BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFTA ÖĞRETMEN OLMAK....
BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFTA ÖĞRETMEN OLMAK!!!!!!
2011 Haziran Ayı’na kadar İstanbul’da özel bir kolejde sınıf öğretmeni olarak çalışıyorken, verdiğim ani bir kararla tüm hayatımı değiştirdim. Atamalara başvururken bile “ yine olmayacak ama….” Diyerek yazdığım Şanlıurfa’ya geldiğime , yerleştiğime hala inanamıyorum.
Önyargı çok hoşlandığım bir şey olmasa da; Güneydoğu’ya , burada yaşananlara, yaşayanlara, köy okulu fikrine yaklaşımımı anlatan tek kelime bu olsa gerek…
Atama sonuçları açıklandıktan sonra Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü arayıp okul ile ilgili bilgi almak istediğimde, telefonun ucundaki sesin bana tek söylediği:
“ Bir tek sen varsın hoca hanım. Müdür yetkili olursun. Köy 35 km. Ulaşım yok. Lojmanda kalırsın. Okul da yeni zaten”
Bu cümlelerin yeni atanan bayan bir öğretmeni rahatlatacağını sanan görevli , aslında o bayan öğretmeni ne kadar korkuttuğunu hiç bilmiyor. Bilmediğin bir yerde tek olmak, orada kalmak…
Yaptığım ilk şey kredi çekip bir araba almak oldu. Lojmanda tek başına kalma fikrindense her gün 35-40 km’lik yolu gidip gelmeye, haliyle öyle bir masrafı karşılamaya razı olduk baştan.
Babam ve kız kardeşimle Şanlıurfa’ya geldiğimde hemen bir ev, ev arkadaşı ayarlayıp, akabinde okulumu görmeye gittik.
Köy!...
Babam için köy bizim memleketteki gibi yeşil olmalı. Temiz olmalı. İmkansızlıklar içinde imkan yaratan insanlar yaşamalı o köyde.. beklentisi buydu. Köyü gördüğünde aylardır içmediği sigaraya tekrar başlamış olması nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığını anlatır sanırım. Bana gelince; ben gördüğüm manzaraya çok şaşırmadım diyebilirim. Bunda üniversitedeki hocalarımın payı çok tabi. Birleştirilmiş Sınıflar Eğitimi dersinde o kadar çok video fotoğraf gösterdiler ki bize , daha kötülerini de gördüğüm için hazırlıklıydım aslında.
Okul!....
Evet yeni bir binaydı gerçekten. Mart 2011 de eğitim öğretime ücretli bir öğretmenle başlamış bir okul. Anasınıfı ve müdür odası 4 duvardan oluşan içinde tek bir malzemesi olmayan, ilköğretim sınıfı ise 20 sıra, 1 tahta, 1 masadan ibaret YENİ bir okul… bahçe duvarı olmayan, sınıflarında baca bulunmayan, su bağlantısı olmayan YENİ bir okul..
Ve köye geldiğimizi görünce okulun çevresini saran köy halkı ve tabi ki orada olma amacım ÇOCUKLAR…
Üzerleri başları toz toprak hatta saman içinde olan gözlerinin içi gülen çocuklar…
Meraklı bakışlarla bizi süzen çocuklar. Kısmen de olsa korku dolu gözlerle bakan çocuklar…
Ve çok ilgili görünen, tüm eksiklerin el birliği ile yapılacağını söyleyen köylüler…
4 EYLÜL 2011
Milli Eğitimde başlamamı yaptıktan sonra müdür yetkililik için gerekli dilekçemi de verdim. Ve an itibariyle hiç bilmediğim bir görevi de üzerime almış oldum. Bildiğim tek şey okulun ihtiyaçlarının eksiklerinin biran önce tamamlanması gerektiğiydi. Bu arada Milli Eğitimdeki o görevlinin söylediği gibi yalnız değildim . bir de anasınıfı öğretmenim vardı. Beraberce çalışmalara başladık. Önce civar köylerdeki okulları ziyaret ettik. Taşımalı okulumuzu bulduk. Eksik malzemeleri istemek için yazılması gerektiğini öğrendiğim üst yazıları yazmak için tanıştığımız deneyimli öğretmenlerden yardım alarak yazılarımızı yazdık Milli Eğitime verdik. Ama her şey yazı vermekle olmuyormuş çabuk öğrendik. Anasınıfımızda eğitim öğretime başlamak için bir an önce malzemelerimizi getirtmemiz gerekiyordu. Sonunda yeni malzemelerden vazgeçtik. Kapanan bir anasınıfının malzemelerine talip olduk. Onları almak için Milli Eğitimin