Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Fen Şiirleri ve Müzik

Fen Şiirleri ve Müzik

FEN ŞİİRLERİ VE MÜZİK

Eğitim sisteminin en önemli öğelerinden biri eğitim durumlarıdır. Pek çok değişken öğrenmeyi etkileyebilir. Öğrencinin öğrenmesini kolaylaştıran eğitim durumlarındaki zenginliktir. Şiirlerin tüm sınıf düzeylerinde öğrencinin günlük hayatta çevrelerinden duydukları şarkıların melodilerine göre uyarlanması öğrencilerin derse olan ilgisini ve derse karşı tutumlarını olumlu yönde etkilemektedir. Şiir ve şarkı, olgu ve ilkeleri öğrencilere öğretmekte önemli ve etkili olmaktadır. “Şiirler yedili hece ölçüsüne göre olgu ve ilkeleri temel alacak şekilde yazıldığı zaman, çocuk şarkılarına ve halk ezgilerine hemen uyarlanabiliyor” (Sönmez, 2003).

Literatürü incelediğimizde öğrenme üzerinde müziğin önemli bir faktör olduğu görülmektedir. Müzikle yapılan dolayısıyla içinde şiir ve ritim olan öğrenmelerin yaratıcılığı da önemli derecede etkilediği bilinmektedir. Gelişimin hızlı olduğu, kişilik yapısının şekillenmeye başladığı, bazı temel alışkanlıkların kazanıldığı, yaratıcılığın doğal bir şekilde ortaya çıktığı okul öncesi dönemde müzik, çocuğun çok yönlü gelişimini desteklemektedir (Erol, 2004). Çocukların gelişiminde önemli bir yer tutan müzik eğitimi ile ilgili yapılan çalışmalarda; müzik eğitiminin çocukların empatik becerileri, müzik becerileri, matematik becerileri ve yaratıcılık düzeylerinin gelişiminde etkili olduğu vurgulanmaktadır (Kalliopuska ve Ruokonen, 1986-1993; Hietolahti-Ansten ve Kalliopuska, 1990; Artan, 1993; Erdemli, 1995; Goeghegan ve Mitchelmore, 1996; Aral ve Köksal, 1999; Köksal 1997; Dikici, 2002).

 

Müzik eğitiminde kullanılan tekniklerden biri olan ve Carl Orff tarafından geliştirilen Orff öğretisi, çocukların zevk alarak yaptıkları şarkı söyleme, şiir, tekerleme, el çırpma, doğaçlama, dans gibi çalışmaları temel almakta ve bunları müzik unsurları ile birleştirerek çocuklara sunmaktadır. Orff öğretisi çocukların genel gereksinimlerine karşılık veren, çocukların oyun oynamaktan aldıkları zevki yaşamalarına, ilgi duydukları konulara yönelmelerine fırsat sunan bir yaklaşımdır. Çocukların doğal oyunlarında şarkı önemli bir yer tutmaktadır. Oyunların ritmik el çırpma, şarkı söyleme ile renklendirilmesi ilgiyi artırmakta, tekerleme ve şiirler kendiliğinden ortaya çıkan ritim ve hareketlerle anlam kazanmaktadır. Orff öğretisinde, çocukların doğasında var olan oyun doğal bir şekilde müzik ile birleştirilmektedir. Çocukların çok yönlü gelişimlerini destekleyen Orff öğretisinin hedefleri arasında bireysel yaratıcılığı desteklemek de bulunmaktadır (Wheeler ve Raebeck, 1975; Levie, 1994; Dikici, 2002) (www.e-sosder.com).

 

"Sanatın diğer dallarında olduğu gibi müziğin de bir iletisi vardır ve duyular yolu ile akla seslenir. Ancak öteki sanatlardan farklı olarak tınılarla konuştuğu için başka deyişle iletisini tınılarla bildirdiği için onun bu yönü kolay anlaşılmaz, sadece duygulara seslendiği sanılır. Müzik eğitimi almamış olan kimse, akıl etkinliği hiç işe karışamayacağı için müziğin iletisine ve içerdiği sanatsal değerlere kapalı kalır." (İpşiroğlu, 1998).

