Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
KAYGIDAN KAYGILANMA

KAYGIDAN KAYGILANMA

kucuk_scn.jpgKaygı dediğimiz duygu,  karşılaştığımız  tehdit edici durumlar karşısında verdiğimiz doğal tepkilerdir. Karanlık ıssız bir sokakta yürümek, sevdiğimiz birinin hastalanması, sınav kapısında beklemek, önemli bir toplantıda sunum yapmak veya yeni bir ilişki başlangıcında olmak pek çok kişide kaygı uyandırır. Korkutucu veya tehdit edici durumlarda ortaya çıkan, ruhsal ve bedensel tepkiler vermemize  neden olan KAYGI, kişilerarası ilişkilerimizde kendimizi olduğumuz gibi ortaya koymamızı engelleyen en önemli etmendir. 
  
Kaygı, kendimizi güvencede hissetmediğimiz zaman duyduğumuz korku, huzursuzluk veya sıkıntı durumudur. Bu olumsuz etkileri nedeniyle kaygıdan veya kaygı yaratacak durumlardan uzak kalmaya çalışırız. Oysa kaygı, kontrol edilebilir olduğunda  bizi geliştiren, başarılı ve mutlu bir yaşam için motive eden bir güçtür. Filozof Kirkegaard’a göre, “kaygıya her zaman özgürlüğe ulaşma yolunda rastlanır.” 
  
Kaygı, etkin yaşamla doğrudan bağlantılıdır. Kendimizi güvenle ortaya koyabilmek, istek ve ihtiyaçlarımızı çekinmeden ifade edebilmek, “hayır” diyebilmek, yeniliklere-değişime açık olmak, risk alabilmek, aldığımız kararların arkasında durup; sonuçlarına katlanabilmek ve yaşamımızın sorumluluğunu üstlenebilmek  kaygılarımızla nasıl başedebildiğimize bağlıdır.
  
Kaygıyı yok etmek mümkün değildir, ancak kaygının olumsuz etkilerini yok edebiliriz. Kaygılardan kaçmak, onları gözardı etmek veya  geçmesini ümit ederek beklemek; kendimizi sınırlandırmamıza, hareketsizliğe ve de  geri çekilmemize neden olabilir. Başedemediğimiz kaygılar nedeni ile kendimize olan güvenimiz zayıflar; var olan kaygılarımıza başarısız olma, reddedilme, beğenilmeme, dışlanma, saygı görmeme gibi yeni kaygılar eklenir. Kendilik değerimiz sarsılır, kendimizle olan barışıklığımız tehlikeye girer. Kaygılarla başetmek için:

  • Kaygınızı tanıyın ve kabul edin. Kaygı size gelişme olanağı sağlayan bir  uyaran olabilir. Onun varlığı ile heyecanlanmayı ve harekete geçmeyi öğrenin. 
  • Kaygı yaratan durum, obje veya  kişi ile ilgili değerlerinizi, bilgi ve deneyimlerinizi gözden geçirin. Düşüncelerinizin ne kadar gerçeklere uygun olduğundan emin olun.
  • Önyargılardan arının, alternatiflerinizi gözden geçirerek; sorun çözmeye yönelik planlar yapın. 
  • Yeni deneyimler için risk alın. Harekete geçin.    

Kısacası, Konfüçyüs’ün dediği gibi;                              kucuk_GÜNEŞ.jpg  

 Güneşin sana ulaşmasını istiyorsan, gölgeden çık.”

EĞİTİM-SEYAHAT

EĞİTİM-SEYAHAT

2-4 Ekim 2009 Birecik Hatice-Sadık Fincan İ.O nda eğitimdeyim..

 

FARKINDALIK BAŞLANGIÇTIR

FARKINDALIK BAŞLANGIÇTIR

kucuk_ceviz.JPG

Yapılan araştırmalar başarılı, mutlu insanların gelecekle ilgili umutları, kendi değerleriyle oluşturdukları vizyonları, heyecan duydukları bir düşleri olduğunu göstermektedir..
Warren Bennis, An Invented Life (1993) adlı kitabında, insanları “bir kere doğanlar”, “iki kere doğanlar” olarak tanımlamıştır. Bennis, iki kere doğanları: kendilerini yeniden, kendilerine özgü inşa eden insanlar olarak tanımlarken; bu insanların kendi yaşamlarının belirleyicilerinin yine kendileri olduğundan ve kendi vizyonlarını geliştirdiklerinden söz eder. Bir kere doğanları ise: kendilerini gerçek anlamda tanımayan, aile-toplum etkisi ile kendilerine verilmiş rolleri oynayan ve bu rollerin ötesine geçemeyen insanlar olarak tanımlar.
Diğer bir anlatımla, “Kendin” olmadan yaşanmış, başkalarının beklentilerini karşılamak üzere kurgulanmış ve harcanmış bir yaşam.. “Ben nasıl bir insanım, kişilik özellliklerim, mizacım, zeka alanlarım...ile sahip olduğum potansiyelim nedir? Yetişme ortamım, aldığım eğitimler, yaşadığım deneyimlerimle kazandığım yaşam felsefem, değerlerim neler? Kişilerarası ilişkilerdeki tarzım ve bunun oluşmasında rol oynayan modellerim kim/kimler? Karşılaştığım güçlüklere atfettiğim anlamlar ve baş etme yöntemlerim neler.....?? Bu ve benzeri soruları kendine sormadan, cevaplarını bulmaya çalışmadan yaşamak, “yeniden doğmak” sızın, bu dünyadan geçip gitmek olsa gerek..
Yeniden doğmak: alışılmış beklendik kalıpların dışına çıkmak, “maskeler”den kurtulmak, farkındalıkla başlayıp; iç ve dış çatışmalarla geçen, yorucu, zaman zaman da can yakan çetin bir süreçtir..E.E Cummings bu süreci güzel tanımlar:“Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece-gündüz  çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!..kucuk_ceviz 1.JPG
 
Ya siz!! Mevlana’nın  “ya  göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün” öngörüsünün hangi boyutunda yaşamaktasınız!! Farkında mısınız? Yeni bir “başlangıç” için belki de şimdi tam zamanı..