Grup Çalışmalarında Kaybolmak
Çok severim kaybolmayı.Fark etmezler bile beni civcivlerim.Zil çalmış umurlarında değil.Benim ,sınıfta olmadığımı gördüklerinde "A!!Öğretmen yokmuş ki..." cümlelerini söylerlermiş birbirlerine. Pek hoşuma gidiyor,kapı ardından gelen uğultuyu dinlemek;bazen az aralanmış kapıdan göz ucuyla onlara bakmak.Dalmış hepsi ayrı dünyanın içine kendilerince yeni bir gezegen oluşturmaya çalışırlar. Ama bağırmazlar birbirlerine, bilirlerki, çalışmadan sonra akran değerlendirmesi yapacaklar.Utanırlar arkadaşlarından olumsuz cevabı almayı.Baştan davranışlarını düzeltirler, dikkat ederler.Sevmezler tek düşüneni,istemezler bir fikri zorla kabul ettirilmesini.Öğrenirler böylece demokrasiyi, hakları, adil davranmayı.Lider olmak isterler, yönetmek isterler gruplarını...Ama baktılarki liderlik becerileri şimdilik yeterli değil, verirler istemeselerde bu görevi başka arkadaşlarına.Gülerler, bıcır bıcır konuşurlar, beyin fırtınası yaparlar ,bilmeden o fırtınanın kendilerini ilerde nasıl da olumlu etkileyeceğini.Konuşmayanın birden kendine güveni gelir başlar şakımaya.Hatta paylaşmayı görev edinir malına kıymet verenler.Yeter ki, en iyi çalışma onların olsun.Yeter ki en etkileyici konuşan ballandıra ballandıra sunsun yapılanları...
Seviyorum kaybolmayı grup çalışması esnasında.Çocukları izlemek ve programın ön gördüğü tüm becerileri onlara bu şekilde verebilmenin mutluluğunu yaşamak ne güzel.Ya siz?
Tebriz'li Şems ve ÖRAV
Uzun zaman önce keyifle aldığım ama bir türlü okuma fırsatını bulamadığım Elif Şafak'a ait "AŞK" adlı kitabını nihayet birkaç gün önce okumaya başladım.Beni bu kadar etkileyen çok nadir kitaplardan biri oldu.Listenize eklemelisiniz.
Mevlana'nın dostu Tebriz'li Şems'in kitaptaki 40 kuralı müthiş.Ama iki tanesi var ki, insanı cidden sarsıyor.Bunu ÖRAVdaşlarımla paylaşmak istedim.
KURAL14=Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine,teslim ol.Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın."Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir"diye endişe etme.Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
KURAL38="Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?"diye sormak için hiçbir zaman geç değil.Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık.Her an her nefeste yenilenmeli.Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
Bir kez daha kendime pay çıkardım.Eğitim adına, geleceğimiz adına değişim zamanı.
İyi ki ÖRAV var.
TEŞEKKÜRLER...
O ruhu yaşatmak...Bütün olay budur.
Merhabalar,
Almanya'dan kesin dönüş yapmadan (1984) önce, nereden bilebilirdim ki ,uzun yıllar sonra öğretmen olacağımı; Aksu Köy Enstitüsü kurucularından, cumhuriyet öğretmenlerinden dedem ALİ BARUT'un eğitim misyonunu devam ettireceğimi;köy okullarında duvarları badana edeceğimi, sobanın nasıl yakıldığını çocuklardan öğreneceğimi,sağdan soldan hayırseverler arayarak okulumu, sınıfımı elden geçirmek için araç-gereç dileneceğimi, sadece okul bazında değil, köy ve mahalle halkına da farklı konularda eğitim vereceğimi;öğrencilerimin hal hareketlerimi, konuşmalarımı,makyajımdan tutun da giyinişime kadar...her şeyimi örnek alacaklarını... nereden bilebilirdim ki?
Ben öğretmenim.Hamuru yoğuruyorum.Hamura şekil vermekten inanılmaz zevk alıyorum.Eğitime, bilgiye aç olan çocuklarımı şekillendirmek için var gücümle çalışıyorum.Bu işi kendime hoby edindim.İyi ki öğretmen olmuşum.Yoksa hiç bir iş beni bu kadar mutlu edemezdi.
İçimizde o ruhu, o sevgiyi, o paylaşımı yaşatmak biz öğretmenler için her şeyden çok daha önemli.Bu ruh kaybolmaz kolay kolay.Çünkü biz çocuklarımız için, geleceğimiz için, vatanımız için varız.