Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
10.03.2011 11:56:26 0 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

10.03.2011 11:56:26

AKLIN VE DUYGULARIN İŞBİRLİĞİ: DUYGUSAL ZEKÂ

BEYİN NASIL ÖĞRENİYOR?

“İnsan başarılı doğmaz.

 O’nu başarılı yapabilecek özelliklerin taşıyıcısı olarak doğar.”

Risk alabilmek, her yeni deneyime yeni bir öğrenme fırsatı olarak bakabilmek…  Nasıl öğreneceği gücüyle donanan kişi, duygusal zekâsının önemli noktalarını göz önünde bulundurarak kendisinin bile tahmin edemeyeceği bir güce sahip olacaktır.

Kendimizi ne kadar beynimizin gücüyle donatıyoruz?

Beynimizin ve öğrenme stillerimizin temel özelliklerini ne kadar biliyoruz?

         Dünyada “Profesyonel Öğrenme” sürecinin ön plana çıkmasıyla birlikte beyin ile ilgili araştırmalara ağırlık verilmiştir. Sürecin devamında da bireyin kendini tanımasının, ilgi ve yetenekleriyle birlikte hangi bilgiyi nasıl öğreneceğinin önemi bir kat daha artmıştır. Yapılan araştırmaların ortak noktası, beynin sadece %4-8’lik gibi küçük bir kısmının ancak kullanılabiliyor olması yönündedir.

Beynimiz iki yarım küre, dört lob; dış, orta ve alt beyin diye adlandırdığımız kısımlardan oluşmaktadır. Daha etkin ve daha kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesi noktasında karşımıza çıkan sağ ve sol lob arasındaki bağlantıyı ise Corpul Callasum sağlamaktadır. Corpus Callasum, beynin sağ ve sol loblarında oluşan bilgilerin diğer tarafa geçmesini sağlamakta ve 250 milyon sinir hücresinden oluşmaktadır. Kalıcı öğrenme beynin sürekli olarak güncellenmesi ile mümkün olmaktadır. Bu da sağ ve sol loblarda çalışan hücreler arasında işbirliğinin desteklenmesi, öğrenme ağının gelişmesi ve yenilikçi “Beynin Öğrenmesi” uygulamasının yaygınlaşması ile mümkün olacaktır.

Günümüzün başarılı insanı, sağ ve sol beyni maksimum düzeyde dengeli bir şekilde kullanabilen ve yukarda da belirttiğim gibi sağ ve sol lob arasında kolaylıkla geçiş sağlayabilendir. Yapılan araştırmalarda:

SAĞ LOB

SOL LOB

Müziksel algılama/üretme

Konuşma

Mizahi algılama/üretme

Analiz

Duyguları algılama/üretme

İsim/görüntü algılama

Desen bulma

Aritmeti

Matematik-problem çözme

Kusurlara duyarlılık

Sezgi/yaratıcılık

Ben kavramı/benlik

Hayal kurma

Büyük değişimlerin engelleyicisi

Jest, mimik, vücut dilini kullanma

Utangaçlığın merkezi

Ses tonu

Yapamam başaramam inancı

Geometri

Yeniliklere ve özgür gelişime karşı olma

Uzaysal algılama

 

Yüzleri tanıma/adres bulma

 

 

 

Sağ lobda bütünsel öğrenme ön planda olmakla birlikte, sol lobu gelişen insanların da üretken olabilmesi sağ lobunu etkin bir şekilde kullanabilmelerine bağlıdır.  Beynimize gelen bilgi (uyaran) ilk etapta tanınmaya çalışılıyor. Bu uyaran ses mi, koku mu, tat mı, his mi sorularıyla dış görünüş olarak tanımlanmaya çalışılıyor. İkinci etap da ise bu uyaranın içeriği anlaşılmaya çalışılıyor. Bu süreçte sağ lob içeriye giren bilginin dış görünüşüne bakıyor sol lob ise detaylarla ilgileniyor. Özetleyecek olursam; sağ lob eğlenceli ve yaratıcı işlerle ilgilenirken sol lob stresli ve yorucu ayrıntılarla boğuşmaktadır. 

 

BEYİN VE ÖĞRENME

Öğrenmenin temelinde sinir sistemi ve beyin vardır. Daha açık bir şekilde öğrenme beş duyu ile , görme, işitme, dokunma, tat ve koku duyuları ile algılanan uyarıların beyinde önceki bilgilerle ilişkilendirilmesi; tekrar edilmesi gibi birçok beyinsel işlevlerin sonucunda gerçekleşmektedir. Bu işlevler bir takım kurallar içinde gerçekleşmektedir. Beynin bilgiyi işleme hızı bu kurallara bağlıdır. Beyin bilgiyi görsel olarak algılıyorsa kurallar ışık hızıyla devreye giriyor ve bu durumda kişi neler olup bittiğini fark edemiyor. Oysa bilgi beyne ilk defa giriyorsa ve öncesiyle ilişkilendirebileceği, bağlantı kurabileceği bir bilgiyle karşılaşmıyorsa kurallar daha yavaş işliyor. Bilginin beyin tarafından öğrenilmesi, aynı zamanda kişinin bilgi, kültür düzeyi ve kelime hazinesi ile de doğrudan ilintilidir. Beyin boşluğu sevmiyor. Örneğin beyin bir dakikada 600 kelimeyi işleyebiliyorken, göz 150 kelime aktarıyorsa arada boş kalan ¾’lük sürede beyin başka konularla ilgileniyor ve dikkati bölünüyor.

