MAKET YARIŞMASI
MAKET YARIŞMASI
2010 yılı şubat ayı…5.sınıf öğretmeniyim. Zümrem
-Çanakkale Zaferi yaklaşıyor arkadaşlar, maket yarışması düzenlesem destekler misiniz?
- Desteklerim de, bir şartım var. Maket yapmak çok zor bir iş. Çocuklarımız kendileri yapacaklarsa kabul ediyorum. Anneler, babalar yapacaksa kabul etmiyorum. Ufak tefek yardım alabilirler ,tamamen veli yaparsa kabul etmiyorum.
Tamam, çocuklar yapsın. Diğer arkadaşlar da onayladı. Yarışma duyuruldu. Ben de kendi sınıfıma duyurdum ve başladık çalışmaya. Önce Çanakkale Savaşı konusunda araştırma ödevi verdim. Konuyu anlamaya çakıştık. İnternetten Çanakkale ‘yi izledik. Savaş yapılan yerleri gördük… Çanakkale maketleri yazarak, konuyla ilgili maketleri gördük internet ortamında. Beyin fırtınası yaptık. Fikirler oluştu ve yapım aşamasına geçtik sınıfça. Malzeme gerekiyordu. Para gerekiyordu. Öğrencilerimin çoğunluğu tek maaşlı işçi çocuklarıydı.
Bir öğrencim
–Öğretmenim, babam maaşını alınca başlamak istiyorum, şimdi fikir aşamasındayım.
-Neler düşündün bakalım?
-Kürdan çöpleri ve yara bandı kullanarak sedye yapmak istiyorum.Yeni çıkan kartonlardan farklı renkler alıp ;üzerine yeşil kartondan askerler yapmak istiyorum.Düşman askerleri içinse farklı renk kartonlardan asker yapmak istiyorum.
Ne güzel fikirler çıktı ortaya… Şimdiki çocuklar harika dedirttiler bir kez daha…
Bir öğrencim de hiperaktif kardeşinden dolayı evde yapamayacağını söyleyince ,bize gelip yapmasını istedim.Önce kabul etti, sonra da pastanede bir grup arkadaşıyla yapmaya karar vermiş.Çok uğraştık.Ben de çalıştım yeri geldikçe.Güzel maketler yaptık bize göre. Çocukça. Emek kutsaldır. Derken eserlerimizi bıraktık. Yarışma sonuçları açıklandı. Yan sınıfın öğrencisi 1.olurken, aynı sınıfı paylaştığım meslektaşımın öğrencisinin eseri 2.seçilmiş. Sınıfımdan çıktım, öğretmenler odası içinde ve kapısında öğrenciler bekliyorlardı.
-Hayırdır çocuklar, ne oldu? Niye buradasınız?
-Öğretmenim, arkadaşımızın maketi 1.oldu çok mutluyuz, makete bakıyoruz.
-Hangisi 1.oldu çocuklar?
-İşte bu öğretmenim.
-Gerçekten ,mükemmel bir maket.
-Hanginiz yaptı ?
Bir çocuk öne doğru itelendi.
-Bu arkadaşımız yaptı öğretmenim!
-Çocuğa baktım, esere baktım…
-Dağları nasıl oluşturdun, bu eğimleri nasıl yaptın oğlum?
-Şeyy, hım… Ben yapmadım öğretmenim.
-Kim yaptı?
-Şey, babam fabrikada makine ile yaptı.
Böyle bir maketi bırak beşe giden çocuklar, ben bile yapamam becerikli olduğum halde. Teneffüste biraz söylendim.
-Arkadaşlar, çocukların yapmadığı etkinliklere ödül verilmemeli, çocuklarımızı dürüstlükten uzaklaştırıyor bu tip çalışmalar. Geçmiş yıllarda da proje,performans diye sınıflarda sergiler açılıp, yemekler yeniyordu. Çocuklar standlarda eserinin önünde duruyor ve benim eserim diye tanıtıyordu. Biliyorsunuz ki ailelerin yaptıkları çalışmaları, bazen terzi, marangozun yaptığı çalışmaları benim diye tanıtmak etik değil. Çocuklarımızı yalana alıştırıyoruz... Vereceğimiz görevler çocuklara uygun olmalı. Aile de yardım etmeli de hepsini değil.
Okul giriş ve çıkışlarında velilerin ellerinde ev maketleri görüyoruz. İnanıyor musunuz ki öğrencilerimiz o maketleri yapıyor. Tüm malzemeleri bıraksınlar, bizler yapamayız. Çocuklarımızı dürüstlüğe alıştırmalıyız. Kötü olsun, çocuklarımızın olsun.
Bu konuşmamı yemeden içmeden bir öğretmen, 1.gelen eserin öğretmenine farklı şekillerde anlat. Teneffüste çay içiyordum öğretmenler odasında. Hiddetle içeri girdi ve
-Siz beni kıskanıyorsunuz öğrencimin 1.olmasına tahammül edemediniz. Her zaman benim sınıfımı kıskanıyorsunuz…
-Sakin olmasını istedim ama nafile… Neler daha neler söyledi, bağırdı durdu. En sonunda bana:
-Sen kim oluyorsun da bana karışıyorsun?
-Ben Esin Özbay'ım, sen kimsin?
Öğretmen haklı aslında. Ben kim oluyorum da, derslere geç girdiklerini onlara hatırlatıyorum.
Ben kim oluyorum da andımıza, İstiklal Marşımıza gelmediklerini hatırlatıyorum.
Ben kim oluyorum da nöbetimde yemek tarifi verirlerken birbirlerine
-Arkadaşlar zil çaldı
- Bir dakika tarifi alamadım biraz sonra gireriz, diyorlar.
Ben kim oluyorum da çocukların yapamayacakları görevleri vermeyin diyorum.
Ben kim oluyorum da ders saatinde sipariş ettikleri yemeklerini yemelerine karışıyorum.
Okulun müdürü var, yardımcıları var, milli eğitim müdürü var, şube müdürleri var. Haklısın öğretmenim ben kim oluyorum da sizlere karışıyorum.
BİZ OLABİLMEK diyoruz ya. Biz olabilmek kolay değil. Bütün öğrencilerin bizim olduğunu düşünmek gerek. Senin-benim olmamalı, biz olabilmeliyiz. Ülkemdeki tüm çocuklar bizim çocuklarımız!
En yakın zamanda , BİZ OLABİLMEK isteğimle sağlıcakla kalın.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...