-
-
Diğer Yazarlarımız >>
- Bir ORAV eğitim hikayesi
- ÖRAV'LA TANIŞMA
- Yarın, bugünün içinde yaşanır. ''Dokuz Tip Mizaç modeli''
- Flipped Classroom
- Çocukların ihtiyaç duyduğu 8 dijital yaşam becerisi ve bunları öğretmek için planlamak
- Çocuğum Üstün Yetenekli
- BİR ÖĞRETMENİN GALAKSİ REHBERİ*
- Kız Oyuncak Bebekleri Sadece Bir Oyuncak Mı?
- Web Sitenizin Kelime Bulutunu Oluşturmak İster misiniz?
- İYİMSER TUTUM GELİŞTİRMEK
-
Diğer Günceler
- "Keşke Öğretmen Olsam"
- Suyun Hangi Tarafında
- Öğretmenlik:Yol Göstericilik
- Rutin Semboller
- Bu Düşüncemi Kimse Duymasın(!)
- Dilimin Ucundaki Sözcükler
- Meyve Sepetinden Alfabeye
- Merak Ediyorum
Ne Kadar Canlıyız
Doğadaki varlıkları sınıflandırırken hep canlılar ve cansızlar diye sınıflandırırız. Ama bu sınıflandırma hep "insan düşüncesinin sınırları"yla alakalıdır. Örneğin;
Bizim vücudumuzda yaşayan, bizim vücut artıklarımızla beslenen, vücudumuzun herhangi bir yerinden içerilere kadar girmeye çalışan, gözle göremediğimiz o kadar çok canlı varki. Bunları biliyoruz. Mikrocanlılar. Ben bu rasyonaliteden yaptığım bir çıkarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bizler de aynen -bizim vücutlarımızda yaşayan mikrocanlılar gibi- bir canlının (yerkürenin) üzerinde yaşıyor olamaz mıyız? Normal yaşadığımız zamanlarda onunla barışık, hatta onu düzenleyen; anormal olarak tahrip ettiğimizde de onu hasta eden, titremesine neden olan bizler olamaz mıyız?
Depremler, volkanik patlamalar, tsunamiler daha birçok rahatsızlık, canlılar dünyasında orta boy bir canlı olan yerkürenin canlılık belirtileri olamaz mı?
Benim üzerimde yaşayan bir mikrocanlının, benim canlı olduğumu düşünmesi anormal olurdu herhalde. Ama ben kendimin canlı olduğunu düşünüyorum. Yerküre de canlı olduğunu düşünebilir. Bir makrocanlının üzerinde yaşayan bir mikrocanlıdır belki de yerküremiz.
Biraz meraklı, biraz septik düşünceler belki. Sadece paylaşmak istedim. Belki varlıkları sadece "canlılar" diye sınıflandırırız artık :)
Saygılarımla
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
Aytekin Hocam, kullandığınız ilginç metaforlar ve baktığınız geniş perspektif insanı düşündürüyor :)
Belki de canlı/cansız kavramı, tamamen göreceli, bize göre oluşturulmuş kavramlar.
Yusuf Hocamla yaptığım güzel bir sohbetteki düşünceli halimi hatırlattığınız için teşekkürler.
Uzay boşluğunda, tanımlayabildiğimiz ve tanımlayamadığımız milyonlarca gezegen ve göktaşı arasındaki "Dünya" diye isimlendirdiğimiz yerkürede, zaman boyutunu da düşündüğümüz zaman, geçmişte yaşamış, günümüzde yaşayan ve gelecekte yaşayacak olan, milyonlarca canlı arasında "İnsan (Homosaphiens)" diye sınıflandırdığımız tür arasında kendimize ve evrendeki konumumuza baktığımızda, ne kadar küçük gözüküyoruz. Halbuki hedeflerimiz, yapabileceklerimiz, bir sonraki nesile bırakabileceğimiz etki sonsuz ve sınırsız bir şekilde büyüyerek gelişebilir! Bu yüzden "Öğretmen" olmak gerçekten bir ayrıcalık diye düşünüyorum.
Perihan Yavuzcan
28.10.2010
Metni okuyup değerlendirme nezaketi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Herhangi bir olguya/olaya farklı pencerelerden bakabildiğimiz sürece yaratma/oluşturma/düzenleme/değiştirme gibi süreçleri daha iyi değerlendirebiliriz. Saygılarımla "Öğretmen"im.
Aytekin Işık
29.10.2010
Eğitimde de, sohbetlerimizde de okuldaki tüm öğretmenler ayrı bir değerdiniz. Kalemi kuvvetli olmak işte böyle bir şey, hele yazılarınızda perihanın dediği gibi metafor kullanmak çoğu kişi için cesaret işidir. Gökkuşağı böyle birşey işte Aytekin Öğretmenim sizi tanımak ayrı bir güzellik. ara soğutmadan gelen yazılarınızı zevkle okumaya devan edeceğim iyi ki varsınız. Hele oralarda öğretmen olmak...
Yusuf Ziya Güldere
29.10.2010
Hiçbir ekolün yörüngesine girmeden ama onların arasında bir "düşünce trafiği" içerisinde yolculuk yapmak istedim sadece. Okuma ve iltifat etme nezaketiniz için teşekkürler.
"Ördek ailesinde kendini çirkin ördek zanneden bir kuğu gibi dolaşır bazen insanlar."
Kocaman Saygılarımla
Aytekin Işık
29.10.2010
İltifata mazhar olmak ayrıcalıktır. Hak edenlere iltifat edilir sevgili öğretmenim.
Yusuf Ziya Güldere
30.10.2010