"TOKAT YOLLARI TAŞLI"
5-6-7 KASIM 2010 TOKAT/ERBAA MİTHATPAŞA İLKÖĞRETİM OKULU
“TOKAT YOLLARI TAŞLI”
Hafta sonu eğitim için Cem Akköse hocamla beraber Tokat-Erbaa Mithatpaşa İlköğretim Okulu’nda çok sıcak öğretmenler ve ilgili idareciler ile birlikteydik.Dolu dolu iki gün geçirdik.Giderken duyduğum heyecan eğitim bittiğinde buruk bir hüzne dönüştü.Mehmet Doğan ve Önder Çelik öğretmenlerinin sazlarının teline dokunurken güzel sesleriyle söyledikleri türküler bize günün son sürprizi oldu. “Tokat yolları taşlı,kızların gözü yaşlı” isimli türkünün hareketli ritmi coştururken sözleri bir taraftan yürek acıtıyordu.Türkünün aslında bir ağıt olduğunu öğrendim ve hikayesini sizlerle paylaşmak istedim.
“Çanakkale Cephesi, sanki bir ölüm değirmeni gibiydi; tükettiği insanlar haddi hesabı aşmasına ve İngiliz generali Aspinall-Oglander’in “Gelibolu’daki kanlı muharebeler, Türk ordusunun çiçeğini bitirmiştir,” tespitinde ifadesini bulan -gerçekten de İngilizler şehit olan gençlerimizi, "çiçeğin tomurcuğu" ve "vakti gelmeden solan gül goncası"na benzetiyorlardı- koskoca bir eğitimli genç nesli yutmasına rağmen bir türlü doymak bilmiyordu.
O kadar ki cephede meydana gelen boşlukları doldurmak için, diğer cephelerden asker getirilemediğinden, en yakın çevreden başlayarak, 15 yaşın üstündeki eli silah tutan bütün gençlerin dahi, gönüllü olup olmadığına bakılmaksızın, Çanakkale’ye sevk edilmeleri alışılmış normal bir hadise haline gelmişti.
O günler, köyde, kasabada erkeğin kalmadığı, gücü kuvveti ve boyu posu yerinde olan herkesin asker olduğu ya da asker olmak zorunda kaldığı kara günlerdi.
Birinci Dünya Savaşı’nda, Osmanlı ordusunda insan kaybı öyle bir noktaya varmıştı ki Harbiye Nezareti, harp bütün hızıyla sürerken askerleri birkaç günlüğüne de olsa memleket iznine göndermeye gayret etmişti.
Çünkü harpte gün geçtikçe daha da artan kayıplar, nüfusun tükenmekte olduğu korkusunu doğurmuş ve savaşan askerler memleketlerine nüfusu çoğaltmak üzere gönderilmişlerdi.
Çanakkale Savaşı sırasında, İtilaf Devletlerinin Nisan 1915’ten itibaren kara çıkartmasına başlamalarıyla birlikte cephede takviye kuvvetlere ihtiyaç hâsıl olunca Sultan V. Mehmed Reşad 14 Mayıs 1331’de (27 Mayıs 1915) bir irade (emir) yayınlayarak, yukarıda sözünü ettiğimiz Askeri Mükellefiyet Kanunu’nda değişiklik yapmak ve lise talebelerini de cepheye çağırmak zorunda kalmıştı.
Sultan V. Mehmed Reşad’ın iradesinden sonra Harbiye Nezareti de bir tebliğ yayınlayarak, 1314 (1896) doğumluların (yani 19 yaşındakilerin) henüz askerlik hizmetine çağrılmamışları ile 1315 (1897) doğumluların, bedenleri gelişmiş, harbe elverişli ve silah kullanmaya kabiliyetli olanlarından müsait bulunanların da kıtalara teslim olmalarını istemişti.
Padişahın ve Harbiye Nezaretinin bu çağrısı üzerine, Balıkesir, Bursa, Kütahya, Manisa, Adapazarı, İzmir, Aydın, Muğla ve Konya’nın, tahsilleri ve hayatlarının henüz başındaki bu yeni yetme gençleri, vatanın kendilerinden beklediği yüce vazifeyi hakkıyla ifa etmek azim ve inancıyla silâhaltına koşacaklardı.
Ekseriyeti 15 ila 19 yaşında olan bu genç bahadırların cepheye katılımları anısına Anadolu’da yakılan meşhur “Hey Onbeşli Onbeşli” adlı türküde de söz konusu durum çok acı ve dramatik bir dille anlatılmıştır. Burada sözü edilen “15’liler” 1315 doğumlulardır. Yani 1 Haziran 1897 ile 22 Mayıs 1898 arasında doğan ve tam 18 yaşını doldurmuş olan gençlerdi. Türküde, bu 1315’li gençlerden şöyle bahsediliyordu:
Hey onbeşli onbeşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler gidiyor
Kızların gözü yaşlı
Aslan yârim kız senin adın Hediye
Ben dolandım sen de dolan gel beriye
Fistan aldım endazesi onyediye
Gidiyom gidemiyom
Az doldur içemiyom
Sevdiğim pek gönüllü
Koyup da gidemiyom”
Mithatpaşa İlköğretim Okulunun siz sevgili öğretmen ve idarecileri bize gösterdiğiniz sıcaklık ve ilgi için teşekkür ederim.
