TEKİRDAĞ PATATESLERİ
Köyümüzden Tekirdağ’a göç edeli çok olmamıştı. Nüfus kalabalıktı. Oğlum ve eşim fabrikada işe başladılar. Ben de gelinimle pazara çıktım. El ele tutuştuk. Kaybolmaktan korktuğumuz için pazarın tek sokağını gezebildik. Diğer aralara hiç giremedik.Ya kaybolursak? Doğru dürüst bir şeye de rastlayamadık zaten.Satıcıya elimizle işaret ederek beş kilo patates tarttırdık.Tekirdağ’ın patateslerini de hiç mi hiç beğenmemiştik.Hem çok pahalı,hem de çok tüylüydü.Ah ,nerde köyümün tüysüz patatesleri …
Kaybolmadan evimize geldiğimiz için de çok mutluyduk. Dokuz nüfusu doyurmak kolay mıydı? Patates yemeği yapmaya karar verdik. Gelinimle patatesleri soymaya başladık da bir tuhaflık vardı. Hem tüylüydüler hem de suları akıyordu, içleri yumuşak ve yeşildi. Kurban olayım köyümün patateslerine… Akşam oğlum işten gelince patatesleri gösterip nasıl pişirmemiz gerektiğini sordum. Haşlanır mı, yemeğimi olur, anlayamadık biz Tekirdağ’ın patateslerini.
Oğlum aldığımız şeylerin kivi olduğunu söyledi. Günahını almıştık Tekirdağ patateslerinin.
(Veli anısıdır.)
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...