FEVZİPAŞANIN SESİ
SESİMİZ
Sene başı toplantısında, Kültür Edebiyat Kulübü olarak gazete çıkarmak istediğimi söyledim okul müdürüne. Çıkarabilirsin, arkandayım dedi sağ olsun. Öğretmen arkadaşlarımdan da destek istedim, tamam dediler…
En büyükleri on bir yaşında olan 25 muhabirle, yazarla, fotoğrafçıyla,ozanla başladık bu işe. Sponsorumuzu buldum, tüm masraflarımızı karşıladı.
Mezun ettiğim bir öğrencim de editörümüz oldu. Kulüp çalışmaları iki haftada bir olurken, ayda bir olmaya, başladı. Tatiller girdi araya. Niyetine girdik ya, ok yaydan çıktı artık, gazetemiz çıkacak. Sınıfımın ve kulübümün başkanı Yağmur Aydoğdu.
Birlikte gazete çıkaralım mı çocuklar?
-Evet çıkaralım!
-Çok çalışmamız gerek!
-Çalışırız!
Kulüp ve sınıf öğrencilerime güvenerek yola çıktık. Akrostiş çalışmaları ile onlarca şiir yazdık.Ağzım açık kaldı derler ya, benim ağzım açık kaldı. Sınıfta yazmasalar inanmayabilirdim onların yazdıklarına…
Geldik röportajlara. Belediye başkan yardımcısından randevu alarak görüşmeye gittik. Bizi güler yüzle karşıladı. Hayatını anlattı. Hediyeler verdi. Çok mutlu olduk.
Sponsorumuzun babası ile ilgili baş sayfa yazısı hazırladık. Okul müdürümüzün hayatını yazdık. İdarecilerimizi kısaca tanıttık. Sizden gelenler ile gazetemiz hazırlandı.
Sınıfların resimlerini çektik öğrencileri ile beraber. Ağaç sevgisi üzerine yazılar yazıldı. Kendi sınıfım aldı başını gidiyor. Diğer sınıflardan çıt yok. Onları da bu işe katmak istiyorum. Sınıf gazetesi değil, okul gazetesi istiyorum.
Sınıfları gezerek panolarındaki resimleri almak zorunda bile kaldım. Resimlerin fotoğrafını çektim. Ortaokul bölümü başka okulda olduğu için pek yararlanamadım. Türkçe öğretmenleri beni hayal kırıklığına uğrattı. Bir iki yazı geldi. Okul müdürüne ortaokullardan henüz bir şey gelmediğini söyledim. Arayıverdi ortaokul bölümünü. Yarın ikide Türkçe öğretmenleri ile toplantı yapacağım. İkide geldiler ama müdürün önemli bir işi çıkmış gelememişti. Ne çok sinirlendi Ahmet öğretmen ben konuyu açınca. İşimiz gücümüz var, bunun için insan çağrılır mı ya! Telefonla da olurdu. Sevgili Ahmet söylendi durdu. Gazete çıkarmak gönüllülük işi. Bunu bir kez daha anladım. İstesem kendi sınıfım adına da gazete çıkarırdım. Sponsorum ve emekçilerim hazırdı. Biz olmak istedik. Zorla biz olmak da çok zor. Ama olduk işte.
Mahallemizin muhtarı ile de öğrencilerim röportaj yaptı. Fotoğraf çektiler. Çok çalıştık.. Severek, canı gönülden. Şiirleri, yazıları, bilgileri bilgisayara aktardılar. Eşimle ben de geceleri Merve ve Ümit in bürosuna gidip hatalarımızı, gözden kaçanları, olması ve olmaması gerekenleri konuştuk.
Çalıştık, çalıştık ve gazetemiz Çerkezköy'de bir matbaada çıkıverdi. Gece okula bıraktık. Kaybolursa diye de düşünmedim değil hani. Birini aldım ve severek, heyecanla okudum. Bu hatalar nasıl yapılır? Gözden kaçmış demek ki. Savunmaya geçtim hemen, büyük gazeteler de bile hatalar var. Çocukların çıkardığı gazetede her şey olabilir, boş ver Esin diyebildim. İnsanlar hata bulmak için bakarlarsa bulurlar. Minik çocukların eserlerini görmek isterlerse görebilirler…
Gazetemiz mükemmel olmuş. Öğrencilerim sevinçten uçacaklardı tıpkı öğretmenleri gibi.
Gazeteyi katlamak ve satmak görevi kalmıştı geriye. Kolay diyordum gazete çıktı ya… Gerisi kolay. Öyle olmadı işte. Okul hizmetlilerine gazete katlamaya yardım eder misin? deyince kırmamak adına geldiler, bir dakika sonrası yoktular. Sadece Zafer canla başla gazete katladı. Eğer okul müdürüne söyleseydim, okul müdürü de emir verseydi, gazetemiz katlanıverirdi. Mutlak emir, biz alışmışız, gönüllülük yok, emir aldık mı çalışırız. Öğretmen arkadaşlar yardım ettiler. Kalan gazeteleri 5-B sınıfı öğrencileri ile katladık.
Sıra geldi gazetemizi satmaya. Okul müdürümüz satılması konusunda yardım edilmesini istedi. Ellerinden geleni yaptılar. Kültür Edebiyat Kulübü öğrencileri ve 5-B öğrencileri komşularına, akrabalarına sattılar. Ben de sattım esnafa. Ne maceralar yaşadık o da ayrı konu.
FEVZİPAŞANIN SESİ GAZETESİ doğdu ve öldü. Oysa ikinci baskı için her şey hazırdı. Öğretmenlerin gönülleri hoş tutulmazsa, nice FEVZİPAŞANIN SESLERİ ölecek. Öğrencilere çok şeyler kazandıracaktı gazete hazırlamak ve çıkarmak. Hayatı öğretecekti. Kaybeden öğrenciler oldu yine. Neler yaşadık anlatamadığım neler. İnsanların yüzlerini bir kez daha gördüm. Çocukların neler yapabileceklerini bir kez daha kanıtladım.
Şunu da iyice öğrendim ki, emek çok kutsaldır. Herhangi bir gazeteyi keserim, çöp koyar atarım, masa örtüsü diye kullanırım ama Fevzi paşanın Sesi ile öyle şeyler yapamam. Çünkü her karesinde çok emeğimiz, alın terimiz var.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...