kamyonuyla köyümüze 80 km mesafedeki bir köye gittik. Masa ve sandalyeleri getirtebildik. Oyuncak , kırtasiye malzemesi, eğitsel materyal için İstanbulda çalıştığım kurumla ve eski öğrencilerimin velileriyle iletişime geçtim. Onları organize ederek anasınıfının ve okulun eğitsel ihtiyaçlarını tamamladık. İnternette sosyal paylaşım sitelerinde tanıdık eş dostu dahil ederek yardım kampanyaları başlattık. Onlar da sonuç verdi. Öğrencilerimize kırtasiye malzemesinden, kılık kıyafete, bota , monta kadar bir çok yardım geldi. Okulumuzu yaptıran iş adamının ailesine ulaştık. Okulumuz için bilgisayar, projeksiyon, yazıcı gibi yardımlarda bulunmalarını rica ettik. Bizleri kırmadılar. Tabi malzemeler gelmeden önce yarı yıl tatilinde gidip İstanbul’da yüz yüze görüşmem , güven kazanmam gerekti. Bahçemiz toprak zemin olduğu için çok fazla çamur problemi yaşayacağımızı düşündüğüm için bahçeye mıcır dökülmesi gerekti. Bunun için çevredeki birkaç mıcır ocağı ile görüşüp bir kamyon mıcır ayarladık. Bir miktar para vererek mıcırı bahçeye getirttik. Anasınıfı öğretmenim, 5. Sınıf öğrencilerim ve ben ellerimize aldığımız kürek ve el arabalarıyla mıcırı dağıtmayı başardık.
ŞUBAT 2012
Artık yeni bir zümre arkadaşım var. Bir sınıf öğretmenin de atanmasıyla okuldaki öğretmen sayısı 3’e yükseldi. YALNIZ değilim…. Eksiklikler de olsa, imkansızlıklar da olsa eğitim öğretimi en iyi şekilde yürütmek için elimizden geleni yaptık. Ancak buralarda çok sık rastlanan dil problemi, ve bu problemin beraberinde getirdiği okuma-anlama problemi eğitim öğretim çalışmalarını sürekli sekteye uğratmakta. Bunun yanında çocukların sene başında ve sene sonunda tarlaya çalışmaya gitmesini ve yapılan devamsızlıkları da düşününce eğitimin kalitesinin yüksek olması için ne kadar çabalasak da öğrencilerin öğrenme seviyeleri her daim düşük.
HAZİRAN 2012
Bir yılı bir çok zorlukla bitirmiş olmanın yorgunluğu da olsa üzerimizde vicdanen rahattık aslında.
ARALIK 2012
Okullar açıldığı an itibariyle yeni yılın hazırlıklarıyla, okulun hali hazırda bulunan giderilmeyen eksikliklerini gidermeye çalışmakla uğraştık. Hala okul bahçe duvarımız yok. Üstüne bir de YENİ olan okulumuzun damı akıtıyor. Yazılarımızı verdik. Tadilat için bekliyoruz. Anasınıfımızın bacası hala yok. Elektirikli ısıtıcı kullanıyoruz. Elektriğimiz sık sık kesiliyor… Anlayacağınız yine zorlukların bizi beklediği bir yıla başladık. Ama inancımızı kaybetmiyoruz. Her şey yoluna girecek ve biz bu seneyi muhteşem bir şekilde bitireceğiz.
Birleştirilmiş sınıfta yaşadığım bir yılı anlatmaya çalıştım size. Yaşananları, çekilenleri, hayal kırıklıklarını dilim döndüğünce aktarmak istedim…
Birleştirilmiş sınıfta öğretmen olmak demek, sadece öğretmen olmak değilmiş aslında… mesleğimi soranlara öğretmenim derdim ya eskiden şimdi köy öğretmeniyim diyorum…. Bulunduğum köyün öğretmeni, muhtarı, hemşiresi, bazen doktoru, bazen servisi, psikoloğu, inşaat işçisi, badanacısı, …. Daha bir sürü şeyim ben…..
En önemlisi öğrencilere değerli olduklarını insan olduklarını öğretenenim ben.. başlarını okşayan elim, kalplerinin ısınmasını sağlayanım… Bayrağı sevdiren… Vatanı sevdirenim…
Birleştirilmiş sınıfta öğretmen olmak herkesten, her şeyden medet ummak demek. Yardım istemek, bazen dilencilik yapmak demek… Milli Eğitimin yetişemediği yetemediği konularda eş dost akrabanın yakasına yapışmak demek. Utanmamak demek..
Birleştirilmiş sınıfta öğretmen olmak demek çok şey demek aslında…
Büşra DİŞLİ
ŞANLIURFA BEYAZIT MEHMET MUMCU İLKOKULU
MÜDÜR YETKİLİ SINIF ÖĞRETMENİ
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...