HAYAL(L)AH!..
HAYAL OLMASINI BİLE HAYAL EDEMEDİM…ÜZÜLDÜM…
Bundan bir-iki ay önceydi. Dersimiz Hayat Bilgisiydi, yani bizdeki adıyla “Hayatı Öğreniyoruz”. Her gün hayatla ilgili, hayatın içinden bir sürü şey öğrendiğimiz için koymuştuk bu adı. Ve evet, gerçekten birlikte öğreniyorduk hayatı, ben onlardan, onlar benden, biz birbirimizden…
İşte bugün de o günlerden biriydi ve konumuz da çok eğlenceli. “Hayal”. Adı bile güzeldi. Bir sürü şey sığdırabilirdik içine, istediğimiz her şeyi koyabilirdik hayal sandığımıza. Biz de öyle yapacaktık. Bu yüzden derse elimde küçük ama süslü, kalp şeklinde, kırmızı tüylü bir kutuyla girdim. Hepsi merak ettiler tabi görünce, ne olabilir diye fikir yürütüp fısıldadılar aralarında ama hepsinin, özellikle kızlarımın çok beğendiği belliydi yüzlerindeki o “Ayyy, çok güzel!” gülümsemesinden. Merak seviyeleri istediğim kıvama gelince sordum, “Bilmek ister misiniz bu kırmızı sandığın içinde neler var? diye… “Eveeeeeeeeet!” diye cevapladılar hep bir ağızdan. Daha fazla bekletmeden açtım hemen sandığın ağzını ve aralarında dolaşarak okudum tek tek renkli kağıtlara yazdığım hayallerimi ve sordum arkasından. “Ne düşünüyorsunuz okuduklarımla ilgili?” diye. Çok uzun sürmedi okuduklarımın aslında benim kurduğum hayaller olduğunu bulmaları.
Birinci kısmı bitirmiştik. Sıra onların hayallerine gelmişti. Her birine renkli kağıtlar dağıttım, onlar da hayallerini yazsınlar diye. Tabi önce biraz düşündüler, hayal ettiler ne hayal edeceklerini. Sonra da bir zamanlar hayalleri olan okuyup yazmayı öğrendikleri için başladılar yazmaya hayallerini. Arkasından da buna gelecektik zaten. Sadece hayal etmekle olmaz, hayallerimizi gerçekleştirmek için çalışıp çabalamalıyız, da diyecektik, okuma-yazmayı öğrenme hayalimizi gerçekleştirmek için yaptığımız gibi. Ama henüz hayallerimize bir sınır çizmemiştik. O yüzden ben sınırsız bir hayal kalabalığı bekliyordum en başta… Öyle de oldu. Yazılan hayaller arkadaşlara anlatılıyor ve sandığa atılıyordu. Neler yoktu ki hayal sandığımızda. Bir çocuk ne isterse koyduk içine; bilgisayar, bisiklet, akülü araba, kıyafet, uzaktan kumandalı araba, bir sürü kitap, oyuncak bebek, üstü açık araba ve hatta villa bile vardı sandığımızda. Ve ben hiç birine şaşırmadım aslında, hepsi olabilirdi hayallerinde, ta ki içlerinden biri, güzel bir sabah kahvaltısı hayal ettiğini söyleyene kadar. Bir an için dondum kaldım sanki, belki yanlış anlamışımdır diye “Efendim?” dedim, hayali tekrar dinledim. Maalesef yanılmamıştım, hayali bir sabah kahvaltısıydı. Aslında tüm velilerimin evlerine gitmiştim. Bu kızımın da babası halde balık satıyordu, annesi de ev hanımı. İki kardeşler. Yani bizim çevreye göre çok kötü sayılmazdı durumları ama merak etmiştim neydi ona sabah kahvaltısı hayali kurduran. O an bozuntuya vermeden sordum neler isterdin kahvaltıda diye ve aldım cevabımı… “Oooooo, evet, ne güzel bir hayal. Olsa da yesek şimdi. Acıktık valla!” diyerek geçiştirdim olayı ama dersin ondan sonraki kısmında bu hayal için ne yapabilirimi bulana kadar pek adapte olamadım derse. Hemen oracıkta irdelemekte olmazdı durumu, diğerlerinin arasında. Ama sıcağı sıcağına da bağlamalıydım olayı.
Bugün onlarla birlikte ben de öğrenmiştim sabah kahvaltısının bile bir hayal olabileceğini. Neden olmasın ki, insanlar sahip olmak istedikleri şeyleri hayal eder, o da sıkılmıştı hep kahvaltıda aynı şeyleri yemekten ve ayaküstü yemekten. Peynir, yumurta ve ekmek dışında bir şeyler olsun istiyordu yanında kahvaltının, teneffüs arasında öğrendiğim kadarıyla. Ve ailesiyle birlikte oturmak istiyordu sofraya. Babası da kahvaltıdan sonra gitseydi bir sabah işe ne var ! Küçük kardeşi de annesini bir rahat bıraksaydı keşke…
Hemen aklıma bir fikir geldi, işin ucunda biraz hile vardı ama olsun, bir çiçeğin gayet basit bu hayalini gerçekleştirmek için yapacaktım artık o kadarını. “Eveeeet” dedim, hayalleriniz bu kırmızı sandığın içinde. Şimdi bir düşünün bakalım, bunları düşündük, hayal ettik, yazdık ve olmasını istedik? Yeter mi acaba bu? Sadece karşımıza alıp sandığı, bakarak beklesek gerçekleşir mi acaba hayallerimiz? Ya da illa her kurduğumuz hayalin gerçek olması gerekir mi? Sadece hayal kurmanın kendisi bile mutlu etmez mi bizi bazen?” Gelen cevaplar sonunda hep birlikte karar verdik hayallerimizin gerçekleşmesi için bizim de çaba göstermemiz gerektiğine ve her hayal gerçekleşmese bile sadece hayal kurmanın da bizi mutlu edebileceğine… Ama dedim sonra var mısınız bu sandıktaki hayallerden birini gerçekleştirmeye? Sandıktan bir hayal seçtik, gerçekleştirebileceğimiz bir hayalse ertesi gün gerçekleştirmek için. Bilin bakalım, hangi hayal çıktı sandıktan :)
Ve ben de öğrendim hayallerin çok yükseklerde olabileceği gibi bir sabah kahvaltısı kadar basit de olabileceğini.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...