Gazi Yaşargil, beyinde 1 trilyon "nöroglia" adlı hücre bulunduğunu, beyin ne kadar kullanılırsa hücreler arasında o kadar fazla yeni bağlantı oluştuğunu söylüyor. Yaşargil, hücrelerin neredeyse ışık hızında birbiriyle nasıl anlaştıklarının henüz somut olarak belirlenemediğini hatırlatırken, "İnsan beyni yanlış bir yaklaşımla bilgisayara benzetiliyor. Bilgisayarlar ikili sayılı sistemiyle çalışırken, her nöronun 10-15 bin bağ aracılığıyla, çok boyutlu çalışabildiği düşünüldüğünde karşımıza aklın alamayacağı sonsuz bir hesap çıkmaktadır" diyor.

    Caine and Caine’ne (1990) göre beynin her iki lobunun da kullanımı beynin kapasitesini iki kat değil, kat kat arttırmaktadır. Hızlı ve etkili öğrenme için beynin her iki lobunun da koordineli şekilde kullanılması gerekir. Örneğin; kitap okumak beynin her iki lobunu da dengeli şekilde çalıştıran etkili bir faaliyettir. Çünkü kitap okurken beynin sol lobu, sözel kavramları kavrarken; sağ lob da bunları tasvir edip, şekil, imge ve yeni düşüncelere dönüştürür. Oysaki televizyon izlemek beynin sağ lobunu pasif bıraktığı için, beynin gelişimine pozitif bir katkısı olmamaktadır. (Duman, 2004)

Bir Çin atasözü der ki: “ En fazla ileriye giden ok en çok geriye çekilmiş yaydan çıkar.” Yani en fazla hazırlıklı olanımız en çok başarıya ulaşanımızdır.  İşte beynin öğrenme işini en iyi şekilde yapabilmesi için onu öğrenmeye nasıl hazırlamamız gerektiğini bilmemiz önemli bir noktadır. Hangi yaşta olursak olalım öğrenmek yaşamımızda önemli bir yer tutmalıdır. Gerek meraklarımızla gerekse yetenek ve ilgi alanlarımızla yeni deneyimlerle beynimize esneklik kazandırmak, yeni bilgiler öğrenmek bizi uyarır ve ileriye doğru hareket ettiğimiz duygusu verir.

Öğrenme sürecinde beyni farklı kategorilerle düşünmek gerekmektedir. Sağ lob ve sol lob farklı işlevlerle öğrenmeyi gerçekleştirse de beynin bir bütün olarak çalıştığını göz ardı etmemek gerekmektedir. İncelediğim tüm makalelerde ortak nokta, sağ ve sol lobların farklı öğrenme süreçleri ile öğrenmeyi gerçekleştirmesiyle birlikte beynin bir bütün olarak çalıştığı yönündedir. Öğrenme ile ilgili oluşumlar beynin orta ve alt bölümlerinde yer alır. Beynin orta bölümünde yer alan Corpus callosum, iki yarı küreyi birbirine bağlayan, beynin her iki tarafında oluşan bilgilerin kolayca bir yarı küreden diğerine geçmesini sağlayan aksonlardan oluşan sıkı bir banttır. Thalamus duyu organlarından gelen bilgileri alır ve beynin diğer bölgelerine yollar. Hypothalamus sindirimi, dolaşımı, hormon salgılamasını, cinselliği, beslenmeyi, uykuyu ve duyguları kontrol eder. Hippocampus bilginin işleyen bellekten uzun süreli belleğe transferi sırasında öğrenmenin oluşmasında önemli bir rol oynar. Bu yapı anlamlandırma açısından önemlidir. Amygdala duyu organlarından gelen bilginin işlenmesinden ve beynin duygusal hafızasının kodlanmasından sorumludur. Alt bölümde yer alan cerebellum hareketten, duruştan, koordinasyondan, dengeden, motor hafızadan ve yenilikleri öğrenmeden sorumludur.

Son olarak diyebilirim ki yaşayacağımız hayat önümüzde duruyor. Belki kişiliğimizi değiştirmemiz mümkün değil ama öğrenmeyi öğrenmek, kendimizi gerçekleştirebilmek ve hayattan daha çok keyif almak yolunda beynimizi daha etkin çalıştırabilmek bizim elimizde. Bize gereken yakıt biraz cesaret ve  biraz emek.

 

                                                        Aylin BAYSAL

                                      Keçiören Rehberlik Araştırma Merkezi

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...