YAZMA EYLEMİ
İnsanoğlu nasıl bir varlıktır ki anne karnından ayrıldıktan sonra kendini ifade etmeye başlıyor.Diğer canlılarda da durum böyle midir?Hepsinde değil en azından.Ama insanların hepsi için aynı şey geçerli.Ne kadar dense de o daha küçücük , isteğini anlatamıyor , yine de o küçücük başıyla , ait olduğu ailenin merkezi oluveriyor.Her şey ona göre planlanıyor , bir ağlamasıyla annesi etrafında pervane oluyor.Ve annedir ki onun ne istediğini anlıyor.Burda marifet annede mi bebekte mi bilemeyeceğim.:)
Konuşmayı öğreniyor. İşte o zaman görün siz komediyi.Her şeyi soran , her şeyden isteyen , sevimli bir yaratık oluveriyor.
Okula başlar sonra.Öğretmeninden bekler aynı ilgiyi , sevgiyi ... Boşuna da denmemiştir hani "Öğretmenim canım benim , canım benim.Sen bir ana sen bir baba oldun bana."diye.Okuma yazmayı öğretir bize ve işte yazma serüvenimiz de başlayıverir.Derste arkadaşlarımızla yazışmaya başlarız.Onlara karşı hissettiklerimizi dökeriz kelimelere ;bazen sevgi , bazen kızgınlık , bazen küslük... Neler neler yazarız.
Ergenlik günlerine geliriz sonra.En fırtınalı dönemdir değil mi? Günlük tutarız , hayallerimizi yazarız , ilk sevgiliye mektuplar yazılır ki bunlar bazen verilemez ona.Nasıl verilsin ki?Çünkü kendisinin haberi yoktur bizim sevgilimiz olduğundan.Platonik aşk dedikleri var ya işte tam ondandır.Kaç kişi vardır ki platonik olarak sevmemiş?Ve nasıl bir şeydir ki bizi en kral şairden daha kral , en baba müzisyenden daha baba müzisyen yapar..Hatta masallar bile yazdırır bize ;sonu mutlu biten , kahramanları da sevdiceğimizle biz olan...
Ah bir de şu yazılı sınavları vardır.Hayatta başımıza gelen en büyük dertlerden biridir. İlla hocanın istediği gibi yazacaksın.Yoksa kabul etmez."Efendim düşünceler çok dağınıkmış.O daldan bu dala atlanmış.Kelime dağarcığı çok sığmış."bla bla bla.Ve kim bilir bu kompozisyon dersleri yüzünden kaç insan vardır yeryüzünde "yazmak" eyleminden soğuyan.Ben mi?Evet ben de bir dönem yazmaktan nefret ediyordum.Neden?Öğrenilmiş çaresizlik yüzünden.Ben istediğim başarıyı gösteremiyordum , yapamıyordum.Bunun sonucunda da nefret ediyordum.
Halbuki nasıl bir terapiymiş yazma işi.Anılarını yazma , sevinçlerini yazma , kırgınlıklarını yazma.Tıpkı konuşur gibi.En yakın dostunla dertleşircesine.İçindeki ses de karşılık vermiyor değil.Eleştiriyor seni.Sen açıldıkça açılıyor , anlattıkça anlatıyorsun..Kelimelerin gücü zihnini , ruhunu arındırıyor , sana huzur veriyor.Ne yazdığın önemli değil , nereye yazdığın da..Not da almayacaksın nasıl olsa.İstediğin gibi , içinden geldiğince özgür ve hür yaz yazabildiğini.."Yazma"eylemi kesinlikle insan hayatında , zeka türü ne olursa olsun , geliştirilmesi gereken ve paylaşılması gereken bir öneme sahipmiş...
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...