 

Müzik eğitimi k

Şiirle Fen Öğretimi

Şiirle Fen Öğretimi

ŞİİR VE ÖĞRENME

Öğrenme, diğer bütün temel insani ihtiyaçları gibi ilk insanla birlikte başlayan bir olgudur. Eğitimde bu gerçeğe bağlı olarak insanın tekilliğinden çoğulluğa terfi ettiği tarihlerde, öğrenme olgusundaki kazanımlarını karşılıklı olarak paylaşma sürecinden başka bir şey değildir.

            İnsan, ilk haliyle bir disiplin, şekli ve nispetten uzak dağınık bir durum arz eden dış ve iç dünyasına dair bilgileri “hazla ürperen beş küçük duyu” nun, harekete geçerek kasılan adelenin, hırslı ve huzursuz ellerin, bir şeyler söylemek için kımıldayan dilin düşünmeye zorlanan zihnin uyarılışı ve nihayet davranışı da diyebileceğimiz tecrübe biçimi neticesinde karmaşıklıktan ve anlamsızlıktan kurtarabilmektedir. Ancak insanın nefes almaya başlamasıyla adeta bir tür refleks olarak başlayan tecrübe süreci, sağlıklı ve istenilen ölçüde bir öğrenme için hiçbir zaman yeterli değildir. İşte bu noktada sanat bir cazibe unsuru olarak devreye girer. Sanat hayatı anlayan zekânın onu en ilgi çekici, en güzel şekillere sokması demektir. Diğer bir ifadeyle sanat bilgiye öyle çekici bir biçim kazandırır ki zihin faydacılıktan uzaklaşarak keşfetmelerin, merak ve hayret ederek öğrenmenin hazzını tadar (Edman, 1998)

Tarihin ilk zamanlarından başlayarak insan yaşadıklarını, düşündüklerini, hissettiklerini ve istediklerini bir sonraki nesile aktarmayı amaçlamıştır. Gerekli teknik donanıma sahip olmayışı sebebiyle en güvenilir ve en kolay bilgi taşıma aracı olan dile hususi bir ritim ve ahenk katarak onu unutulmaz hatıralar biçiminde insan hafızasına yerleştirmeyi seçmiştir. Böylece insan, birikimli bilgiyi bir çeşit keyifli oyuna dönüştürerek öğrenmeyi gerçekleştirmiştir. Denilebilir ki şiir insanın en eski eğitim aracı ve yöntemidir.

Nitekim her türlü bilgiye kaynaklık eden sözlü veya yazılı ilk eserler (destanlar, ağıtlar, atasözleri ve kitabeler) hep şiirli bir dili kullanmışlar ve bu sayede bugüne kalmayı ve kullanılabilir olmayı başarmışlardır. Bugün bile yaygın bir kabullenmişlikle ilim dili olarak bilinen nesire karşılık şiir; ilmi dilin ihmal etmek zorunda kaldığı kelimenin kudretini ortaya çıkaran özel formuyla öğrenmenin kolay ve kalıcı olmasında kullanılabilecek bir yöntemdir.

Geçmişin farklı açılardan yorumlanmasında önemli bir kaynak olarak kullanılan en ilkel, en eski sözlü birikim destanlardır. Destanlar ilmi kayıt imkânının olmadığı geçmiş devirlerde yaşadığımız göçleri, tabiat olaylarını, büyük savaşları, istilaları nesiller boyunca taşıyacak kuvvette metinlerdir. Onları bu derece kuvvetli kılan şey ise şiirli bir ifadeyle oluşturulmuş olmalarıdır.

            “Şiir, dil denilen aracın özellikle ön plana çıktığı bir sanattır. Ne şair ne de okuyucu veya dinleyici şiirin diline karşı ilgisiz kalamaz. Şiirin ritmi belki özel bir ipnotizma vasıtası olarak tarif edilebilir” (Edman, 1998). Şiir bir ipnotizmadan fazla olarak kelimelerin oluşturduğu seslerin hususi bir tanzim ile insanı çarpan bir tarzda oluşturulması sebebiyle insan zihninde sürekli ve kalıcı bir tesir bırakır.

ÖRNEK ŞİİR