onurunu yaşadığım Necmi Şahin İlköğretim Okulu Öğretmenlerine, Yusuf  Ziya GÜLDERE Hocama, Özlem GÖRÜR, İlker KÖSTERELİOĞLU ve Ceyhan TUNCER arkadaşlarıma teşekkürler ediyorum.

HER ŞEY ÜSTÜNE GELİYORSA BELKİ DE SEN TERS GİDİYORSUNDUR.

HER ŞEY ÜSTÜNE GELİYORSA BELKİ DE SEN TERS GİDİYORSUNDUR.

   Padişah bir gece rüyasında, tüm dişlerinin teker teker döküldüğünü görür. Uyanınca heyecanla hemen sarayın rüya tabircisini çağırtır., rüyasını ona anlatır ve dişlerin dökülmesinin ne anlama geldiğini sorar. Rüyayı dinleyince tabircinin rengi atar, korkarak, titreyerek: “Padişahım huzurunuzda yalan konuşamam, beni bağışlayın rüyada dişlerin dökülmesi çocukların ölümüne işarettir. Çocuklarınızın hepsi sizden önce ölecek. Yani bütün çocuklarınızın ölümünü göreceksiniz.”der. bunu duyan padişah çılgına döner ve “Bu nasıl tabir, vurun bunun başını” der. Tabircinin başı kesilir. Bu olaydan sonra merakı ve endişesi iyice artan padişah, bu olayın gizlenmesini emreder ve ülkesinin her tarafına adamlarını göndererek en üstün tabircilerden birini saraya getirtir. Ona gördüğü rüyayı aynen anlatır ve heyecanla tabircinin ağzına bakar… tabirci rüyayı iyice dinledikten sonra, gayet sakin ve âlimane bir tabirle. “Sultanım sana müjdeler olsun, Allah sana o kadar uzun ömür verecek, o kadar uzun yaşayacaksın ki; bütün çocukların senin yaşadığını görecek” der. Buna çok sevinen padişahın kalbi rahat eder, gözleri yaşarır, tabirciye dualar eder, çeşitli hediyeler ve altınlarla onu mükâfatlandırır ve onu sarayına alır.

   İletişimde neyi nasıl söylediğimize dair güzel bir hikaye… bu hikayede de görüyoruz ki, neyi nasıl söyleyeceğimizi bilmek algılamada değişiklik yapma imkanı veriyor. Unutulmaması gereken ve hepimiz için geçerli olan bir durum var ki, o da hiçbirimiz olumsuz ifadelerden haz almayız ve rahatsız oluruz.  Saha eğitimlerimizde katılımcılarla kurduğumuz iletişimde, elimizdeki verileri iyi bir süzgeçten geçirip zamanımız elverdiğince belli bir süre düşünce platformumuzda yoğurup kullanmak bize büyük bir avantaj sağlayacaktır. Diğer bir avantajımız da tecrübelerimizi ve bitmeyen enerjiyle harmanladığımız heyecanımızı paylaşmak olacaktır.

Anlayabildiğimiz ve anlatabildiğimiz bu dünyanın (ÖRAV) paylaşımcıları olmanın güzelliği ile...

HAYALİMDE ENGEL YOK.

HAYALİMDE ENGEL YOK.

   Fark ettim ki hayat bize başarılı olmak için sürekli fırsatlar verip durmuyor. Başarılı olabilmemizin altında, ne zaman bu fırsatlardan biriyle karşılaşırsak onu değerlendirmek için hazır olabilmemiz yatıyor. Başarılı olabilmek için,  yapacağımız hazırlığın niteliği ve  her şeyden önce başarılı olmayı gerçekten istememiz gerekmektedir. Katıldığım iki eğitimde de insanın kendisine nasıl engel olamayacağının örneklerini gördüm. Kendim için milat saydığım 2011’in şubat ayına kadar,  hizmet verdiğim okullarda kendisine takılıp düşen insanların sayısı meğer ne kadar da çokmuş. İnsan, kendini-öğrencisini-bilmede isteksiz, yaratıcılığında ihmalkâr, yürüyüşünde kararsız olduğunda kendisini hem kendine hem de öğrencilerine engel yapmaktadır. Hayat ve öğrenmek bir bütünse –ki öyledir- ; onu aksatmaya ne hakkımız var?

Saha eğitimlerimizde bizden gözlem yapmamız bekleniyor olsa da yine de kendimizde ve diğer meslektaşlarımızdaki beşerî davranış şekillerini gözlememiz için de bir şans doğmaktadır. Bu da tüm KZE’lerin (bizlerin) başka sahalarda yeni fikirler üretmemizi kolaylaştırmaktadır. Bir öğretmen olarak işmi yapıyor olmanın hazzıyla gittiğim iki eğitimde de, öğretmenlerimizin kendileriyle birlikteyken amaç ve ilkelerimizi belirttiğimiz ilk yarım saatte sunuşumuza en azından bir göz gezdirmelerini sağlamaya çalışıyorken onlara farkındalığı aktarıyoruz. Böylelikle belirsizlikler gideriliyor ve herhangi bir şüpheye mahal vermeden kafalardaki tüm sorular cevaplandırılıyor.

Amaçlarını ve amaçlarına ulaşma yolunda ilkelerini belirlemiş, farkındalıkla bütünleşmiş, yaratıcılıkları ile yaşamaktan daima memnun olmuş insanlar; bulundukları ortamları kendi renkleri ile renklendirirler. Böyle bir süreçte yer alma fırsatı sağlayan ÖRAV’a; Antalya Aksu Celal Sönmez İlköğretim Okulu ve Bursa Osmangazi Hürriyet İlköğretim Okulu öğretmenlerine çok teşekkür ediyorum.