"Keşke Öğretmen Olsam"
KEŞKE ÖĞRETMEN OLSAM
Okulun ilk günleriydi. Gürcan, ikinci sınıfta okuyan haylaz bir öğrenciydi. Okula geç kalırdı. Kitabını, defterini evde unuturdu. Öğretmen ders anlatırken sıra arkadaşı Yalçın ile sürekli konuşurdu. Arkadaşları yazı yazarken Gürcan ile Yalçın oyun oynar, çevresindeki arkadaşlarını rahatsız ederdi.
Birgün yine dersi dinlemediği bir sırada öğretmen Gürcan’a soru sordu. Gürcan, sorunun cevabını bilememişti. Öğretmeni, Gürcan’a kızdı. Gürcan çok sinirlenmişti. “Keşke ben öğretmen olsaydım, öğretmenim de öğrenci olsaydı. Ben de ona kızsaydım.” Diye düşündü.
Neler olmuştu böyle?
Dileği yerine gelmişti. Gürcan kendi sınıfının öğretmeni, öğretmeni ise Gürcan’ın oturduğu yerde öğrenci olmuştu.
Arkadaşları, öğretmenin tahtaya yazdığı problemi çözmeye çalışıyordu. Kimse fark etmemişti galiba Gürcan’ın öğretmen olduğunu. Gürcan, bu kadar kolay öğretmen olmanın sevinciyle tebessüm etti ve öğretmenliğin ne kadar güzel bir şey olduğunu düşündü.
Öğretmenin kaldığı yerden derse devam etti Gürcan. Ama bazı arkadaşları dinlemiyordu. En yakın arkadaşı Yalçın bile dinlemiyordu kendisini. Eren ile Kerem, Arzu ile Leyla sürekli konuşuyorlardı. Gürcan çok üzülmüştü. Kümse kendisini dinlememişti. Oysa ne kadar güzel şeyler öğretecekti arkadaşlarına. Zil çalınca bütün arkadaşları kapıya koştu. Herkes birbirini itiyordu. Leyla yere düşüp bacağını incitti. Fikret’in kafası kapıya değdi. Sadece Emel ve Yiğit, arkadaşlarının çıkmasını bekliyorlardı. Sınıf boşaldıktan sonra Gürcan, üzgün bir şekilde sırasına baktı. Sonra da bütün sıralara. “Aman Allahım!” dedi Gürcan. Gözlerine inanamıyordu. “Ben şimdiye kadar bu sınıfta mı yaşıyordum?” diye hayret etti. Her taraf çöp içindeydi. Arkadaşları sınıfı boşalttıktan sonra daha iyi görmüştü sınıfı. Kendi sırasının altında bile çöp vardı. Gürcan, sınıftaki bütün çöpleri topladı. Çok utanmıştı. Kendi sırasına oturup başını masasına dayadı. Şimdiye kadar iyi bir öğrenci olamamıştı. Dersi dinlememiş, sınıfı kirletmiş, yaramazlık yapmıştı. O kadar utanmıştı ki, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Tam o sırada öğretmenin sesini duydu.
- Bakın çocuklar. Eğer geç saatlerde uyuyup, uykunuzu tam alamazsanız, Gürcan gibi sınıfta uyursunuz.
Bütün arkadaşları güldü. Gürcan başını kaldırdı. Gözlerini ovuşturdu. Gözlerine inanamadı. Kendisi yine Yalçın’ın yanında oturan bir öğrenciydi. Arkadaşlarına tatlı tatlı baktı. Sonra da heyecanla koşup öğretmenin yanına giderek,
- Bir daha yaramazlık yapmayacağım öğretmenim. Sizi dinleyip, derslerime çalışacağım. Yerlere de çöp atmayacağım. Söz veriyorum. Çok özür dilerim. Çok özür dilerim öğretmenim, dedi.
Öğretmen de, sınıftaki arkadaşları da Gürcan’ın neden bu kadar özür dilediğini anlamamışlardı. Sadece birkaç dakika uyumuştu o kadar.
Öğretmen, Gürcan’a gülümsedi ve yanağını okşadı. Zil çalınca sınıfın yaramaz öğrencileri yine kapıya koştular. Gürcan dışarıy