Bana tecrübelerini ve desteğini esirgemeyen Cem AKKÖSE Hocama da ayrıca teşekkür ederim.
Yeni paylaşımlarla görüşmek ümidiyle….
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
Okulun öğretmenlerini bu hikayeden haberdar etseniz ne güzel olur değil mi?
Yusuf Ziya Güldere
9.11.2010
Eğer Tokat türküsünden bahsediyorsa Yusuf Ziya Bey, biz o hikayeyi biliyoruz. Ceyla hanımın buraya aktarması ayrıca çok güzel. Yine de bir ağıt , ağıt gibi okunmalı . Yine de herkes bilmeli ki Tokat'ta bu türkü ile düğünlerde hiç bir zaman oynanmaz.
Nusret SAY
9.11.2010
Yusuf Ziya Hocam ,arkadaşlarımız maillerini açtıklarında bu yazıdan haberleri olacak,teşekkür ederim ;)
Ceyla Aygün
9.11.2010
Önemli olan eğitime katılan tüm arkadaşların bu güzel hikayeyi okumaları. Eğitimle ilgili düşüncelerini buraya yazmaları.
Yusuf Ziya Güldere
11.11.2010
Çok yararlı ve çok eğlenceli iki gün geçirmemize vesile olan MEB ve Garanti Bankasına, ORAV çalışanlarına çok teşekkür ederim. Asıl teşekkürü ise okulumuza teşrif ederek bizlere çok yararlı bilgileri aktaran, unutulmaz iki gün geçirmemizi sağlayan, candan ve sıcak sunumlarıyla unuttuklarımızı hatırlatan,bilmediklerimizi öğreten değerli Ceyla öğretmene ve Cem öğretmene çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bu seminere başvuru yaparak değerli seminere katılmamızı sağlayan Okulumuz Matematik öğretmeni Mehmet ÇOBAN'a, bizleri yarı yolda bırakmayıp bizimle beraber seminere gelen değerli öğretmen arkadaşlara, sıcak ve temiz bir ortamda çalışmamızı sağlayan hizmetli arkadaşlarıma çok çok teşekkür ederim.
Nusret SAY(Md.Yrd.)
9.11.2010
Nusret Hocam, sizlerle tanışmak, paylaşımda bulunmak, gülmek ve hüzünlenmek... hepsi çok değerliydi.Sizin dile getirdiğiniz, eğitime emeği geçen herkese ben de buradan tekrar teşekkür ediyorum.Yeni paylaşımlarda bulunmak dileğiyle...
Ceyla Aygün
9.11.2010
Bizlere gerekli olanı en güzel şekliyle ve eğlendirerek veren,
Öğretmenlik mesleğini uygulamalı şekliyle
gösteren,
'İnsan kulağından sulanan bitki gibidir.''
sözünde olduğu gibi bizleri yeniden motive
eden Sayın; Ceyla Hanım ve Cem Bey'e tekrar tekrar teşekkür ederim.
Ayrıca bu seminerin okulumuza kazandırılmasında katkısı olan tüm arkadaşlara da teşekkür ederim.
Önder ÇELİK
10.11.2010
Öğretmenim teşekkür ederim.Kulaklarımıza ara sıra da olsa "Biz öğrenen lider öğretmenleriz" cümlesi fısıldandığında çözemeyeceğimiz hiç bir sorun kalmayacağına inanıyorum.
Ceyla Aygün
11.11.2010
DEĞERLİ CEYLA HOCAM ÖNCELİKLE BURALARA KADAR GELİP BİZLERE GÜZEL TECRÜBELERİNİZİ AKTARDIĞINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.SİZİN VE CEM HOCANIN SAYESİNDE GÜZEL Bİ HAFTA SONU GEÇİRDİK.BU GÜZEL HAFTA SONUNA BENİMDE KATKIM OLDUYSA NE MUTLU BANA.GÖRÜYORUM Kİ TÜRKÜLER SİZİ ÇOK DUYGULANDIRMIŞ BİRDAHA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE AYAKLARINIZA VE EMEĞİNİZE SAĞLIK .
Mehmet DOĞAN
11.11.2010
Mehmet Hocam sizlerle olmak benim için de büyük mutluluktu.Okulunuz da bulunarak birlikte bir paylaşım da bulunduk.Bunun arkasının geleceğine öğrencilerimize yapacağımız katkıların sınırsız olacağına inanıyorum.Teşekkür ederim :) Ceyla
Ceyla Aygün
13.11.2010
Emeğinize sağlık gerçekten güzel bir seminer çalışması oldu.
Mehmet Çoban
11.11.2010
Hep beraber emek verdik öğretmenim, hepimizin emeğine sağlık.Birazcık da olsa zihnimizde kıvılcımlar çaktıysa hedefimize ulaşmaya başladık demektir :) Ceyla
Ceyla Aygün
13.11.2010
sizlerle geçirdiğimiz iki günde hem eğlendik hem öğrendik çok teşekkürler
nilgün
23.11.2010
Teşekkür ederim öğretmenim.Bizlerde sizinle olmaktan dolayı çok mutlu olduk :)
Ceyla Aygün
29.11.2010